KESK, ekonomik krizin ağırlığının pandemi koşullarında arttığını belirterek “5 milyon kişinin hayatlarının enflasyon rakamların arasına sıkıştırılamayacağı artık görülmelidir” dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) sendikalı ya da sendikasız 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emeklinin 2022-2023 dönemi toplu sözleşmeye gitme süreciyle ilgili açıklamada bulundu.
Satın alma gücünün azalmasıyla asgari ücretli, emekli, kamu emekçisi ve dar gelirli olan tüm kesimlerin gündelik yaşamlarını sürdürmekte zorlandıkları belirtilen açıklamada “işsizlik, geçim derdi ve düşük ücretler artık hayatların sönmesine, ailelerin dağılmasına, çocukların çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor.” denildi.
Siyasi iktidarın bu tabloya karşı gözlerini yummuş ve kulaklarını tıkamış şekilde, görmek istediği hülyaya, duymak istediği nidaya kendisini kaptırdığını ifade eden KESK, açıklamasında “Ekonomik krizin üzerimizdeki ağırlığı pandemi koşullarında taşınamayacak düzeye ulaşıyor.
İstatistiğin en güçlü yalan söylemenin aracı olarak kullanılmasına en iyi örnek ise TÜİK’den geliyor. Yıllardır olduğu gibi çarşıda, pazarda ya da sokakta, yani hayatın en sahici yerindeki enflasyonun yanına dahi yaklaşamayacak veriler, resmi istatistik olarak karşımıza çıkarılıyor.” dedi.
Açıklama şu şekilde devam etti:
“Sendikalı ya da sendikasız, 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emeklinin iradesi ve ihtiyaçları yok sayılıyor. Kamu emekçileri, 2022-2023 dönemi toplu sözleşmeye gitme sürecinde, %3’lük kısmı toplu sözleşmeden kaynaklanan, % 5,45’lik kısmı ise enflasyon farkı olarak “lütfedilen” %8,45’lik bir zamla karşılaşıyor. Enflasyon, halkın satın alma gücündeki azalmanın en somut göstergesi olmasına rağmen, iktidarın denetimindeki medya, açıklanan verileri ‘işçi, memur ve emekliye zam müjdesi’ olarak veriyor.
Üstelik Haziran ayı resmi enflasyon oranı üzerinden verilen zam daha maaşlara yansımadan, Temmuz ayından geçerli olmak üzere elektriğe % 15, konutlarda kullanılan doğalgaza ise %12 zam yapılıyor. Siyasi iktidarın kaşıkla verdiğini kepçeyle alma politikası yıllara kıyaslandığında ise kaşığın giderek küçüldüğü, kepçenin ise devasa boyutlara ulaştığı herkes tarafından çok iyi biliniyor.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu olarak, 5 milyon kişinin hayatlarının enflasyon rakamların arasına sıkıştırılamayacağı artık görülmelidir.
Siyasi iktidar bir gerçeği unutmamalıdır. Yaşamlarımızın ekonomik müjdelerinizden, reform paketlerinizden, çılgın projelerinizden ve doymak bilmeyen sermayedarlarınızdan daha az kıymetli değildir.
Tüm kamu emekçilerine ve emeklilere çağrımız açık ve nettir. Biz bu gidişe dur demediğimiz sürece, sahici ve samimi bir şekilde yan yana gelip el ele vermediğimiz sürece, kapalı kapılar ardında rakamlarla oynadıkları gibi hayatlarımızla oynamaya devam edeceklerdir. Dolayısıyla sendikalı ya da sendikasız, tüm kamu emekçileri “artık yeter” demeli ve bu gidişe bir son vermelidir.
KESK olarak talebimiz;
- En düşük kamu emekçisi maaşı; kira, yakacak, ulaşım gibi sosyal ödemelerle yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
- Maaşlarımızda hedeflenen enflasyon oranında değil, yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artış yapılmalıdır.
- Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamlar geri alınmalı, söz konusu temel ihtiyaçlara zam yapılmamalıdır.
- Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine son verilmelidir.
- Sadece geçtiğimiz yılın kayıplarını telafi etmek için maaşlarımız 2021 yılının başından itibaren geçerli olmak üzere seyyanen 1000 (bin) TL artırılmalıdır.
- Yıllardır yandaş konfederasyonla yapılan satış sözleşmelerine son verilmeli, uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan grev hakkımız engellenmemeli, derhal grevli özgür toplu sözleşme mekanizması kurulmalı, bunun için 4688 sayılı yasa baştan sona yeniden düzenlenmelidir.”