Elazığ Cezaevi’nde tutuklu bulunan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, 9 Mart tarihinden bu yana Urfa adliyesi önünde “adalet” talebiyle oturma eylemini sürdüren Emine Şenyaşar’a Anneler Günü dolayısıyla mektup gönderdi. Güven, “Sana ve bütün annelere sözümüzdür, kalıcı ve onurlu bir barışı getireceğiz.” dedi.
Elazığ Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, kızı Sabiha Temizkan aracılığıyla Eşi Hacı Esvet Şenyaşar’ın ve çocukları Celal ve Adil Şenyaşar’ın katledilmesi ile ilgili 9 Mart tarihinden bu yana “adalet” talebiyle oturma eyleminde olan Emine Şenyaşar’a Anneler Günü dolayısıyla mektup gönderdi.
Jin News’te yer alan habere göre mektupta Emine’nin Anneler Günü’nü kutlayan Leyla, adaletin er ya da geç geleceğinin vurgusunu yaparak, onurlu bir barışı getirmek için her zaman mücadele edeceklerini belirtti.
Leyla Güven’in mektubunun tamamı şu şekilde:
“Yüreği cesur Ana,
Suruç ovasının narçiçekleri ile bezeli topraklarında doğurmuştun çocuklarını. Bin bir emekle büyütüp onların ayağına değecek taş benim gözüme değsin derdin her zaman. Bir gün evlatlarının tabutlarının yan yana dizileceğini asla düşünemezdin. Çünkü bu yaşamın da ölümün de doğal akışına aykırı düşen bir acıydı. Oysa sen onları Nemrut’un zulmüne karşı direnen İbrahim’in hikayesiyle büyüttün. Onların öz değerleri ile büyümesini insani olmanın temel bilinci ile sağladın. Dinen de ahlaken de aslını inkar eden haramzadedir denilir. Ve işte aslını inkar edenler kıydılar senin sevdiklerine. Ateşe atanların zihniyeti ile linç edenlerin zihniyeti aynıdır.
Emine anne. Sana yazmak istediğimde bir kez daha anladım ki senin acını tarif edecek söz bulmak imkansız. Cizreli Mehmet Tunç ve Orhan Tunç’un annesi Esmer anne iki oğlunun tabutlarının arasında durup her bir elini bir tabutun üzerine koyarak seslenmişti bu zulmü uygulayanlara. Sakine (Arat) anne 5 evladının acısını yüreğinin derinliklerinde hep canlı tutarak devam etti mücadelesine. Senin de evlatlarından ikisini mezara birini cezaevine gönderirken çektiğin acının tarifini yapmak olanaksız olsa da yaşadığın sürece sana güç verecek olanın yine bu acı olduğunu söylemek de yanlış olmaz maalesef. Hani bir kabus görürsün, bir kuyunun dibindesin, bağırıyorsun, çağırıyorsun ama hiç kimse sesini duymuyor. Kan ter içinde uyandığında attığın çığlıkları senden başkasının duymasını, hissetmesini beklemiyorsun ama senin sesini, yürek yakan havarını herkes duyuyor. Duymadığını söyleyenler acını inkar edenlerdir. Senin adalet arayışın kutsal ve meşrudur. Çünkü sen insanlığın doğuşuna tanıklık etmiş, kadim bir coğrafyanın inkarı için çabalayanların hedefi haline gelmekten çekinmeden tüm varlığınla bir mücadele veriyorsun.
Dün “7 Ermeni öldüren cennete gider” diyenlerin bugün de “En iyi Kürt ölü Kürt” anlayışıyla öldürdükleri Kürtlere “zaten teröristti” diyebiliyorlar. Bu fütursuzluk, bu aymazlık ondandır. Bu ülkede Kürdü öldürmenin cezasının olmadığını çok iyi biliyoruz. Emin ol Emine Anne, Uğur Kaymaz’ın, Ceylan Önkol’un Şerzan Kurt’un, Medeni Yıldırım’ın ve daha binlerce evladını toprağa veren annenin acısı seninkiyle aynıdır. Eğer hiçbirinin faili yargılanmıyorsa bu muktedirler tarafından tercih edilen bir yöntem olduğundandır. Katliamcı zihniyet cesaretini buradan alıyor.
Bugünlerde annelerin ağlamasına en çok sebep olanlar hamasi nutuklarla Anneler Günü mesajları verecekler. “Anneler başımızın tacıdır”, “Cennet anaların ayaklarının altındadır” diyerek annelerin duygularını suistimal edecekler. En çok da biz biliyoruz ki kapitalist modernitenin topluma sunduğu özel günler acıların tazelenmesi dışında bir işleve sahip değil. Biz yıllardır diyoruz ki annelere vereceğiniz en güzel hediye, barış, huzur, istikrar ve özgür bir yaşamdır.
Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri’nin karşısına Diyarbakır Anneleri’ni çıkartarak bu sorunu çözemezsiniz. Annelerin acılarını yarıştırmaktan vazgeçin. Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri’nin talepleri karşılanmadığı sürece, sahte Anneler Günü mesajları bizim için hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Sen yüreğini ferah tut fedakar Emine Ana, bu günler de geçer elbet. Sizin evlatlarınıza kıyanlar mutlaka ama mutlaka hesap verecekler. Sen de biliyorsun ki tarihten günümüze hiçbir hakikat karanlıkta kalmamıştır. Çünkü hakikat güneş gibidir, illa ki doğar. Sana ve bütün annelere sözümüzdür, içeride ve dışarıda, yaşamın her alanında sizlere layık olacak kalıcı ve onurlu bir barışı getireceğiz.
Emine Anne, ben Elazığ Cezaevi’nde bulunan arkadaşlarım adına senin acılı yüreğinden öpüyor, saygılarımı sunuyorum.”