“Siyasal bir gericiliğe doğru hızla yol alırken, uzun tartışma süreçlerinden imbikleyerek elde ettiğimiz ve bizim için çok kıymetli olan Yeniden Kuruluşçuluğu bu zor süreçlerde savunmak ve geleceğe taşımak temel görev olarak önümüzde duruyor.”
TARIK ORUÇ
SYKP’nin kurucu-kolektif aklı, kendisinden önceki tüm dünya ve Türkiye devrimci hareketinin mirasını kendi birikimi sayarak yola çıkmıştı.
Program ve Tüzüğümüzde ifadesini bulan sosyalist yeniden kuruluş zemini, ülke, bölge, dünya ölçeğinde komünist hareketin ve başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilenlerin bugüne kadarki mücadele deneyimlerinin eleştirel bir tarzda içerilerek aşılmasını hedeflemekteydi. Program ve Tüzüğümüzle sosyalist harekete taze bir nefes ve bir esin kaynağı olmayı da amaçlamıştık. Ancak Parti Programımızın mazhar olduğu ilgi sınırlı kaldı ve arzuladığımız bir noktaya gelinemedi. Bu durumun bizim dışımızda sosyalist hareketin eksik-zaafları ile bağlantılı birçok nedeni olduğu gibi, dışımızdaki sol-sosyalist hareketlerle tutarlı ve üretken bir polemik-eleştiri zemini yaratamamış olmamızla da doğrudan ilişkili olduğunu görmeliyiz.
Gezi İsyanı sırasında, yeni tamamlanmış Programımız henüz tüm üyelerce okunmamış ve bilinmiyordu. Ne var ki, eylemler sırasında isyanın temel karakteristiklerine yönelik olarak Programımızı doğrulayan olgu ve olayları gözlemleme olanağına sahip olmuştuk. Örgütsel mimarimizin ölçeklerini, Programımızı kendimize referans alarak, ilk adım olarak da kurgulamıştık. Ve salt kurgu ile örgütsel inşa perspektifinin oluşamayacağını, gerçekliğe dönüşmeyeceğini bildiğimizden örgütsel hayatımızı bu minvalde yaşamaya yöneldik.
Partimiz ikinci etaba doğru yol alırken
İçinde bulunduğumuz konum, kuruluş sürecimize denk gelen birinci etaptan yeni bir etaba geçiş emarelerinin arttığını göstermektedir. Özellikle kuruluşumuza ön gelen ve devamında süren politik gelişmeler birinci etabın kendine has ritmini ve tarzını ön gördüğümüzden daha hızlı aşındırmıştır. Dolayısıyla birinci etabı kuruluşumuzda öngördüğümüz örgütsel kazanımlarla tamamlayamadık.
Program ve Tüzüğümüzde kararlaştırdığımız örgütlenme perspektifimizin tüm üyelerimizce içselleştirilmesi, iç hayatımıza ve mücadele alanlarına uyarlanması ve uygulanması kolektiflik düzeyi açısından yetersiz kaldı. Ayrıca, siyasal gelişmelerin sonuçlarını örgütsel açıdan bir süreklilik içinde değerlendirme ve yanıtlama hızımız, ritmimiz ve dolayısı ile ortaklaşma düzeyimiz de zayıf kaldı. Bu durum bizi yer yer gelişmelere yön veren değil, gelişmeler tarafından sürüklenen konumlara itti.
Örgütsel yapımızdaki bu yetersizlikler, siyasal gündemi kendi meşrebimizce yakalama ve müdahil olmamızı zorlaştırmaktadır. Örgütsel durumumuzun gelişimini tayin edici düzeyde her daim etkileyecek olan siyasal gelişmelerin analizinden sadece politik çıkarsamalar yapmakla yetinmek, örgütsel görevler gündeminden kopmak Partimizi örgütsel konsantrasyonsuzluğa düşürdüğü gibi politika yapışını kendi dışındaki özne/lere bağlı hale getirebilir.
Riskler ve görevler
Yerel ve alan örgütlerinde güç biriktirme, tüm güçlerle topluma yayılma, kitlelerle bağ kurma görevi yerine getirilemediğinde, örgütlerde bir arada durmak için sektleşme-merkezileşme eğilimi artabilir. Bu durum her örgütte hiyerarşik ve bürokratik bir yapıya dönüşme riskini de beraberinde getirir. Bu risk, ancak örgüt içinde kişilerin ve organların sürekli özne olma olanaklarını yaratmakla ve kurumsallaşma ile bertaraf edilebilir.
Partimizin kuruluş mayası olan kolektif düşünce ve davranış birliği üzerinden iradeleşme bizim için yol göstericidir. Tüm üyeler olarak bulunduğumuz her yerde ve anda komünist bir partinin kurucusu olma sorumluluğu ile davranmayı sıradan bir alışkanlık haline getirdiğimiz ölçüde geleceği kazanma, fikri ve örgütsel varlığımızı koruma konusunda başarı sağlayabileceğimizi birlikte geçirdiğimiz yıllar bize öğretmiş olmalıdır.
Yeniden Kuruluşçuluğumuzun, Programımızdan esinlenerek örgütsel mimariye uyarlanması varoluşumuzun somutta doğrulanmasının temel kıstasıdır. Pes etmeden ama es geçmeden, örgütsel kuruluşumuzu başat görev bilip yaratıcı pratiklerle kendimizi sürekli yaratma kararlılığını göstermeliyiz.
Siyasal bir gericiliğe doğru hızla yol alırken, uzun tartışma süreçlerinden imbikleyerek elde ettiğimiz ve bizim için çok kıymetli olan Yeniden Kuruluşçuluğu bu zor süreçlerde savunmak ve geleceğe taşımak temel görev olarak önümüzde duruyor. Şimdi gerçekleştireceğimiz kongremizde bu sorumluluk ve görevlerin bilinciyle yola devam etmek, bir önceki aşamada yerine getiremediğimiz eksikliklerin de farkında olarak geleceği kurgulamak hepimizin görevi olsun.