Fikret BAŞKAYA Yeni Yaşam için yazdı: “Eski dünya ölüyor; yenisi ise henüz ufukta görünmüyor ve bu alacakaranlıkta canavarlar ürüyor.”
Atmosfer ısınıyor, ekosistem bozuluyor, ekolojik yıkıma sosyal kötülükler [işsizlik, açlık, yoksulluk, sefalet, iğretilik…] eşlik ediyor. Toplumsal eşitsizlikler skandal boyutlara ulaşmış durumda… Artık metalaşmamış, paralılaşmamış, şeyleşmemiş, özelleştirilmemiş, soysuzlaşmamış bir şey yok! Sağlığın ve eğitimin finansmanı için yeterli kaynak ayrılmıyor. Sayıları artan yaşlılar çaresiz. Gıda sanayileri insanları ‘doyururken’ zehirliyor… Evsizler mütevazı bir konutun kirasını ödeyemez halde. Kamu hizmeti kavramı nerdeyse defterden silinmekte… Bireyler, aileler, şirketler, belediyeler, devletler borçlu… ve artık borçlar ödenebilir olmaktan çıkmış bulunuyor… Devletler münhasıran kapitalist sömürünün, yağma ve talanın hizmetinde… Fakat bir şey daha var: Bir bütün olarak ‘insanlık’ da doğaya borçlu… Zira, doğanın bir yılda ürettiği ‘yeni kaynağı’, insanlar altı ayda tüketiyor… Her geçen yıl doğaya borç büyüyor ve her yeni yılda ‘Dünya Limit Aşımı Günü’ öne çekiliyor…İyi de neden böyle oldu, neden her şey sarpa sardı, neden dünya çığırından çıktı? Kapitalizm neden iflas etti…Neden genel bir sürdürülemezlik durumu ortaya çıktı? Bu genel iflas tablosunun gerisinde aslında ne var?
Bir sosyal olayı, olguyu [fenomeni], sosyal süreci açıklamak, bilince çıkarmak için, bir dizi neden sıralamak adettendir. Aslında bu gereklidir de. Lâkin o kadarı şeylerin gerçeğine nüfuz etmek, bilince çıkarmak için yeterli değildir. Bir ‘nedensellik hiyerarşisi’ oluşturmak, tüm nedenler içinde asıl belirleyici olan ‘nedeni’ başa yerleştirmek de gereklidir… Ve asıl neden kapitalizmle birlikte doğa- toplum -ekonomi ilişkisinin ters-yüz olmasıdır… Normal olarak ekonominin toplumun hizmetinde olması, onda ‘içerilmiş olması’ [mündemiç], ilişkinin yönü toplumdan ekonomiye doğru olması gerekirken, kapitalizmde ilişkinin yönü, ekonomiden topluma doğrudur…Toplum ekonomi tarafından sömürgeleştirilmiş [kolonize edilmiş] durumdadır… Kapitalist toplumda ekonomi bir araç değil, amaç haline gelmiş bulunuyor…Şimdilerle yüz yüze geldiğimiz, sayısız kötülüklerin, saçmalıkların, akılsızlıkların, sefaletin ve çürümüşlüğün gerisinde, sözünü ettiğim bu ‘temel sapma’, ‘temel çelişki’ var… Dolayısıyla, nasıl bir zemin üzerinde durduğumuzu, ne ile cebelleştiğimizi bilmek büyük önem taşıyor… Tabii, sözünü ettiğim saçmalığın da vakitlice aşılması gerekiyor. Aksi halde insanlığın ve uygarlığın geleceği kararmaya devam edecektir…
Sürdürülebilir bir yaşam için ise, doğa, toplum, ekonomi ilişkisini bulunmaları gereken zemine çekebilmeye, bir ‘düzeltme operasyonu’ yapabilmeye bağlı… Üstelik onu da vakitlice yapmak gerekiyor… Aksi halde geriye kurtarılacak pek bir şey kalmayabilir…Başka türlü söylersek, ilişki tersliğini aşmak gerekiyor… Yazının başlığında ifade edildiği gibi, ‘şeyleri yerli yerine koyabilmek’ gerekiyor… Kapitalizm dahilinde ilişkinin yönü: ekonomi ➔ toplum ➔ doğa şeklindedir. Oysa, doğa ➔ toplum ➔ ekonomi şeklinde olması gerekiyor… Ancak o zaman yaşamakta olduğumuz tüm kötülükleri, akılsızlıkları, saçmalıkları, her türden sefaleti ve kepazeliği bertaraf etmek potansiyel bir olasılık haline gelebilir…
Fikret BAŞKAYA’nın Yeni Yaşam’daki yazısını tamamını okumak için TIKLAYIN