Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devlet yöneticilerin kullandığı kriptolu telefonların dinlenildiği iddialarına ilişkin davanın ilk duruşmasına sanıklardan eski Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) başkan vekili Osman Nihat Şen’in sorusu damga vurdu: “Dinleme varsa ses nerede, kan varsa ceset nerede?” Sanıklar, kriptolu telefonların dinlenmesinin mümkün olmadığını vurgularken, sanık avukatları, MİT’e işaret etti.
Şen ve eski TÜBİTAK başkan yardımcısı Hasan Palaz’ın da aralarında bulunduğu 12’si tutuklu toplam 28 şüphelinin yargılandığı dava Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Kriptolu telefonların dinlenmesi mümkün değil
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine göre Şen savunmasında, Ocak 2014 tarihine kadar çok beğenilen bir personel olduğunu ifade ederek, “Görevden alındıktan sonra hakkımda mobbing ve linç kampanyası başladı” dedi.
Şen, kendisinden sonra göreve atanan TİB Başkanı Cemalettin Çelik’i eleştirerek, şöyle devam etti: “Eğer ben örgüt yöneticisiysem, benim her işlemimi onaylayan, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer nerede o zaman? Dönemimde yasadışı bir işlem yapılmadı. Dosyaların silindiği iddiası kesinlikle doğru değildir. Sistemin yavaşlaması üzerine, sistemdeki bazı kararların, dosyaların arşive kaldırılması talimatı verilmiştir. Ancak bu bir silme işlemi değildir. Silindi denilen veriler arşivde bulunmaktadır. Kriptolu telefonların araya girilerek dinleme yapılması gibi bir işlem yoktur. Kriptolu telefonun dinlenilmesi mümkün değildir. Dinlense dahi çözümü yapılması mümkün değildir. Kriptolu dinleme varsa ses nerede, kan varsa ceset nerede?”
Kriptolu telefonlara ilişkin yazılım projesinde görev alan sanıklardan TÜBİTAK çalışanı Özgür Ören de şöyle konuştu: “Genelkurmay Başkanlığı’nın kullandığı bazı bilgisayarlarda bile benim hazırladığım yazılımlar kullanılmaktadır. Kriptolu telefonla yapılan konuşma kesinlikle dinlenemez. Kriptolu iki telefon arasında yapılan görüşme kaydedilse dahi anlamsız bir ses elde edilir. Kriptolu telefonlar için üretilen anahtarlar, şifreler anlıktır. Sadece o aşamaya ilişkindir. O görüşme bittikten sonra o anahtarın da işlevi biter. Kriptolu görüşme esnasında paralel bir hat kurulamaz.”
MİT’e işaret
Sanık İlhan Elieyioğlu ise savunmasında ‘TİB’de var olan bir manuel sistemle çok gizli görüşmelerin TİB kayıtlarına girilmeden dinlenildiği’ iddiasında bulundu. Elieyioğlu, devlet sırrı niteliğindeki bazı görüşmelerin dinlenilmesi sırasında kayıt tutulmadığını da ileri sürdü.
Sanık avukatları duruşma çıkışında, Elieyioğlu’nun iddia ettiği yöntemin MİT tarafından uygulandığını öne sürdü.
‘Namaz sorup sure okuttular’
Sanıklardan Hamza Demirezen ise savunmasında, “TİB binasında çalışırken 23 Mayıs’ta başkanlık katına çağırdılar. Polis olduğunu tahmin ettiğim beş kişi vardı. Eşimle nerede tanıştığım gibi sorular sordular. Uzun saçlı bir polis, ‘Bugün cuma olduğunu ama neden cumaya gitmediğimi’ sordu. Fatiha suresini okuttular. Birisinden bir şeyleri silmemi isteyip istemediğini sordular. Şu ana kadar sahip olduğum her şeyi kaybedeceğimi söylediler” dedi.
Mahkeme sanıklardan Ayhan Yeni, Bülent Kocagürbüz ve Ferhat Saraç’ın tahliyesine karar vererek duruşmayı erteledi.