SEÇTİKLERİMİZ- Metin YEĞİN Gazete Duvar için yazdı: Bir ölüyü bile canlı (!) tutacak, bir ya da beş solunum makinesi, kaç kişiyi kurtarabilir ve bir küresel salgına karşı, piyasanın dışında, toplumsal bir sağlık sisteminden başka mücadele edilebilir mi?
Hemen baştan söylemeliyim ki sevgili okur, bu yazıda bir ilaç formülü ya da şundan günde iki tatlı kaşığı veya iki tutam yerseniz, aç karnına mesela, koronaya yakalanmazsanız gibi bir sır yok. Eğer böyle bir şeyi arıyorsanız başka bir yazıya…
Fakat size kesin etkili ve her zaman pratikte kanıtlanmış bir ‘sır’! dan söz edeceğim; Kübalı doktorlar neden koronaya karşı mücadelede iyiler? Daha doğrusu bir sürü hastalığa karşı, nasıl böyle başarılılar?
Bir sağlık sistemi karşılaştırılması bu. Birini pek uzun uzun anlatmak niyetinde değilim. Zaten içinde yaşıyorsunuz ya da daha acımasız ama gerçekçi söylersem içinde ölüyorsunuz. Bunu şu anda koronaya karşı mücadele eden Türkiyeli doktor arkadaşlarımdan birinin bana söyledikleriyle hatırlatayım yeterli; “Abi düşünsene neo liberal sağlık politikalarının çözümü: Evden çıkmayın! Ne oldu robotlara, şehir hastanelerine, sağlık sigorta şirketlerine? Neymiş: Ev de kal!”
Size de trajikomik gelmiyor mu? Milyonlarca dolarlık, koca koca şirketlerin, tıp endüstrisi fabrikalarının, ilaç tekellerinin, üstünde yanıp sönen ışıkları, televizyonda hastane filmlerinde heyecanla seyrettiğimiz-baydığımız, aşağı yukarı zıplayan grafikli ekranlarıyla görkemli makinelerin hepsinden daha fazla, mesela Hacı Şakir zeytin yağ sabununun, daha çok yararlı olması?
Yani elinizi doğru dürüst yıkamadığınızda, o makinelerden size sıra gelmediğinde öleceğinizi ve belki gelse bile, yine de öleceğinizi bilmek gerçekten trajikomik değil mi?
Bütün bunların yanında, on yıllardır ambargo altında yaşayan sosyalist Kübalı doktorların, dünyanın her yerinde, bir sürü şeye çare olabilmelerinin gerçek nedeni nedir o zaman?
Metin YEĞİN'in Gazete Duvar'daki yazısının tamamı için TIKLAYIN