17 senelik edebiyat öğretmeni Melike Koçak Son beş yıldır çalıştığı Notre Dame De Sion Lisesi’ndeki görevine 29 Haziran 2015 tarihinde son verildi. Melike Hoca’nın görevine son verilmesinin sebebi, Öğrencilerinin çıkardığı Tavuskuşu adlı fanzindi. Okul yönetimi tarafından fanzinin mayıs sayısında yer alan şiir ve yazılarda geçen ifadeler sonrası, Melike Hoca’nın toplumsal cinsiyet, beden politikası ve feminizmle ilgili “dozaj”ı kaçırdığı belirtilmişti. Gerekçe ise fanzindeki şu satırlar: “Tasavvur tek bir parmakla / Birkaç damla / Birkaç dakika inleme / Birkaç nefes / Sistemi, / Düzenli nefesleri, / Tabuları / Kızlığı / Bozuyoruz namus odasında..”
Ancak öğrencilerin Melike Hoca’nın okuldaki görevine son verilmesine dair isyanı devam ediyor. Öğrencilerden birisinin son yazdığı mektup şöyle;
”Merhaba Hocam,
9. sınıfta sizinle yaptığımız ilk derslerden birini hatırlıyorum. Bi önceki ders verdiğiniz bir metni (yanlış hatırlamıyorsam Ursula K. Le Guin’indi) okuyup gelmiş olmamız gerekiyordu. Sınıfta çok az okumuş kişi vardı ve sadece biri gerçekten “okumuştu”. Cümlelerin altını çizerek, not alarak vs. Siz sakin (genelde böyle durumlarda bir hocadan beklemeyeceğim(iz) bi ses tonunda), fakat tepkili bir şekilde bir şeyler demiş ve o kağıdı havaya kaldırıp göstermiştiniz.
Kağıdın sahibi ben değildim. O günün akşamında “nası bi şey ki şimdi bu iş acep” diyip girişmiştim o metne.
Sonra Il Postino diye sanki başka bi dünyadan çıkıp gelmiş bi film. Neruda sunumu istemiştiniz benden ve bir cumartesi akşamı hazırlamaya başlamış, önce Neruda’nın, sonra şiir denen manyak bi şeyin içinde kaybolmuştum, saate baktığımda sabah 5.30 idi.
Sonraları masallar,öyküler de girince işin içine, ben ayağımı bastığım şehirde, yüzlerini gördüğüm/ görmediğim insanların dünyalarında,, kendi içimde bile kaybolmayı öğrendim. Aklımdan, göğsümden, yanımdan geçen her şeye kelimeler biçebileceğimi öğrendim. Mikroskobik bi canlı gibi hissettiğim oldu, Güliver gibi de. Sokaklar boyunca koşmak istedim, yerin altında bi kutuya kapanmak da. Her gün biraz daha şiddetli silkelenmem gerektiğini öğrendim. Öğrenmişim.
Ve siz olmasaydınız belki er geç evet, ama çok daha geç yaşayacaktım o keşfedişleri. Bu saatte mesela, elime bir kitap ve kalem alıp kafamda kıvılcımların patlamasına şahit olabiliyorsam/ olmaya çabalıyorsam, sizin bunda yadsınmayacak bir etkiniz var.
Şu an olduğum ve her geçen gün dönüşmekte olduğum kişi adına, ben size çok teşekkür etmek istiyorum. Benim için sadece bir yıl sürmüş olsa da, o duvarların arasında her hafta geçirilen birkaç saatin, duvarları ve 40 dakikaları aşmasını sağladığınız, buna uğraştığınız için.
Uzak ve yakın gelecekte mutlaka bir yerlerde karşılaşmayı diliyorum. Hatta biliyorum. Hatta istiyorum.
Kendinize çok iyi bakın.”