SEÇTİKLERİMİZ – Bilgi Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Chris Stephenson’un T24’te Türkçe olarak kaleme aldığı yazı: Apartman İngiltere’nin en zengin belediyesine ait. Oturanlar o belediyenin en yoksul, ağırlıklı etnik azınlıklardan, vatandaşları.
24 katlı bir apartmanda 120 aile oturuyordu.
Çıkan yangında en az 6 kişi öldürülmüş, ancak bu rakamdan çok yüksek bir ölü sayısının çıkacağından korkuluyor.
Apartman İngiltere’nin en zengin belediyesine (Royal Borough of Kensington and Chelsea) ait. Oturanlar o belediyenin en yoksul, ağırlıklı etnik azınlıklardan, vatandaşları. Belediyede Muhafazakâr Parti iktidarda.
Belediye apartmanın bakımını taşerona vermiş.
Apartman sakinleri derneği yıllardır apartmandaki güvenlikten ve özellikle de yangın güvenliğinden şikayetçi.
Grenfell Tower'de yangın önlemlerinin yetersiz olduğu iddia edilince, apartman yöneten taşeronun tek yaptığı iş, her daireye "yangın olursa kapıya ıslak havlu koyun ve dairenizde kalın" ilanlarını dağıtmak.
Belediye yetkilileri duymazlıktan geldi. Taşeron ve binayı tamir eden müteahhit, şikayet eden sakinler derneği temsilcilerine fiziksel tehditlerde bulunmuş.
Apartman yanında inşa edilen özelleştirilmiş okulun inşaaatı için apartman yanındaki açık alan kapatılmış. Apartman sakinleri “yangın olursa itfaiye nasıl gelecek” diye sorarak protestolarda bulundu.
Yanındaki okul inşaatına karşılık ‘tazminat’ olarak, apartmana plastik bir mantolama yapılmış. Yangının çok hızlı yayılmasında bu mantolama malzemesinden şüpheleniyor.
Üç sene önce apartmanın elektrik tesisatında patlamaya sebep olabilen ani voltaj yükselmeleri olmuş. Komşu bloklarda yangınlar meydana gelince itfaiye çeşitli öneriler yaptı. Bu öneriler uygulanmadı.
Londra’da şimdi May yerine Başbakan adayı olan Boris Johnson, Büyükşehir Belediye Başbakanı’yken Londra iftaiyecilerinin 6’da biri işten atıldı, 10 itfaiye istasyonu kapatıldı. Londra İtfaiye Komisyonu kesintilere itiraz ederken Johnson kesintileri kararnameyle gerçekleştirdi. Kensington ve Chelsea Belediyesi bölgesinde bulunan itfaiye aracı sayısı 8’den 4’e indirildi.
Fire Brigades Union (FBU) / İtfaiyeciler Sendikası da bu kesintiler nedeniyle insanların öleceği konusunda uyarı yaptı. Özellikle gece vardiyalarının azaltılmasına itiraz ediyorlardı. Johnson çoğu yangının gece meydan gelmediğini savundu. FBU’nun cevabı “doğru, ancak ölenlerin çoğu gecede olan yangınlarda ölüyor” oldu. Bu yangın sabah saat 01:00’de meydana geldi.
Kensington, bu apartmanın bulunduğu seçim bölgesi, ve belediye sınırları içinde daha fazla yoksulun oturduğu semti, son seçimde tarih boyunca ilk defa İşçi Partisi milletvekili seçti. “Zengin bu semtten İşçi Partisi nasıl seçildi?” diye hep soruluyordu. Zenginlerin hep yoksullara ihtiyaçları var. Evlerini kim temizleyecek? Onlara kim hizmet verecek? Seçimin sırrı böyle çözüldü.
Apartmandan sağ çıkanlar bilinçli, sakin ve kızgın. Televizyonda eşi ve iki çocuğuyla apartmanın 4. katından kaçabilen bir sakinler derneği aktivisti, TV sunucusuna 10 dakika boyunca yangın güvenliği konusunda yapılan ve cevapsız kalan bütün girişmleri anlattı. Ayrıntı ayrıntı yangının nasıl yayıldığını anlattı. 10 dakika sonunda kendisini tutamadı ve ağlayarak sunucuyla kuçaklaştı. “Hesap sorulacak” dedi. Bu insanın tanıklığı artık BBC’de gösterilmiyor.
Son seçim sonuçlarının açıklanması isteniyorsa bir yıldırım gibi düşen bu korkunç trajedi, İngiltere’deki sınıf ayrımını, üst sınıfın gaddarlığı, sistemin acımasızlığını aydınlatıyor.
Ölenler yoksul oldukları için öldüler. Evsiz kalanlar yoksul oldukları için evsiz kaldılar.