KORKUT AKIN yazdı: “1974-1980 arasında yaşananların geniş bir değerlendirmesi olarak nitelenebilecek bu sözlü tarih çalışmasının ikinci halkası; “en öndekiler”in duygusunu, düşüncesini, hayata nasıl baktıklarını ve geçmişten çıkardıklarını anlatıyor. Daha bir empati ile bakıyorlar hayata ve yaşananlara… Daha bir içtenlikliler…”
KORKUT AKIN
Daha Dinmiş Değil Fırtına, Fırtınalı Bir Denizdir İçimiz
Dinmemiş bir fırtına ile fırtınalı bir deniz, gerçekten de ülkemizi en iyi anlatan tanımlamalar. Gündemin sürekli değiştiği, her an yeni olayların yaşandığı, birinin tam tersi başka biriyle karşı karşıya geldiği başka bir ülke kolayına bulunmaz. Kaynayan kazan Ortadoğu’nun diğer ülkelerinde bile bu denli büyük hareketlilik yoktur.
Peki, nedir bu dinmeyen fırtına ve içimizdeki fırtınalı deniz? Bütün gövdesiyle sağa, yani geriye yaslanan Türkiye’nin ileriye yani sola bakan yüzü sosyalistler/komünistler gerçekten de içlerinde patlayan fırtınayı dindirmiyorlar, içlerinde bile olsa. Çok öncelerde başlasa da 1968’lerle birlikte yaygınlaşan, yaygınlaştıkça güçlenen, güçlendikçe etkisi artan devrimci hareket, gençlik arasında başlattığı mücadelesini, işçi sınıfıyla da buluşturmaya başlayınca, kitabın adı da somutlanıyor…
Antifaşist mücadele…
Yanlışın savunması olmaz, ama doğrular için birçok yol, birçok rehber vardır. Devrimci örgütlenmelere bu açıdan bakmak gerekir. Siyaseten bölünüp parçalanmayı onaylamak anlamına gelmesin, ama yaşanan bundan başkası da değil. Devletin ve “sağ”ın saldırılarına karşı belli bir birikimle karşı çıkan devrimciler, sonunda örgütlenmeye başladılar. 68’lerde THKP/C, THKO gibi örgütlenmeler, 71 yenilgisinin ardından çoğaldı. Onlardan biri de Kurtuluş idi…
Anlatılan senin hikayendir
Kurtuluş Sosyalist Dergi çevresinde bir araya gelenler, dinamik bir yapılanmayla gerçekten hızla büyüyen bir güç oldular. 1976-1980 arasında ülkenin hemen her yerinde, hemen her alanında politik ve antifaşist mücadele içerisinde yer aldılar. 12 Eylül’e kadar sendika, mahalle, fabrika ve okul çalışmalarını sürdürerek hatırı sayılır bir güç oldular. 12 Eylül ile birlikte yine, yeni bir yenilgi ile karşı karşıya kaldılar…
Kendilerine “Kurtuluşçu” diyenler; düşüncelerinin, tespitlerinin, hedeflerinin doğru ve yerinde olmasının da etkisiyle akademik siyasal ve sanatsal çalışmalara altyapı hazırlamak amacıyla bir sözlü tarih çalışmasını hayata geçirmeye başladı. İlk ikisi geçen yıl çıkan “Kurtuluş Kendini Anlatıyor” başlıklı sözlü tarih çalışması, bu kez ‘merkez’in hemen yanındaki ilk çemberle devam ediyor.
Temel bir kaynak…
1974-1980 arasında yaşananların geniş bir değerlendirmesi olarak nitelenebilecek bu sözlü tarih çalışmasının ikinci halkası; “en öndekiler”in duygusunu, düşüncesini, hayata nasıl baktıklarını ve geçmişten çıkardıklarını anlatıyor. Duygu yönü çok daha yüksek bu ikinci halkanın… kuşkusuz teorik olarak güçlüler, kuşkusuz yapılması gerekenler için ‘karar’ alabilecek/verebilecek nitelikteler, ama bir ‘merkez’ değiller… Daha bir empati ile bakıyorlar hayata ve yaşananlara… Daha bir içtenlikliler…
İlk iki cildi yoğun ilgi gören “Kurtuluş Kendini Anlatıyor” sözlü tarih çalışması, üçüncü ve dördüncü ciltlerinde “Daha Dinmiş Değil Fırtına” ve “Fırtınalı Denizdir İçimiz” adlarıyla yine Dipnot yayınevi tarafından yayımlandı. Toplumsal birikim, sosyal yaşam, devrimci mücadele ve yaşananların içtenlikle anlatımı, sadece akademik çalışmalarla değil siyasal, sosyolojik ve sanatsal çalışmalara da temel oluşturacaktır. SODİD’in bu sözlü tarih çalışmasının sürdüğünü, Kurtuluş Hareketinin kendisini en az 7-8 ciltte daha anlatacağını söyleyebilirim…
“Daha Dinmiş Değil Fırtına” ve “Fırtınalı Denizdir İçimiz” Kurtuluş Kendini Anlatıyor III-IV, sözlü tarih çalışması, Dipnot Yayınları, 2017 Haziran, 416 +426 s.