SEÇTİKLERİMİZ: L’Orient-Le Jour’daki makeleyi Sendika.Org çevirdi: Lübnan’da salgın günlerinde açlık ayaklanmaları yayılıyor. Lübnan’ın yoksul mahallelerinde halk, “Açlıktan öleceğime koronavirüsten ölürüm” diyerek sokağa çıkma yasağına rağmen sokaklara döküldü
Lübnan’da yoksul emekçi kesim, koronavirüs (COVID-19) salgınıyla mücadele çerçevesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağından çok güçlü bir şekilde etkilendi.
Bazıları hala günlük küçük işler yaparak hayatta kalmaya çalışsa da çoğu mağaza ve hizmetin de kapatılmasıyla bu küçük emniyet valfi de ortadan kalktı. 29 Mart akşamı başkent Beyrut’un güney banliyölerinden Hay el-Sellum’da ve işçi sınıfı ve yoksul halkın yoğunlukla yaşadığı Trablusşam’daki mahallelerde sokağa çıkma yasağına rağmen yapılan eylemler bu bağlamda anlaşılmalıdır.
“Bizi kapatmayın, bize yemek verin!”
“Kuzey’in başkenti” Trablusşam’da Cebel Muhsin, Bab el-Tebbane ve Nehr Ebu Ali gibi yoksul mahallelerde yüzlerce kişi “Yemek istiyoruz, açız. Bizi kapatmayın, bize yemek verin!” sloganlarıyla sokaklara indiler.
Sosyal medyada geniş kitlelere yayılan videolarda bazı eylemcilerin “Açlıktan öleceğime koronavirüsten ölürüm” dediği duyuldu. Bu slogan Şii Emel-Hizbullah gruplarının etkisinin yoğun olduğu ve gençlerin motorlarla sokaklarda tur attığı Hay el-Sellum gibi Şiilerin yoğun olduğu mahallelerde de geniş yankı buldu.
Emel ve Hizbullah’a da tepki var
Protesto hareketi özellikle El-Hüseyniye gibi sebze meyve alışverişinin yapıldığı ve bu sebeple kalabalık olan geniş mahallelerde gerçekleştirildi. Hay el-Sellum, güney banliyölerindeki en yoksul mahallelerden biri olarak kabul edilir.
30 Mart’ta hükümeti hedef alan sloganlar, aynı zamanda Emel ve Hizbullah gibi artık kendi halklarının şikâyetlerine ve acil ihtiyaçlarına cevap vermeyi ya da memnuniyetsizliklerini gidermeyi başaramayan siyasi grupları da kapsıyordu…
… L’Orient-Le Jour'dan Sendika.Org'un çevirdiği makalenin tamamını okumak için TIKLAYIN