Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, AKP’nin yürüttüğü savaşın sadece gerilla değil halka karşı savaşa dönüştüğüne dikkat çekerek Türk devletini uyardı. “Şu an HPG meşru savunma, misilleme savaşı yürütüyor. Saldırıya geçmiş değiliz” diyen Karayılan, “Umarız AKP savaşı kızıştırmaz onlara cevap verebilecek rezervlerimiz mevcut” şeklinde konuştu.
Erdoğan’ın Kürdistan’ı şehir şehir düşürmek istediğini kaydeden Karayılan bunun ancak direnişle boşa çıkabileceğine dikkat çekti. “Adım atıldı bu adımın sonuca götürülmesi gerekiyor. Yarım kalırsa 92 Şırnak katliamı gibi olur. Halk silahlı değil toplumsal refleksle demokratik özerkliğe sahip çıkmalı” dedi.
Sterk TV’de yayınlanan özel programa konuşan Karayılan’ın değerlendirmelerini özetleyerek paylaşıyoruz.
Tecrit, Suruç saldırısı ve gerilla alanlarının bombalanması ile birlikte AKP’nin savaş politikası devreye girdi. AKP neyi amaçlıyor?
24 Temmuz saldırılarından önce de saldırdılar. Örneğin; Diyadin’de saldırdılar, arkadaşlarımız şehit düştü. Ancak biz cevap vermedik ve bekledik. 24 Temmuz’da bize karşı topyekün saldırı başladığı zaman, karşı koymaya başladık.
Bu savaşı esasen Erdoğan yürütüyor, seçimlerde kendisine oy vermediği için Kürt halkına ders vererek, diktatörlüğünün önünü açmaya çalışıyor. Ve bizleri geriletmek istiyor. Gerillayı güçsüzleştirerek, gençliği sindirerek Önderliğimize ‘güvendiklerin imha oldu, dediğimizi kabul etmelisin’ demek istiyorlar. Önderliğe geri adım attırmak istiyorlar. Elde edilen kazanımlarımızı, ulaştığımız düzeyi yok etmek istediklerini halkımız iyi bilmelidir.
Erdoğan dinamik çalışanlar ile Kürt halkının temsilcilerini korkutarak, halkın güçlü bir seçimde sandık başına gitmesini engellemek istiyor. Söz konusu plan budur. Ancak, aradan geçen bir aylık süreçte, bu planlarının başarıya ulaşmayacağı ortaya çıktı. Başını eğmeyen Kürt halkı direniyor. Süreç yönünü başarıya çevirmiş, başarıya doğru gidiyor. AKP, Erdoğan yenilecektir. Şimdi de kontrollü bir savaş durumuyla seçimlere gitmek istiyorlar. Ancak bu hesapları da tutmayacaktır.
Şimdi Kuzey Kürdistan’ın birçok merkezinde öz savunma devrede, halk kendisini koruyor. Sonraki aşama ne olacak?
Şu an şehirlerde yürütülen direniş, 25 yıllık serhildanın ürünüdür. Bundan 25 yıl önce Kürt halkının serhildanı Cizre ve Nusaybin’de başladı. Şimdiye kadar her zaman silahsız bir yöntem ile gelişti. Ancak AKP polisinin sergilediği vahşet, Kürt halkının mahallelerde kendisini savunmaya, kendisini silahla savunmaya mecbur bıraktı. Yürütülen direniş bunun sonucudur. Bunlar dağ kadrosu değiller. Şehirde yaşıyorlar, üniversite öğrencileridir, işçi, emekçidir. Kendisini mahallelerde örgütlediler ve halk da onlarla birlikte yürüdü.
Faşizan saldırılara karşı direnişçi refleks sergilendi. Daha sonra sivil toplum örgütleri devreye girerek öz yönetim ilan etti. Yani önce toplumsal bir direniş yaşandı, daha sonra bu direniş siyasi bir programa yönelerek, halk meclisi ve kurumlarının açıklamalarıyla demokratik özerklik ilan edildi.
Nedir gerçekten demokratik özerklik. Bunun içinde HPG var mı?
Demokratik özerklik atılımı, gerçekten tarihi bir atılımdır. Bazıları bunu sıradan bir adım olarak göstermek istiyor. Doğal bir toplumsal refleks gelişti. Aslında halk kendi programını ilan etti. Bunun için toplumsal rengi öne çıkmalı, silah öne çıkmamalı, toplumsal sahiplenme olmalıdır.
Erdoğan bundan bir sene önce Suriye rejimini, halkına top atmakla, bombalamakla eleştiriyordu. Buyurun Şemdinli’de, Yüksekova’da kendisi kenti toplarla bombalıyor. Havan atıyor, Amed ortada. İsrail’in Gazze’ye saldırısı vardı, ancak Gever Gazze değildir. Kürt halkı mücadelesinin meşruiyeti herkes tarafından biliniyor. Meşrudur, haklıdır. Zulme karşı herkes kendisini savunmalıdır. Savunmamızı geliştirmemiz, ekonomik ve toplumsal imkanları da bu yeni duruma göre geliştirmemiz gerekiyor. Kürt halkı olarak bu dönemde yükün altına girersek, başaracağız. Başarı fırsatı her zamankinden daha fazladır.
HPG, demokratik özerklik savunmasında yoktur. Türk devleti basını aracılığıyla her zaman PKK’nin böyle yaptığını söylüyor. Şehit düşen insanlarımıza baksınlar. Silopi’de 3 genci şehit düşürdüler. Halil Can Silopi olan 20 yaşında bir genç. Ailesi orada kalıyor ve Silopi’den çıkmamış. Ali Ödük 22 yaşında. Silopi’den ve orada çalışıyordu. Faruk Aydın Eruhlu bir Kürt genci, Dilok Üniversitesi’nde edebiyat bölümü öğrencisi. Dayanışma için Silopi’ye gitti. Bunların HPG üyesi olmadıkları, dağ kadrosu olmadıkları görülüyor. Bir evde etrafı sarılarak şehit düşürüldüler.
Şu an savaş halkın savaşına dönüşüyor. Cizre’de 4 kişiyi şehit düşürdüler. 2’si çocuktu. Onları vuran acaba çocuk olduğunu bilmiyor muydu? Biliyor, çünkü suikast ile vurdular. Dürbün neyi vurduğunu gösteriyor. Yani AKP devleti Kürt halkına karşı savaşıyor. Fatma Ay, kızıyla damda uyuyordu. Keskin nişancı tarafından öldürülen 55 yaşındaki bir ana. HPG’li miydi ya da YDG-H’li? Hayır, Kürt anasıydı. Yüksekova’da Ali Kaval’ı şehit düşürdüler. 17 yaşındaki bir genç.
Türkiye devletinin, suikastlar ile Kürt insanını korkutup şehirleri terk etmesini ve hakimiyet sağlamak istediği açıkça görülüyor. Buna karşı direnmemiz gerekiyor. Madem adım atılmıştır, bu adımın sonuca götürülmesi gerekiyor. Yarım kalırsa, felaket olur. Geri adım Şirnak ‘92 gibi olur. Bu saatten sonra eğer halkımız birbirine sahip çıkmaz ise, bazı şehirlerde sergilenen bu tavır kırılır ise, durum daha kötü olacaktır ve birçok kişi şehit düşecek ve tutuklanacaktır.
Adım atıldı, bundan sonra birbirine sahip çıkılmalı ve herkes kendisini korumalı. Askeri yöntem ile değil. Toplumsal olarak yapılmalı, ihtiyaç duyulması halinde öz savunma devreye girebilir. Kürt gençliği bir araya gelerek mahallelerini savunuyor. Bu yeni bir durumdur. Herkesin bu yeniliği görmesi, buna göre davranması gerekiyor. Bizim bununla alakamız yok. HPG bunun içinde yoktur. Biz destekliyoruz ve değer veriyoruz. Ancak biz şimdiye kadar şehirlere yaklaşmış değiliz. Ve savaşın şehirlere taşınmasını istemiyoruz.
Bununla ilgili Merkezi Komutanlığımız bundan bir süre önce kamuoyuna açıklamada bulundu, o açıklama çok ciddidir. Türk devlet yetkililerinin bunu özellikle göz önünde bulundurmalarını umuyorum. Eğer Türk devleti tank, top ve ordusuyla mahallelere, şehirlere girer ise, o zaman Kürt halkının ordusu da şehirlere inecektir.
Bize ulaşan bazı bilgilere göre Erdoğan sarayda kendisine bağlı ekip kurmuş, bu ekip ile şehir şehir düşürmek istiyor. Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye devleti korkutarak sonuca ulaşmak istiyor. Halk olarak, kendi irademizle, yüreğimizle onlara karşı çıkıyoruz. Onların tankları, topları olabilir. Ama bizim de halkımız, irademiz, inancımız haklı mücadelemiz ile özgürlük talebimiz var.
Şu anda birçok ülke Türkiye’yi eleştiriyor ve PKK ile görüşmelerin barışçıl bir şekilde sürmesi gerektiğini belirtiyor. Bu çağrılara nasıl yaklaşıyorsunuz?
Başta Amerika ve Almanya olmak üzere birçok uluslararası güç, Türkiye’deki barış ve demokratik kesimler ile Kürdistan’daki birçok güç ateşkes çağrısı yapıyorlar. Yapılan tüm çağrıları saygıyla karşılıyor, bizim de ateşkesi istediğimizi, ateşkese karşı olmadığımızı herkesin bilmesini istiyoruz. Biz, ateşkesin tek taraflı olmayacağını söylüyoruz. Bu kadar saldırı altında iken, biz nasıl tek taraflı ateşkes ilan edebiliriz? Bize çağrı yapan o değerli insanların, kendilerini biraz bizim yerimize koymalarını istiyoruz. Daha önce hareket yönetimimizin çizdiği çerçevede ilan edilecek olan çift taraflı ateşkesten, kaçmayız. Saldırı altında olduğumuz bu koşullarda tek taraflı ateşkes ilan edersek, sonumuzu getirmiş oluruz. Kimse bizden Harakiri yapmamızı beklemesin. Öte yandan biz sadece PKK değiliz. Diyelim PKK ve HPG olarak ateşkes ilan ettik, peki bu durumda devletin şehirlerimize, Silopi’ye, Nusaybin’e, Cizre’ye, Yüksekova’ya, Farqin’e yönelik bu saldırıları durmazsa, barış nasıl gerçekleşir? Bundan böyle kentlerin direnişi de var.
Hatalardan dolayı özür diliyoruz
Bu süreçte bazı eksikliklerimiz de ortaya çıktı. Özellikler buradan Amed Eyalet Komutanlığının daha da dikkatli davranması gerektiğini belirtiyorum. Örneğin; sivil insanların yanlışlıkla da olsa zarar görmemesi gerekiyor. Farqin’de 13 yaşındaki Fırat Simpil adlı gencimiz meydana gelen patlamada hayatını kaybetti. Bu tamamen kazadır. Yine Amed’te Doktor Abdullah Biroğlu, yol kontrolünde, arkadaşların kontrol yaptığını gördüğünde dönüp uzaklaşmaya çalışıyor. Bu olayı sorduk, soruşturduk. İlk başta uyarı amaçlı ateş açılıyor, buna rağmen kaçmakta ısrar edilince arkadaşlar bunun polis olduğunu sanıp vuruyorlar. Burada o kişinin kendi hatası da var. Ancak yaşanan bir eksiklik idi. Bu insanlarımızın aileleri, onları hedef almadığımızı bilmeli. Bu olaylardan dolayı üzgünüz. HPG özür diliyor. Her ikisi de kazadır. Bu kazaların tekrarlanmaması için, daha dikkatli davranılması gerekiyor. Örneğin; Kızıltepe’de şehir içinde sabotaj eylemi gerçekleşti. Bu tarz olmamalı. Orada şehit düşen kimse olmadı ama sivil insanlarımız yaralandı.
HPG üyeleri bu hususta hata yapmamalı, daha profesyonel hareket etmelidir.
HPG yeni bir tarz uyguluyor
HPG’nin yeni bir tarz uyguladığını belirtebilir miyiz. Uyguluyorsa bu tarz nasıl bir tarzdır?
HPG şu an yeni yöntem ile savaşıyor. Savunma savaşını yapıyor. Saldırıdan çok işgalci devlet sistemini daraltmaya yönelik tarzı uyguluyor. Sistemi felç etmek, adım atmaya mecbur kılmak ve şehirlerde zulüm yaptırmamak için HPG yeni tarzları uyguluyor. Örneğin, yol kapatma taktiği şu an yaygı bir şekilde kullanılıyor.
Biz saldırıya geçmiş değiliz. Bu hareket tarzımızla onları daraltmak istiyoruz. Onlar bir şehirde insanlarımıza saldırdığında, biz de misilleme yapıyoruz. Şuan kontrollü bir düzeydeyiz. Umarız Türkiye devleti ve AKP aklını başına alıp savaşı daha da kızıştırmaya çalışmaz. Savaşı kızıştırdı mı, onlara cevap verebilecek rezervlerimiz mevcut. Bunun herkes tarafından iyi bilinmesi gerekiyor.
Gerillanın şu an yaptığı, hakkı olan meşru savunmadır. Kimse bizden boynumuzu uzatmamızı ve kellemizin kesilmesini bekleyemez. HPG, halka karşı yapılan saldırılara misilleme yapıyor; saldırıya geçmiş değil. HPG’nin daha fazla hazırlığı var ki bunun işareti basına da yansıdı. Örneğin; İstanbul, Adana’da fedai eylemler gerçekleşti, HPG bunları durdurdu. Daha kapsamlı eylemler HPG’nin gündeminde vardı, ancak bunlar durduruldu. HPG şu an belli bir düzeyde mücadele ediyor. Bu düzey, meşru savunma mücadelesidir. Her yerde saldırılara karşı direniş sergileniyor.