Korkut Akın yazdı: MACK. Sadece Işık ve Renk Heinz Mack, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan Zero akımının da öncülerinden… Bu kez “Mack. Sadece Işık ve Renk” ile bambaşka bir bakış açısı sunuyor hepimize Sabancı Müzesinden.
Toplumların özgür düşünebilmesi ve farklı bakış açılarını özgürce ifade edebilmelerinin yanında, özgürce yorumlamaları da ancak sanatla söz konusudur. Kuşkusuz üzerine çok şey(ler) koymak gerekir, kuşkusuz çok geliştirmek, çeşitlendirmek gerekir ve bunun için de aynı çabayı sürdürmek bir görevdir.
Heinz Mack, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan Zero akımının da öncülerinden… Bu kez “Mack. Sadece Işık ve Renk” ile bambaşka bir bakış açısı sunuyor hepimize Sabancı Müzesinden. 17 Temmuz’a kadar açık olan sergide ışığın ve rengin izini takip edebileceğiz.
Zero, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan bir akım… Umut, iyimserlik ve şeffaflık içeren büyük bir sanat hareketi. On yıl (1957-67) insanları etkilemiş, taşımış, gönendirmiş… Mesele, sözcük anlamıyla sadece resim değildir Zero’da, sanatçının doğal ve endüstriyel malzemelerle toplumsal yaşamın, sosyolojik durumun ve geleceğe taşınacak umudun içinden sıyrılarak bir kez daha düşünmesini sağlamak, yeni bakış açıları kazandırarak çözüm yolları buldurmaktır. Bu, gelecek güzel günleri müjdelemektir bir bakıma ve bunu sınırları yok ederek başarmaktır. Heinz Mack’in çıkış noktası da bu… Üzerine ne koyabilirim diye düşünmüş ve koymuş… daha da koyacağından başka. Size kalansa o konulanların üzerine düşünsel katkılardır. Tabii ki dilerseniz siz de çalışmalar yapıp duygularınızı, düşlerinizi, umutlarınızı, dileklerinizi resimle, heykelle, sinemayla, yazıyla, oyunla yayabilirsiniz. Ama öncesinde “Mack. Sadece Işık ve Renk” sergisinden yeni bir ruh, yeni bir düşünüş, yeni bir donanımla çıkıyorsunuz. Hele de bahar gelmiş, ağaçlar çiçeğe kesmişse tepeden tırnağa… Aşk çağırıyorsa…
Şiddet ve yıkım
Şöyle diyor Heinz Mack: “Yaşadığımız bu dünyanın, giderek daha da şiddetle yayılan bozma ve yıkma eylemlerinin belirtilerini taşıdığı bir gerçek ve ben bir sanatçı olarak kendimi bundan soyutlayamam.” 1950’li yıllardan başlayarak günümüze, hatta ülkemize geldiğimizde; sanatçının değindiği, bu şiddeti ve yıkımı görmemek, buna karşı çıkmamak, mücadele etmemek söz konusu bile olamaz. Devlet eliyle sürdürülen bir baskı, bir kıyım, bir yıkım var ülkemizde ve hepimiz eli kolu bağlı oturmaktan başka seçenek bulamamanın haklı sıkıntısını yaşıyoruz ister istemez. Buna da bağlı olarak; dün dünyada yaşananları anlatan yapıtlar, bugün içinde bulunduğumuz savaş ortamını da yansıtıyor…
Dünyayı yeniden yorumlamak, yaşananların ışığında geleceği şekillendirmek ve kuşkusuz kolları sıvayıp ona katkı sağlamak için “Mack. Sadece Işık ve Renk” bir fırsat. Belki bir renk katacak yaşamımıza, bir tat, bir farklılık, bir güzellik… eylemliliklerimize de.
Ortak akılla…
Işık ve renge odaklanan, Akdeniz güneşinin yakıcı sıcağını yansıtan yapıtların karşısında önce kendinize meydan okuyorsunuz, ardından da Mack ile el ele vererek dünyayı yeniden kurmayı düşünüyorsunuz. Savaşın çözümden çok çözümsüzlük ürettiğini içten içe haykırıyorsunuz, tüm sessizliğinizle.
Ortak bir akılla temas noktaları yaratan, insanları diyaloğa davet eden, anlamayı ve düşünmeyi amaçlayan “Mack. Sadece Işık ve Renk”, toplumun ilerleyebilmesi, vizyonunu genişletebilmesi için önemli bir işlev yükleniyor.