Üç tarafı, hatta dört tarafı kuşatılmış bir kent, her türlü silah üstünlüğü olan, sınırsız lojistik imkanlarla desteklenen, ölüm karlarının paylaşılması esasına dayalı bir talan ordusuna karşı nasıl direniyor? Sarp bir yamacın kenarında, dik bir tepeninin üstünde ya da aşılması güç bir nehrin kıyısında da olmayan yani coğrafi olarak hiç de müsait olmayan bir kent burası. Ayrıca mesela Stalingrad gibi Nazi ordularını donduran doğanın adaleti de yok ortalarda. O zaman sormak istiyorum; bütün gözlemcilerin çoktan umudunu kestiği Kobanê’nin bu direnişinin temelinde ne var?
Bütün dünyanın sevilen çizgi romanı Asterix’in öyküsünü bilirsiniz. Büyük Roma İmparatorluğu her yeri işgal etmiştir ama küçük bir Galya köyü ona karşı direnir. Bunun sırrı da köyde sihirbazın yaptığı iksirdir. Aslında burada çizgi romanı okuyanların okuyup geçtiği ve hatta bilmiyorum ama çok muhtemel, yazarın da sadece yazıp geçtiği bir şey vardır. Bu şey; Roma, sarayları, altınları, uşakları, köleleriyle koca bir imparatorluk iken, Asterix’in köyü, sadece tepsi üstünde taşınmak ve birçok zaman oradan düşmek dışında bir başka ayrıcalığa sahip olmayan, şef olmayan şeflerin yaşadığı bir yer olmasıdır. Yani aslında Asterix’in köyünün iksiri budur; eşitlik ve özgürlük! İşte Kobanê de aynı iksire sahip. Kenti savunan halk meclisinin yöneticilerinin, komutanlarının evlerine bakın. Yaşadıkları yerlere, giysilerine, ailelerine ve hatta silahlarına bakın… Kentteki diğer insanlarından ne farkı var? İnşa edilmeye çalışılan ‘Ekolojik Demokrasi’, ‘Kolektifler, Kooperatifler, Komünler’ belki tamamlanmamış olsa da, onun temel dinamiği ‘Eşitlik ve Özgürlük’ düşüncesi bu mucizeyi yaratıyor. ‘Cinsiyet özgürlükçü’ felsefe, kadın gerilla gücü YPJ, her halk meclisinde yer alan kadın, onların söz ve karar hakkı ve de bunu dünyada, kadının yok sayılmışlığının simge coğrafyası Ortadoğu’da örgütlemesi bu direnişin sihirli gücü. Yani Kobanê’de bu direniş mucizesinin temeli, devrimdir.
Toplumsal analiz oyununun yönünü bu tarafa çevirelim. Peki bu kuşatma Amed’de olsaydı aynı direniş gerçekleşebilir miydi? Kentte Kobanê direnişini destekleyen -çok önemli- eylemler sırasında neden bankalar, bankamatikler, büyük marketler hedef alınmıştır? 1848 devrimcilerinin birbirlerinden habersiz, saat kulelerine ateş etmesi gibi toplumsal bir isyan işareti değil midir bu? 1848’de zamanı tutsak alan, köleleştiren sanayi üretiminin, mesai saatlerinin simgesi saat kulelerinin kırılması ile küçük bakkalları, kasapları, manavları bununla birlikte ‘veresiye’yi yok eden büyük marketlerin, kredi kartı ödemeleri ile yaşamı ipotek altına alan bankaların, kredi kartınız gold ya da platin değilse, daha da kötüsü! hiç yoksa, dışına atıldığınız bir yaşamın, para makinelerinin, toplumsal hiyerarşinin kırılması tamamiyle aynıdır.
Eğer Kürt Özgürlük Hareketi, ‘Kolektifler, Kooperatifler, Komünler’ ütopyasından! vazgeçmezse başarılı olamayacaktır diyen liberallere sözüm; direnişin gücü eşitlik, özgürlük; devrimde…