KÜRESEL BORSA ÇALKANTILARI: NEDENLERİ VE OLASI SONUÇLARI (III)
Mustafa Durmuş – Diğer Yazıları
‘Çin borsa çalkantısının geçici mi yoksa durdurulamayan bir çöküşün halkalarını mı oluşturduğu ve bu bağlamda küresel ekonomi üzerindeki etkilerinin neler olabileceği’ sorusu yanıtlanması gereken önemli bir soru.
Bu konuda bazı Keynesyen ve Marksist iktisatçılara göre borsa çalkantıları ekonominin geri kalanının (reel ekonomi) ne olacağı konusunda yeterli bir gösterge olmadığından borsalara bakıp genel ekonomik çözümlemelere gitmek yanlıştır.
Örneğin Keynesyen iktisatçı Dean Baker’e göre, borsa ekonominin tümünü temsil etmez. İniş ya da çıkışlarının GSYH ile doğrudan her hangi bir korelasyonu mevcut değildir. 1987 yılında ABD’deki % 20’lik borsa çakılması ekonomide aynı büyüklükte bir etki yaratmadı. Hatta uzun vadede ikisi arasında sıkı bir bağ yok. 1970’lerde değerinin % 40’ını reel anlamda yitirdi, ama 1980’lerde iki kat büyüdü. Her iki dönemde GSYH büyümesi ise sırasıyla 1970-80’de % 3,2 ve 1980-90’da % 3,3 oldu. Hatta prensipte borsanın ekonomik faaliyetlerin barometresi olmak gibi bir işlevi de yok. Gelecekteki kârların bugünkü değerini temsil etmesi beklenir. Bunun anlamı şudur: Eğer insanlar ekonominin yavaşlayacağı ve aynı zamanda da gelirler açısından ücretlerden kârlara doğru büyük bir kayma yaşanacağını öngörüyorlarsa o zaman borsaların yükselmesini bekleyebiliriz. Dolayısıyla da borsaların ekonomik faaliyetlerin kantarı, ölçütü olması beklenmemelidir[1].
Diğer taraftan mes
bir başka yönden ele aldığımızda, yani borsanın büyümesi ile ekonomideki büyüme, faiz oranları ve karlılık düzeyleri ve borsanın piyasa değeri gibi değişkenleri birlikte ele aldığımızda farklı bir sonuç doğabilir. Genel olarak, borsaların uzun vadeli getirisi, şirket kârlarının artmasından, faiz oranlarının düşük tutulmasından, borsanın piyasa değerinin yükselmesinden ve her şeyden önemlisi ekonominin büyüme hızından olumlu yönde etkilenmektedir.
Borsa getirisi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki özellikle de Çin’in de aralarında bulunduğu yükselen ekonomiler için geçerli kabul edilebilir. Çünkü ‘Büyük Resesyon’ öncesinde % 14,7’ büyüyen Çin’de borsa getirisi
eleyi % 30,4; % 13,4 büyüyen Rusya’da borsanın getirisi % 33; yüzde % 10,4 büyüyen Brezilya’da borsa % 18,9 ve % 15,3 büyüyen Hindistan’da borsanın getirisi % 17,6 oldu. Buna karşılık bu dönemde ortalama % 2,3 büyüyen Almanya’da borsa getirisi % 2,2 olarak gerçekleşirken , % 3,6 büyüyen ABD’de borsanın getirisi sadece % 0,9 olarak kaldı[2].
Marksist iktisatçı M. Roberts’a göre[3], 1920’lerde ABD’de bugüne benzer bir durum söz konusuydu. ‘1929 Borsa Çöküşü’ beraberinde ‘Büyük Depresyon’u getirmişti. Ancak Çin’in sonu böyle olmayabilir. Bu kez durum farklı olabilir. Öncelikle her borsa dalgalanması daima ya da sıklıkla üretim, istihdam ve gelirlerden oluşan daha büyük bir ekonomi resmi içinde neler olduğunun tam işareti değildir. Bu tez, nüfusunun çok az bir kısmının borsada alınıp satılan hisse senetlerine sahip olduğu Çin için daha geçerli bir tezdir. Çin’in borsa performansının reel ekonomi ile ilişkisi yeterince kurulamaz. Zira borsası sadece 20 yıllık, çok kötü yönetiliyor, gazinolara benziyor. Kentli nüfusun sadece % 7’si bu piyasalarda işlem yapıyor. Devlet fonları ve diğer kamu girişimlerinin sahip olduğu büyük fonlar oyuncu olarak çok daha ağırlıktalar. Bireysel yatırımcıların payı ise sadece % 2. Yani devlet borsa işinde çok ciddi bir kontrole sahip.
Diğer yandan Çin’deki yavaşlama ile tetiklenen borsa çakılmaları ve yükselen ekonomilerdeki finans ve döviz piyasalarındaki çalkalanmalar ve petrol ve temel meta fiyatlarındaki sürekli düşüşün, geçici bir durum olmadığı, kapitalizmin organik bir krizinin işaretleri olduğu ve aynı zamanda hükümetlerin ve merkez bankalarının, 2008 resesyonuna neden olan kapitalizmin temel çelişkilerini giderme konusundaki çaresizliğinin bir göstergesi olduğu ileri sürülebilir.
Örneğin 1930 Büyük Bunalımının borsanın çöküşüyle başladığının ve bu sürecin 1929’daki çöküş sonrasındaki üç yılda toparlanmalar ve ileri çöküşlerle devam ettiğinin, çıkışları daha büyük inişlerin izlediğinin altını çizen Sewell’e göre tarih tekerrür etmez, ama 1929 Bunalımı ile bugünkü gelişmeler arasındaki benzerlikler de göz ardı edilemez.
Zira aşırı üretim kendini derin çöküşlerle (2008 krizinde olduğu gibi) açıklar. Bu çöküş her tür kriz biçiminde olabilir. Bu krizlerde kapitalist üretim hattı parçalanabilir ki bunlardan biri de borsa krizidir. Aslında borsa krizi üretim tarzının çelişkileriyle doğrudan ilişkili değildir. Son tahlilde borsa krizi reel ekonominin kendini açığa vurma biçimlerinden biridir. Borsa krizi ekonomideki reel krizi tetikleyici işlev görür. 1929 krizinde durum buydu ve 2008 yılında mortgage krizi benzer bir tetikleyici rol oynamıştı. Bu borsa çöküşünün başka çöküşlere yol açıp açmayacağı tam olarak bilinemez. Ama bir başka çöküşün açık işaretleri var. Ancak tetiği neyin çekeceğini tam olarak bilmek zor. Bu rolü oynamaya namzet çok sayıda faktör var. Şu ana kadar sistemi ayakta tutan çelişkiler artık iyice su yüzüne çıkıyor. Daha ciddi bir çöküş önümüzde durmaktadır[4].
2008 Büyük Resesyonu sonrasında ortaya çıkan sözde toparlanma ve gerçekleşen büyümenin üretim sektöründe verimlilik ve istihdam artışına yol açabilecek yatırımların yerine; fiktif (kurgusal) sermaye yatırımlarına; hisse geri alımlarına, devlet tahvili ve gayrimenkul alımına dayalı bir büyüme olduğu ortaya çıkmıştır. Yani merkez bankalarınca hayata geçirilen büyük çaptaki miktarsal kolaylaştırma politikaları finansal kurumların kârlarını restore edip, finans seçkinlerinin inanılmaz düzeyde servet biriktirmelerine yardımcı olurken, ekonominin üretken sektörlerine yeterince fayda sağlamadı.
Kapitalizmin ana üssü ABD’de 2009 Mart’ındaki en düşük düzeyden bugünlere kadar borsa üç kat büyüdü. Avrupa’da üretken yatırımlar azalıp, reel ekonomi daralırken borsalar adeta coştu. Yani devlet destekleriyle asalak finans kapital inanılmaz kazanç sağladı. Sıfır faiz ve devasa miktarsal kolaylaştırmanın ekonomileri kurtarmak için değil, serveti büyütmek için yapıldığı ortaya çıktı. Kriz sonrasında sağlanan devasa parasal destek adeta bir Ponzi oyununa dönüştü.
Bir başka anlatımla küresel borsalardaki son keskin düşüşlere rağmen sistemde hala önemli miktarda fiktif sermaye mevcuttur. Aslında, batan, yiten sermaye de işte bu fiktif sermayedir. Kapitalist sistem bu fiktif sermayeden temizlenene kadar krizinden çıkamayacaktır[5]. Borsaların sert düşüşü bunun net ifadesidir. Sermayenin köpüğü olan fiktif kısmı gidecek ve üretim sektörünün karlılığı restore edilecektir. Bu sağlanana kadar borsa çalkantıları devam edecektir.
Ayrıca ekonomik çöküş tek bir olay ile gerçekleşmez, bu bir süreçtir. Yaşanmakta olan olaylar da 2008 yılından bu yana yaşanmakta olan bir sürecin halkalarıdır. Büyük Bunalım sırasında da borsalarda sert inişler ya da çöküş kadar, birçok kez yukarı doğru çıkış da söz konusu oldu. Bu anlamda önemli olan trendin nasıl olduğunu görmek ve bunu doğru yorumlamaktır.
Metropol kapitalist ülkelerdeki cılız toparlanma
Çin başta olmak üzere yükselen ekonomilerin yavaşlamasına ilave olarak ileri kapitalist ülkelerdeki toparlanma da çok cılız seyrediyor, hatta bazılarında toparlanma başarısız bir biçimde sonlandı. Örnek olarak en iyi durumdaki ABD bile toplamda % 2 büyümeyi yakalamakta zorlanıyor. Almanya sayesinde avro bölgesi zayıf da olsa büyüyor, ama Yunanistan gibi çeperdeki ekonomiler daralmaya devam ediyor.
Bugünlerde Japonya’da ikinci çeyrekte sanayi üretiminde daralma olduğu açıklanırken, avro bölgesinde kayda değer bir gelişme kaydedilemedi. Ücretler artmazken verimlilik sabit kaldı. Milyonlarca işçi iş aramaktan vazgeçti, milyonlarcası da yarı zamanlı işçiliğe döndü. Bu gelişmeler 2008 krizinin ardından gelen toparlanmanın ne denli boş içerikli olduğunu gösteriyor. Fed başta olmak üzere tüm merkez bankaları, finans sektörünü kurtarabilmek için trilyonlarca dolar destek sağlarken, halklara kemer sıkma dayatıldı.
Küresel meta fiyatları
Küresel temel meta fiyatları çakıldı. Çin’in yavaşlaması küresel meta piyasalarını da sert bir biçimde düşürdü. 22 metadan oluşan ‘The Bloomberg Global Commodity Index’ bu yüzyılın başındaki düzeyinin altına düştü[6]. Küresel büyümenin barometrelerinden olan petrol fiyatları hızla geriledi. Örneğin Brent petrolünün varili 50 dolara kadar düştü. Çin’in çelik fabrikalarının temel hammaddesi ve inşaat patlamasının bir göstergesi olan demir cevherinin ton başına fiyatı Ocak 2014’te 140 dolar iken 56 dolara geriledi. Kömür ve diğer sınaî ürün fiyatlarındaki düşüşler küresel talepteki düşüşü yansıtıyor, bu da sınaî üretim ve yatırımlardaki gerilemeyi gösteriyor.
Kapitalist piyasa anarşisinin en güzel göstergesi enerji piyasalarıdır. Petrol fiyatları düşüyor, bu durum resesyonu derinleştirirken, işçi çıkarmalarına neden oluyor, ticaret ve döviz kuru savaşlarını körüklüyor. Buna karşılık başta ABD olmak üzere petrol üreticileri üretimlerini kısmadan sürdürüyorlar. Kâr paylarını korumak için yapılan bu iş ulus devlet kapitalizminin çıkarlarının uluslar arası düzeyde karşı karşıya gelmesine neden oluyor.
Kaynak sektörüne açılan krediler
Hammadde/kaynak temini sektörüne açılan kredilerde kriz yaşanıyor. Yeni maden ve petrol yataklarının işletmeye açılması için açılmış bulunan çok büyük çaptaki kredi, bu ürünlerin dünya fiyatları düşünce, büyük bir zarar ile sonuçlandı. Özellikle de ABD’deki kaya gazı petrolünde böyle bir durum söz konusu[7].
Dolarizasyon
Dolar çok güçlendi, dolarizasyon hızlandı. Ekonominin büyüme hızından mutlu olmayan bankalar dolara bağlı varlıklara daha fazla yönelmeye başladılar. Petrol fiyatları düştükçe bu kaybı önlemek için sermaye giderek daha fazla dolara yöneliyor. Bu da diğer paraların değer kaybetmesine neden oluyor. Ağır borç içindeki azgelişmiş ülkeler özel sektörünün değerli dolar nedeniyle yükü daha da artıyor. Gelirleri yeterince artmazken borçları daha da büyüyor. Yani özel sektör dış borç krizi giderek gündeme oturacaktır.
Bu arada son 6 yıldır faiz oranları hem ABD hem de İngiltere’de çok düşük düzeyde tutuluyor. Ancak bu yılın sonuna kadar Fed’in temel faiz oranını % 0,25 oranında yükseltmesi bekleniyor. Bu durum finans yatırımcılarının güçlü dolara kaymalarını hızlandıracaktır.
Domino etkisi
Domino etkisi görülüyor. Çin yavaşlayınca, bu ülkenin ürettiği ürünleri kullanan pek çok yükselen ekonomi de sıkıntıya girmeye başladı, zira Çin devalüasyona başvurmak durumunda kaldı. Ayrıca Çin’e ihracat yapan ülkelerin satışları da azalınca, ekonomileri yavaşladı ve durgunluğa girmeye başladı. Yani artık Çin yükselen ekonomilerin büyümesine katkı sağlayan değil, kendi yaşadığı sorunlardan kaynaklı olarak yaptığı devalüasyonlar ve ithalatındaki azaltmalarla bu ülkeler için ilave sorun yaratan potansiyel bir ülke konumundadır.
Küresel borsalar ve yükselen ekonomilerin krizi
Çin borsalarındaki sert düşüş ve bunun küresel borsalara etkilerinin yanı sıra Çin’deki bu borsa çöküşünün ardında yatan ve reel ekonomi ile ilgili ciddi sorunların başta ABD olmak üzere hem gelişmiş kapitalist dünyayı hem de daha önemli ölçüde yükselen ekonomileri etkilemesi kaçınılmazdır. Böylece Çin artık küresel ekonomik durgunluğun kalıcı hale gelmesinde ve yeni finansal krizlerin patlak vermesinde asıl rolü oynayabileceği gibi, azgelişmiş dünyaya da kriz aktarma mekanizması olabilecektir.
Çin’in son dönemde uyguladığı ve yatırım ve ticaretten tüketime doğru kayma biçimindeki paradigma değişikliği içeren büyüme stratejisi başarısız olursa Çin’in gelişmiş batı ekonomileri ile olan dış ticaret fazlası artacaktır. Yuanın değer kaybı devam ettiğinde ihracatının daha da artacağı varsayımından hareketle, böyle bir stratejik başarısızlık başta ABD olmak üzere batılı ticaret ortaklarının dış ticaret açıklarının artmasına neden olacaktır. Bu gelişme bu ekonomilerin büyüme hızlarını etkileyebileceği gibi etkinin büyüklüğüne göre bazı ekonomilerin daralmasına ve küresel durgunluğun daha da pekişmesine neden olabilecektir.
Ancak Çin’deki daralma ve borsalarındaki şişkinliğin asıl etkisi yükselen ekonomiler üzerinde olacaktır.
Grafik 6’dan da görüleceği üzere yükselen ekonomiler son iki yıldır ilk kez bir daralma içine girdiler. Daha önce bu ekonomilerin hızlı büyümelerini sağlayan sermaye akımları şimdilerde bu ülkelerden çıkıyor. Temmuz 2015’te bu ülkelerden, sadece 3 hafta içinde 14,5 milyar dolarlık bir kaynak çıkışı oldu[8].
The Guardian’daki bir habere göre, 19 yükselen ekonomiden son 13 ayda 940,2 milyar dolar çıktı[9]. Bu rakam 2008 krizinin ardından geçen 9 aydaki çıkan sermaye miktarının neredeyse 2 katı. Para, Çin, Endonezya, Türkiye gibi ülkelerden çıkıp ABD ve Avrupa’ya dönüyor.Ocak’tan bu yana Türkiye’den yaklaşık 6 milyar dolarlık sermaye çıkışı olduğu tahmin ediliyor. Aralık 2014 ile Mayıs 2015 arasında küresel ticaretin % 8 oranında daralması yükselen ekonomilerin içine girdiği dönemin zorluklarını yansıtıyor.
Diğer taraftan ana akım medya Çin ile ilgilendiği kadar borç krizi içinde olan yükselen ekonomilerle ilgilenmiyor. Oysa başta Çin ekonomisinin durgunluğa girmesi ve Fed faizlerinin eninde sonunda artırılacağı gerçeği göz önüne alındığında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bu ülkeleri yeni bir kriz bekliyor. Eylül ayında faiz artışı olursa bu çıkışlar daha da artar, dolar cinsinden olan borçların geri ödemesi zorlaşır, yani bir borç krizi patlar. Artışın olmaması ise sadece sorunu ötelemeye hizmet eder.
JP Morgan’a göre, bu ülkelerdeki finans dışı şirketlerin borcu ciddi biçimde yükseldi. Yani 2007 yılından bu yana borç her yıl % 5 oranında arttı[10]. Türkiye’de ise özel sektörün dış borçlarının tutarı, büyük bir kısmı kısa vadeli olmak üzere, 190 milyar doları aştı. Yüksek özel sektör borcu büyümeyi yavaşlatıyor, resesyonları tetikliyor, finansal kriz riski yaratıyor.
Bu ülkelerin paralarının dolar karşısında uğradığı büyük çaplı değer kaybı ise dolar cinsinden olan borçların geri ödenmesini iyice zorlaştırırken, şirket iflaslarının da patlamasına yol açacaktır. Tek başına TL’nin bu yılın başından bu yana dolar karşısında % 30’a yakın değer kaybetmesi ve doların kurunun tarihsel bir zirve yaparak 10 Eylül’de 3,06 TL’ye kadar çıkması sorunun vahametini ortaya koymaktadır. Diğer yandan sermaye çıkışları ve kur artışları nedeniyle yükselen ekonomilerin rezervleri hızla eriyor. Öyle ki geçen yılın ortasından bu yana bu ekonomilerin rezervleri 500 milyar dolardan fazla eridi. Türkiye’de ise rezervler Temmuz ayında 101 milyar dolara kadar geriledi[11].
Artan dış borçlar ve eriyen ulusal para değeri ve döviz rezervlerinin yanı sıra belki çok daha önemli bir biçimde, yükselen ekonomilerdeki tüketici talebi ve kârlılık hızla düşüyor, bu da yeni yatırımların yapılmasını caydırıyor. Örneğin daha önce de vurgulandığı gibi, Çin’deki kâr oranı 2007 yılında % 39’dan 2014’te % 52 kadar geriledi.
UNCTAD’a göre üretken sektör yatırımlarının 2011 yılındaki karlılık oranı 2008’e göre gelişmiş ülkelerde % 20, dünyada ise % 15 daha düşük seyrediyordu. Halen de kriz öncesi seviyesini yakalayabilmiş değil. Diğer yandan son dört yıldır borsalarda ciddi yükseliş var ve bu 2009 yılından bu yana reel ekonomideki kârlılığın çok üzerinde seyrediyor. Bunun nedeni faiz oranlarının çok düşük tutulması ve uygulanan çok büyük çaplı miktarsal kolaylaştırma politikaları. Böylece borsa kazançları ile borçlanma maliyetleri arasındaki fark da çok açıldı. Aradaki bu fark esas olarak fiktif. Bu kısım düşük faiz oranları ve kredi genişlemesi ile sağlanıyor. Son dönemde yükselen ekonomilere akan sermayenin % 60’ı artan şirket kârlarından değil, Fed’in bu politikalarından beslenen fiktif kazançlardan kaynaklanıyor[12].
Bu durum da yükselen ekonomilerdeki büyümenin fiktif yönünü ortaya koyduğu gibi, bu sermayenin kaynağının kuruması halinde bu ekonomilerin nasıl bir sıkıntı yaşayabileceklerini de gösteriyor.
Özcesi küresel borsalardaki büyük çalkantıların ya da ekonomilerdeki artan kırılganlıkların nedeni, Çin ekonomisinin daralması, düşen ihracatlar, düşen hammadde ve temel meta fiyatları, artan şirket borçları, ciddi sermaye çıkışları ve Fed’in beklenen faiz artırımı kararının yanı sıra, düşen kârlılık ve tüketim ve yatırıma olan taleptir. Özel sektör yatırımlarındaki düşüşün nedeni ise gelecekteki kâr beklentisinin düşük olması, buna karşılık ileri teknoloji yatırımları ve ar-ge maliyetlerinin ve şirket borçlarının yüksekliğidir. Kârlılık bunları karşılayabilecek düzeyde olmadığında, Çin örneğinde görüldüğü gibi, sermaye borsalara, devlet tahvillerine yatırım yapmaya başlıyor ve spekülatif balonların şişirilmesiyle kendini büyütme yolunu seçiyor. Kısaca, bir kez daha, neo liberal aşamada kapitalizminin aşırı birikimden kaynaklı sorunlarını aşma konusundaki yararsız çabalarının sonuçları ile karşı karşıyayız.
Çin’de olanlar dünyaya ekonomik ve finansal olarak yansıyacaktır. Çin borsasında oluşan % 150’lik bir düzeydeki bir köpük % 30’luk düzeltmelerle bütünüyle ortadan kaldırılamaz. Kısa aralıklarla sakinleşmeler, hatta ara ara yükselişler söz konusu olsa da, bu düşüşler devam edecektir.
Çin’deki gelişme, Yunanistan’ın avrodan olası bir ayrılığıyla Avrupa’yı daha da vurabilir. Eğer bu iki gelişme birleşirse yatırımcıların kaçışı da hızlanır. Bu da 2008 finansal krizi benzeri bir gelişmeyi kaçınılmaz kılar. Ancak bu kez durum daha ciddi olur, zira hali hazırda başta Fed ve ECB olmak üzere merkez bankaları para politikası kapsamında yapabileceklerinin hemen hepsini yaptılar. Uluslar arası ticarette korumacılığın hortlaması, kur savaşları ve TPP gibi uluslararası anlaşmalarla ABD ve Batı ile Çin ve Rusya arasındaki gerginliğin tırmandırılması emperyalist kapitalist sistemin aktörleri arasındaki rekabeti iyice derinleştirip çelişkileri keskinleştirdiğinde sistem ekonomi dışı militarist çıkış yollarına başvurmaktan çekinmeyecektir.
[1] Baker, agm.
[2] Global Stock Market, agm.
[3] M.Roberts, Is it all..agm.
[4] Rob Sewell, “Stock market meltdown: Harbinger of new world slump”, http://www.marxist.com/stock-market-meltdown-harbinger-of-new-world-slump/print.htm 26 August 2015.
[5] Mustafa Durmuş, “Aşırı Birikim-Finansallaşma İlişkisinin 2008 Krizi Bağlamında Analizi”, Ekonomik Yaklaşım, sayı 77, cilt 21, 2010, s. 39-43.
[6] Ficenec, agr.
[8] Roberts, The emerging..agm.
[9]Alexander Reed Kelly, “Nearly $1 Trillion Left Emerging Markets in Single Year in ‘Capital Flight’ Phenomenon”, http://www.truthdig.com, 21 August 2015.
[10] Roberts, agm.
[11] http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tcmb+tr/tcmb+tr/main+menu/istatistikler/odemeler+dengesi.
[12] Michael Roberts, “Waste, bear markets and fictitious capital”, https://thenextrecession.wordpress.com/2014/02/07/waste-bear-markets-and-fictitious-capital.
KAYNAKÇA
Baker, Dean, “No Need to Panic: The #BlackMonday Stock Volatility Doesn’t Mean Much for the Broader Economy” , U.S. News & World Report, August 25, 2015, http://www.cepr.net.
Barton, Mark , “Charting the Markets: China Rebounds as Trade Data Disappoints”,
http://www.bloomberg.com/news/articles/2015-09-08/china-stocks-rebound-but-trade-data-disappoints, 8 September 2015 .
Cheng, Evelyn , Cosgrave, Jenny , Imbert, Fred , “Stocks close nearly 3% lower: CNBC Special at 7pm ET”, http://www.cnbc.com/2015/09/01/wall-street-set-for-more-selling-as-china-data-weigh.html.
“China’s ‘Black Monday’ sends markets reeling across the globe – as it happened”, http://www.theguardian.com/business/live/2015/aug/24.
“China has cut interest rates for fifth time in nine months, Associated Press with CNBC.com” , http://www.cnbc.com/2015/08/25/china-cuts-1-year-lending-rate-to-46-lowers-reserve-requirements-for-banks.html.
Cosgrave, Jenny , “Dow futures spike above 600 points after selloff”, http://www.cnbc.com/2015/08/25/wall-street-set-to-bounce-after-historic-selloff.html.
Curran, Enda, “China’s Managed Markets, Steering Through a Slowdown”, http://www.bloomberg.com/quicktake/content/uploads/sites/2/2015/08/QT-China-Markets0825-01.png, 26 Aug 2015.
Damon, Andre, “Central banks step in to prop up global financial bubble”, http://www.wsws.org/en/articles/2015/08/31/pers-a31.htm, 31 August 2015.
Durden, Tyler , “The China Stock Market Collapse: Summarizing The “Black Monday” Carnage So Far”, http://www.globalresearch.ca, Global Research, August 24, 2015, Zero Hedge 24 August 2015.
Durden, Tyler , “Lies You Will Hear As The Economic Collapse Progresses”, http://www.zerohedge.com/news/2015-08-27/lies-you-will-hear-economic-collapse-progresse, 28.02.2015.
Durmuş, Mustafa, “Aşırı Birikim-Finansallaşma İlişkisinin 2008 Krizi Bağlamında Analizi”, Ekonomik Yaklaşım, sayı 77, cilt 21, 2010.
Emmott, Bill, “The Great Emerging-Market Bubble”, http://www.project-syndicate.org/print/emerging-markets-stagnation-by-bill-emmott-2015-08, 17August 2015.
“Euro zone factory growth eases in August despite modest price rises – PMI”, http://www.reuters.com, 1 September 2015.
Ficenec, John , video by Ju Zhang, “Doomsday clock for global market crash strikes one minute to midnight as central banks lose control”, http://www.telegraph.co.uk, 17 August 2015.
Ghosh, Jayati, “Is the game up for China’s much emulated growth model?”, http://www.theguardian.com, 23 August 2015.
“Global Stock Market Valuations and Expected Future Returns”, http://www.gurufocus.com/page_print.php?e=content1, 08 Sep 2015.
Grey, Barry, “As global selloff deepens, US stock market teeters on edge of collapse”, http://www.wsws.org/en/articles/2015/08/25/econ-a25.htm, 25 August 2015.
Guzman, Zack , “Market ‘aftershocks’ are coming: Robert Shiller”, http://www.cnbc.com/2015/08/21/short-seller-chanos-on-china-its-worse-than-you-think.html.
http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tcmb+tr/tcmb+tr/main+menu/istatistikler/odemeler+dengesi.
Kelly, Alexander Reed , “Nearly $1 Trillion Left Emerging Markets in Single Year in ‘Capital Flight’ Phenomenon”, http://www.truthdig.com, 21 August 2015.
McCormack, Geoffrey , “Why Is China Letting the Yuan Fall?”, https://www.jacobinmag.com/2015/08/china-currency-depreciation-comminist-party-yuan-renminbi.
Meyer, Henning , “Does The Turmoil In Equity Markets Signal Trouble For The Global Economy?”, http://www.socialeurope.eu, 27 August 2015.
Murphy, Richard , “Why now? And what to do next”, 24.08.2015.
Nishizawa, Kana , “China’s Stock-Rescue Tab Surges to $236 Billion, Goldman Says”, http://www.bloomberg.com/news/articles/2015-09-08/china-s-stock-rescue-tab-surges-to-236-billion-goldman-says, 8, September 2015.
“Oil futures sink 10% as crude inventories rise”, http://www.cnbc.com/2015/08/31.
Pramuk, Jacob , “Short seller Chanos on China: ‘It’s worse than you think’”, http://www.cnbc.com/2015/08/21/short-seller-chanos-on-china-its-worse-than-you-think.html.
Rasmus, Jack , “China’s Stock Bubble Bursts”,
https://zcomm.org/zcommentary/chinas-stock-bubble-bursts, 11 July 2015.
Roberts, Michael, “Is it all over?, Michael Roberts looks at the implications of China’s stock market collapse”, http://weeklyworker.co.uk/worker/1070/is-it-all-over.
Roberts, Michael, “Getting out of the Jackson Hole”, https://thenextrecession.wordpress.com/2015/08/31/getting-out-of-the-jackson-hole.
Roberts, Michael, “The emerging market crisis returns”, https://thenextrecession.wordpress.com/2015/08/01/the-emerging-market-crisis-returns.
Roberts, Michael, “Waste, bear markets and fictitious capital”, https://thenextrecession.wordpress.com/2014/02/07/waste-bear-markets-and-fictitious-capital.
Sewell, Rob, “Stock market meltdown: Harbinger of new world slump”, http://www.marxist.com/stock-market-meltdown-harbinger-of-new-world-slump/print.htm, 26 August 2015.
“Shiller P/E – A Better Measurement of Market Valuation Market Overvalued, How to Invest?,” http://www.gurufocus.com/shiller-PE.php, 08 September 2015.
“US manufacturing sector growth slows in August: ISM”, http://www.cnbc.com/2015/09/01/ism-manufacturing-index-hits-511-in-august-construction-spending-up-07-in-july.html, Reuters.
Valetkevitch, Caroline , “China fears drive down stocks and oil, fuel turmoil”, http://www.reuters.com/article/2015/09/01.
Walsh, Ben , Business Reporter, “The Huffington Post, 5 Reasons Stocks Are Tumbling Worldwide On ‘Black Monday’ Or actually, four reasons and a shruggy face”, 24 .08.2015.
www.zerohedge.com, 24 August 2015.