TUNCAY YILMAZ yazdı: Tüm zulmüne rağmen muhalefeti susturamayan faşizm hem Meclis’te hem sokakta sonuç almak istiyor artık. Bize düşen ise faşizmi hem Meclis’te, hem sokakta yenilgiye uğratmaktır.
TUNCAY YILMAZ
Kabul etmek lazım, AKP-MHP cenahı müthiş bir iradi duruş sergiliyor. Gösterdikleri bu duruş halkın değil Erdoğan’ın/Saray’ın çıkarına olsa da bir “davaya” bu kadar bağlı durmak hafife alınır şey değil doğrusu!
Ülkenin akademisyeni, siyasetçisi, gazetecisi, hukukçusu bir oldu, yurt içinden yurt dışına tüm kamuoyu akıl ve ağızbirliği etti yine de döndüremedi bu “çelikten iradeyi” yolundan.
Kim ne etti, ne söyledi, ne yazdıysa bu değişikliğin halklarımızın, demokrasinin değil, Erdoğan’ın yararına olduğunu anlatamadı.
Şüphesiz Reis’e bunca bağlılık sadece fikir ortaklığından değil aynı zamanda cüzdan ve daha çok da suç ortaklığından. Bu “çelik iradenin” harcı bilinçlerindeki iman, kulaklarındaki ezan ve yüreklerindeki vicdan değil her gün daha da kabarttıkları cüzdan ve ellerindeki kandır.
Son bir buçuk yılına MHP’nin de tam boy dahil olduğu 14 yıllık iktidar yürüyüşleri arkalarında garabet 12 Eylül Anayasasıyla dahi verilemeyecek bir hesap bırakmış durumda. Bu hesaptan kurtulmanın yolunu ise 12 Eylül Anayasasından da beter yeni Anayasa’da arıyorlar.
Anayasa değişikliğiyle asıl yapılmak istenen bu güne kadarki suçlarının hesabının sorulmayacağı, OHAL düzeninin kalıcılaşıp kurumsallaşacağı bir dikta rejimi kurmak.
Bugünden itibaren 18 Maddelik (Komisyon’da 21’den bu sayıya indirildi) Anayasa değişikliği teklifi Meclis’te görüşülmeye başlanacak. Gizli oy yöntemiyle oylanacak Anayasa değişikliğinin kabulü için AKP-MHP ittifakı 550 milletvekilinin beşte üçüne tekabül eden 330 milletvekilinin Evet oyunu garantilemeye çabalıyor. Şayet 330 “AK” oy bulunabilirse (oylamada evet için beyaz, hayır için kırmızı renkli pusulalar kullanılacak) Anayasa değişikliği halk oylamasına yani referanduma sunulacak.
AKP ve MHP’nin içinde gidişatın iyiye olmadığını gören, hisseden vekiller olup olmadığını bilemiyoruz. Kulislerde AKP’den şu kadar MHP’den bu kadar fire olacak fısıltıları dolanıp duruyor. Bunu hep birlikte önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bu süreçte elbette CHP ve HDP Milletvekillerine büyük iş düşüyor. Her ne kadar CHP savunmayı yanlış noktaya kurmuş olsa da (“vatanı böldürmeyeceğiz” ucubesinden bahsediyorum!) Anayasa görüşmelerinde değişimin ne anlama geleceğini, bu değişikliğin geri dönüşü hiç de kolay olmayacak bir rejime geçişte köprüden önce son çıkış olduğunu bir kez daha tüm Meclis’e ve halklarımıza anlatmak zorundalar. AKP-MHP Milletvekillerini daha fazla suça ortak olmamaları konusunda cesaretlendirmeleri gerekiyor.
Elbette Meclis dışındaki muhalefet de bu süreci televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından izlemekle yetinmemeli. Acılarımızı, öfkelerimizi içimize gömerek bir kez daha toplumun en geniş kesimine bu Anayasa değişikliğinin halklarımıza huzur ve istikrar değil kaos ve karmaşa getireceğini anlatmak zorundayız.
Kaos düzeninin yeni merhalesine geçiş kapısı olan Anayasa değişikliğinin halkın huzuruna dahi getirilmemesi, Meclis’te boğulması için Milletvekilleri üzerinde en büyük baskıyı yaratabilmeliyiz. Toplumun ulaşabildiğimiz en geniş kesiminin seçim dönemi barış, huzur, refah, istikrar vaad ederek kendilerinden oy isteyen milletvekillerine “Vekilimsen Hayır de!” (#vekilimsenHAYIRde) baskısını yapmalarını sağlamalıyız.
OHAL’in kalıcılaşmasına ve faşizmin kurumsallaşmasına doğru geçişte kaderimizi belirleyecek günlerin içindeyiz. Bu sadece Anayasa değişikliği oylamasıyla da ilgili değil. Bunun yanı sıra üçüncü kez uzatılan OHAL ve ardından başlatılan yeni saldırı dalgası faşizmin sonuç almaya dönük hamle yaptığının en açık göstergesi.
Tüm zulmüne rağmen muhalefeti susturamayan faşizm hem Meclis’te hem sokakta sonuç almak istiyor artık. Bize düşen ise faşizmi hem Meclis’te, hem sokakta yenilgiye uğratmaktır.
Bunu yapabilecek tarihsel birikime, perspektif genişliğine ve potansiyele sahip olduğumuzdan bir an olsun şüpheye düşmemek gerekir. Yapabiliriz ve yapacağız…
09.01.2017