CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin oylarının 2011 seçimlerine göre düşmesi durumunda ‘çekilebileceğinin’ sinyalini verdi.
Habertürk gazetesinden Kübra Par’a konuşan Kılıçdaroğlu, HDP’nin parlamentoda olmasını istediğini de söyledi ama barajı aşması için bu partiye oy vermeyi düşünen CHP’lilere seslenmeyi de ihmal etmedi: “CHP’ye oy vermeyi sürdürsünler. Biz yardım kuruluşu Kızılay değiliz, partilerine sahip çıksınlar!”
Kübra Par’ın Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığı röportajın bir bölümü şöyle:
Çok mutluyum. Bu seçimde toplumun her kesimi CHP’ye ilgi gösteriyor. Bunu sadece mitinglerimizden değil, sokakta farklı görüşlerden yurttaşların ilgisinden anlıyorum.
Siyasi tarihimizde ilk kez dört ana ayak üzerine oturan derinlikli bir vizyon çizdik. Türkiye’yi bilgi toplumuna taşımak, birinci sınıf demokrasiyi getirmek, üreten Türkiye yaratmak, sosyal devleti güçlendirmek ve bunları sürdürebilmek istiyoruz. Refahı tabana yaymak gibi bir hedefimiz var. Türkiye’yi büyütmek, hakça bölüşmek, emekliye iki maaş ikramiye vermek, çiftçi için mazotu 1.5 lira yapmak, taşeron işçiliği kaldırmak, asgari ücreti 1500 liraya çıkarmak, 17 milyon yoksula 720 liradan aşağı olmamak üzere asgari gelir güvencesi vermek istiyoruz. Türkiye’de 11 milyon emekli, 5 milyon asgari ücretli ve 800 bin taşeron işçi var. Her haneyi etkileyecek çözümler sunuyoruz.
Bunu yaptığımız için memnunum. Vatandaş gerilimden, çatışmadan bıkmıştı. Bize sert eleştiriler var, ancak hiçbirine cevap vermiyoruz. Bazen o kadar haksız eleştiriler yapılıyor ki, doğmadığım yıllarda yapılanlardan sorumlu tutuyorlar. 1930’larda olan şeyi ben nereden bileyim? Bunları bir kenara bırakıp vatandaşın derdiyle uğraşmak zorundayız.
Davutoğlu’nun Başbakan olması siyaset dilini yumuşatmadı mı? Seçmeninin sizi yuhalamasına müsaade etmedi örneğin…
O çok güzel bir davranıştı ama ben siyasette özel bir yumuşama görmedim. Bana yönelik sözlerine yanıt vermemem gerginliği otomatik olarak sonlandırıyor. Ben de onu yuhalatmıyorum.
Yüzde 1 oy alan partinin bile parlamentoda olmasını isterim. Seçim barajı, 12 Eylül darbesinin getirdiği bir uygulama. Hem “Darbelere karşıyım” diyeceksiniz, hem de darbe hukukunun arkasına sığınacaksınız. Bu ahlaki değil. Anayasa’ya geçici bir madde ekleyip bu seçimlerde yüzde 10 barajının kaldırılmasını önerdim ama maalesef hiçbir parti sıcak bakmadı. HDP de Saadet Partisi ve BBP gibi diğer partiler de parlamentoda temsil edilmeliler.
HDP’nin baraj altında kalması siyasi kriz yaratır mı?
Bana göre yaratmaz, çünkü parti olarak girmek HDP’nin tercihi. Ama dediğim gibi önemli bir siyasi hareketin parlamento dışında kalmasını demokratik açıdan doğru bulmuyorum.
Barajı geçebilmeleri için CHP’den de oy çalmaları gerekiyor. Buna rağmen “Barajı aşsınlar” diyebiliyor musunuz?
CHP’den HDP’ye büyük bir oy kayması görmüyorum. Nedeni şu: Biz demokrasinin gereğini yaptık ve bir önseçim gerçekleştirdik. Partililerimiz milletvekili adaylarını seçtiler, şimdi de onlara sahip çıkıyorlar.
Ama barajı aşabilsin diye HDP’ye oy verecek CHP’liler var… Kimileri “Bu seçimde HDP’nin bana ihtiyacı var” diye düşünüyor.
Onlar CHP’ye oy vermeyi sürdürsünler. Biz yardım kuruluşu Kızılay değiliz, partilerine sahip çıksınlar!
‘Demirtaş’ın esprilerine ben de gülüyorum’
Son yılların gergin atmosferi espriyi biraz ötelemişti. Oysa espri siyasi kültürümüzün olmazsa olmazı. O da propagandasında bunu ihmal etmiyor.
Elbette, bazı esprilerine ben de gülüyorum.
‘Koltuk meraklısı değilim’
Hayır. Milletvekili çıkaramadığımız illerden milletvekili çıkaracağız. Örneğin Şanlıurfa, Elazığ, Erzurum, Kars ve Iğdır’da iddialıyız.
Yüzde 35 hedef koymuştuk. Yakalayacağımıza inanıyoruz.
Hedefe yaklaşırsak ya da tutturursak güzel olur, ama altında kalırsak iç sorgulama yapılmalı.
2011 genel seçimlerine göre daha az oy alırsak, başarısız olduğumuzu kabul etmemiz gerekir. Aynı şeyi Davutoğlu da söyleyebiliyor mu? Ben bu seçimde oylarımızın yükseleceğine inanıyorum.
Neden çekilmeyeyim? Siyasette umduğunuz hedefi yakalayamazsanız başarısızsınızdır. Oturup özeleştirimizi hem lider hem de parti olarak yaparız. Koltuk meraklısı değilim.
Siyasette başarılı olup olmadığınızı kamuoyunun nabzını tutarak öğrenebilirsiniz. Bu kritere göre bakıp değerlendirmek gerekir.
‘AKP’NİN 12 YILDA HARCADIĞI PARAYLA 2. BİR TÜRKİYE KURULURDU’
Hangi başarıdan söz ediyoruz! Bugüne kadar hangi vaadi gerçekleştirdiler? Dolar kuru mu, enflasyon mu, büyüme mi, dış ticaret mi? Bir dönem sıcak paranın getirdiği bir avantaj vardı. Diğer ülkeler bundan yararlanıp ekonomilerini güçlü hale getirdiler. İktidar bu avantajı kullanamadı, sağlıklı bir ekonomi politikası üretemedi.
Halkın önemli bir bölümü AK Parti’nin yatırımlarından memnun görünüyor sanki… Mesela TOKİ sayesinde ev sahibi olduğunu söyleyenler var.
TOKİ’nin kaç dar gelirliyi ev sahibi yaptığı hiç sorulmuyor. Van’da maliyeti 30-40 bin liralık konutları 80-90 bin liraya sattılar. Biz vatandaşımızı ayda 277 lira sabit taksitle 80 metrekarelik ev sahibi yapacağız. Arsa payı da almayacağız. Kaliteli evlere ucuza sahip olabilecekler.