KORKUT AKIN yazdı: “Jak’ın da en büyük düşlerinden biri İstanbul’da sergi açmaktır. Yaşamı içerisinde mümkün olmaz. İzin vermez egemen erk de hayat da… göçüp gider hüznüyle… Sisler arasında kalan Kız Kulesi’nin titrek ve kesik çizgileri, onun farkında olduğunu gösterir.”
KORKUT AKIN
Bir insan, doğup büyüdüğü toprakları, yaşayan insanları; gençlik yıllarında zorunlu sürgüne gitse de yaşamı boyunca resminde taşır mı? “Taşıyabilir mi” diye sorsaydım, evet ya da hayır gibi bir yanıt gelir, tartışılırdı… Ancak Jak İhmalyan, tamamıyla, kesinlikle taşıyor.
1922 yılında doğmuş, 1942’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü Bedri Rahmi Atölyesine girmiş, 1944’te politik görüşleri nedeniyle tutuklanmış (aradan geçen bunca yıl, hatta milenyum hiçbir şey değiştirmemiş bu anlamıyla, size de öyle gelmiyor mu?). 49’da da Suriye üzerinden Beyrut’a kaçmış bir ressam Jak İhmalyan.
Düşünce suçu, düşünenin kaderi…
Jak İhmalyan’ı ilk keşfeden Abidin Dino… Nâzım Hikmet ise bakmayı değil görmeyi öğretendir. “Resimlerine teşekkür ederim, günün birinde onlara layık şiirler yazmaya çalışacağım” diyecek kadar da hakkını verendir.
Düşünce suçlusu(!) olunca insan, ister istemez daha derin, daha yalın anlatmayı tercih ediyor düşüncelerini; çünkü zaten suç ve suçlu. Gereksiz demeyelim de ikincil ayrıntılardan sıyrılıp izleyenin (okurun) imgeleminde kendince yaşatmasını sağlamayı tercih eder.
Dolu dolu resim…
Çok güçlü çizgisi ve rengi var Jak’ın. Daha çok karton üzerine yapmış resimlerini, ama her noktasını değerlendirmiş. Dolu dolu resmetmiş. İki çizgiyle oluşturduğu karakterlerin gözleri anlam yüklü. Resimlerinde tarih yok, imza ise sadece bir kısmında… öğreniyorum ki, imzasını da denge amaçlı kullanmış. Jak’ın resme, çerçeveye duyarlılığı bir kez daha saygı kazanıyor, kendimce.
Her renginde, her figüründe, kesinlikle gösterişsiz ve her anlamda yalın Anadolu insanının hüznünü, utangaçlığını, karamsarlığını görüyorsunuz… sonrası size kalmış.
Belli ki, ömrü boyunca uzak kalacağı, bir daha göremeyeceği insanını belleğine işlemiş gençlik yıllarında Jak. Belli ki, bu topraklarda, kendini var eden insanlar arasında yaşatmayacaklarının farkındaymış ta baştan beri. Belli ki, belleğini güçlendirmiş yıllar yılı… Abidin Dino ve Bedri Rahmi izleri var bir dönem resimlerinde… belli ki, hocalarından çok etkilenmiş. Onların yalınlığını, kesin çizgilerini örnek almış belli ki.
Düşleri kendisinden sonra…
İster gönüllü olsun ister zorunlu sürgün, hepsinin gönlünde geri dönmek, insanına kavuşmak yatar. Jak’ın da en büyük düşlerinden biri İstanbul’da sergi açmaktır. Yaşamı içerisinde mümkün olmaz. İzin vermez egemen erk de hayat da… göçüp gider hüznüyle… Sisler arasında kalan Kız Kulesi’nin titrek ve kesik çizgileri, onun farkında olduğunu gösterir.
Ölümünün ardından, önce Bursa’da, Nilüfer Belediyesi Nâzım Hikmet Kültürevi’nde (18 Nisan – 10 Mayıs) ardından da İstanbul, Şişli Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde (15 Mayıs–15 Haziran 2019) yıllar yılı belleğinde sakladığı insanlarla buluşur.
Yalın ve kesin renkle desenin uyumunu, belirlenmiş biçimle gerçekçi içeriğin buluşmasını, aman sakın kaçırmayın… Düşlerinizde Jak ile, Abidin Dino ile, Bedri Rahmi ile, Nâzım Hikmet’i buluşturabilmenin mutluluğu için siz de “Memlekete Hoş Geldin Jak” deyin gönülden.
Jak İhmalyan Resim Sergisi
Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi
15 Mayıs – 15 Haziran