VOLKAN YARAŞIR – Diğer Yazıları …
Kapitalizmin yapısal krizinin yeni evresinin ilk büyük sarsıntısı Rusya’da yaşandı. 2007’de ABD’de finans krizi olarak başlayan ve hızla küresel düzeye yayılan kriz, son 7 yıl içinde farklı fazlar geçirerek derinleşti.
Önce merkez ülkeleri etkisi altına alan kriz, 2013 ve 2014 yılında ikinci kuşak kapitalist ülkeleri sarsmaya başladı. Özellikle krizin yıkıcı etkilerini kırmak için ve sermaye ihracının bir yansıması olarak devreye sokulan parasal genişleme politikaları, dış kaynağa yapısal bağımlılık gösteren ve ucuz likidite bolluğundan yararlanan periferi ülkelerini bir dönem “rahatlattı”.
Finansal iklimin farklılaşması ve FED’in parasal rejim politikalarını değiştirmesiyle, 2013 yılı yeni bir moment oldu. Yüksek dış borcu bulunan, dış kaynağa narkotik bağımlılık içinde olan, yüksek cari açığa sahip ve neo-liberal dönüşüm programını faiz, kur, enflasyon ayakları üzerinden kuran ikinci kuşak kapitalist ülkeler çok boyutlu bir kırılganlık içine girdi.
Yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek dolar kuru bu ülkelerin ekonomilerinin zafiyetleri oldu.
Kırılgan bir ekonomiye sahip Rusya, petrol “fiyat savaşlarının” tetiklemesiyle krize girdi. Ruble’de yaşanan şiddetli aşınma ve sermaye kaçışları Rusya Merkez Bankası’nın sert müdahalesiyle engellenmeye çalışıldı. Resesyon içine giren Rusya, petrol fiyatlarının kritik eşiğe düşmesiyle ve ekonomik yaptırımların yoğunlaşmasıyla borç çevriminin kırılması gibi olağanüstü sorunlarla karşılaşabilir. Bugün için merkez bankasının rezervinin yüksek olması (419 milyar dolar) avantaj gibi gözükse de, yaşanacak sert finansal türbülanslar sorunları içinden çıkılmaz bir noktaya sürükleyebilir.
Rusya krizi, benzer sorunları daha ciddi olarak yaşayan, Rusya’nın da içinde bulunduğu kırılgan 8’lide, (kırılgan 5’liyi Brezilya, Endonezya, Hindistan, Güney Afrika, Türkiye oluşturuyordu, 5’liye Rusya, Şili, ve Arjantin dahil oldu) yeni kriz dalgasının başlangıcı olabilir.
Bütçe ve cari açıkları yüksek olan, bundan dolayı da sıcak paraya bağımlılık gösteren, enflasyon sorunu bulunan, para birimleri finansal gelgitler karşısında değer kaybeden (son olarak ABD’de 10 yıllık faizlerin yükselişe geçmesi, doların hızla diğer ülke paraları karşısında değer kazanmasına yol açtı, Türkiye yeni bir döviz şoku içine girdi. Dolar zirve yükselişlerinden birini yaptı. Dolarda -Rusya Merkez Bankası’nın faiz indirmesinin ardından, Brezilya Reali, Rusya Rublesi, Endonezya Rupisi ciddi değer kaybetti- ısınma devam ediyor), finansman sorunu yaşayan ve spekülatif sermayenin ani çıkışları karşısında ciddi kırılganlık gösteren bu ülkelerin, 2015’te ani ve sert krize girmeleri yüksek bir olasılıktır. Rusya krizi, küresel krizin derinleşmesi ve yeni evresinin dışavurumu olarak da değerlendirilebilir. Kırılgan 8’li dikkatle izlenmelidir. Özellikle içlerindeki en kırılgan özelliğe sahip Türkiye…
Emperyalist hegemonya “savaşının” bir parçası, “yeni” jeo-politik bir silah ve spekülatif sermayenin hamlelerinin bir yansıması olarak yaşanan petrol “fiyat savaşları”, ekonomileri petrole bağımlı bir dizi ülkeyi, yeni kırılgan ülkeler içine soktu.
Petrol ve doğal gaz üreten ve ihraç eden Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, İran, Venezüella; Rusya’da yaşanan krizde görüldüğü gibi riskli ülkeler içine girdi.
Küresel spekülatif salınımların şiddeti, jeo-politik risklerin artması, emperyal hegemonya savaşlarının seyri, bu ülkelerde yüksek kırılganlıklara ya da hızlı çöküşlere yol açabilir.
Kaynak savaşlarının bir başka düzeyde yansıması olan bu gelişmeler ve küresel jeo-politik hamleler başta Venezüella ve İran’ı büyük risk içine sokabilir.