“CHP bu yol ayrımına öyle ve ya böyle gelecekti ve an itibariyle gelmiş bulunmaktadır. Ülkenin en asli demokrasi meselesi olan ulusal meselesi, anadil meselesi, öz konumlanma ve yine ulusal tam eşitlik meselesi CHP’yi çok keskin bir yol ayrımına getirmiş vaziyettedir.”
ÖNCÜ GÖKÇE
İçinde bulunduğumuz duruma, yaşadığımız topraklara, bu toprakların ve üzerinde şekillenen hayatın kaderine dair akıllarımızda çözümlenmesi gereken onlarca soru var. Bütün bu süreçleri belirleyen asli unsurların da yaşanan siyasal gelişmelerden ibaret olduğunun farkına varacak kadar bir doygunluğa erişmiş durumdayız. Çünkü her şey eskiden olduğunun aksine tam gözümüzün içine sokularak, açıktan gerçekleştiriliyor. Çocuk istismarları, pişkinlikle yürütülen hırsızlık ve yolsuzluk vakaları, yoksulların hayatından çalınıp iktidar yanlısı şirketlerin inşasına harcanan insan zamanı, yeşilden alınıp betona çevrilen doğal yaşam enerjisi, sivil yerleşim alanlarının alenen vurularak insan kanı üzerine kurulan TOKİ aklı ve daha nicesi..
İktidardan nemalanmayan, var olma gerekçesini buna bağlayıp sanal ama kesinlikle geçici, kanlı ve kirli bir şekilde huzur aramayı kendine zul gören herkes, ya da görmek isteyen herkes diyelim bütün çıplaklığıyla ortada duran bu realiteyi görüyordur. Ya da görmesi gerekiyordur.
Son yaşanan gelişmelerden kaynaklı CHP'nin özellikle sol cenah tarafından yoğun eleştirilere maruz kalmasının asli sebepleri de bunlardır. CHP hariç diğer iktidar odaklarının zaten bu değerlendirme içine tabi olmamasının sebebi de bizzat bütün bu başta saydığımız adi suçların oluşturucu unsurları olmalarıdır. Ya da zaten ''iktidar unsurları'' olmaları olarak da düşünülebilir.
CHP hariç bütün bu iktidar odakları kendi suçlarını ülkede kendi elleriyle yürütülen, savaş suçu işlenerek devam ettirilen kirli bir savaşın içerisinde eritmek istemektedir. CHP'yi de yine CHP'nin içindeki ulusalcı, geleneksel tümör haline gelen kötü huylu hücresinden yakalayıp suça ortak etmek istemektedir. Bu kötü huylu hücreyi eritip yürümek ya da bu hücre tarafından ele geçirilip tükenmek yine CHP'nin akli ve vicdani unsurlarının elindedir.
CHP Genel Merkezi, onlarca saldırı binlerce hukuksuzluk altında meclise girmiş, zaten ateş altında olan barış vekillerinin ve sosyalist vekillerin meclisten atılmasına ve tutuklanmasına sebep olacak 'dokunulmazlık yasasına', kendini Sarayın arka kapısına yedekleyerek evet oyu vereceğini açıklamıştır.
CHP bu yol ayrımına öyle ve ya böyle gelecekti ve an itibariyle gelmiş bulunmaktadır. Ülkenin en asli demokrasi meselesi olan ulusal meselesi, anadil meselesi, öz konumlanma ve yine ulusal tam eşitlik meselesi CHP'yi çok keskin bir yol ayrımına getirmiş vaziyettedir. Bu yönüyle alacağı tutum CHP’nin bundan sonraki kaderini tam anlamıyla belirlemiş olacaktır. Ya geleneksel aklıyla, ulusalcı histeriyle hareket ederek kendini cihatçılara destek veren, istismarcıları savunan, sivil yerleşim alanlarını topa tutan işgalci bir aklın yanına yedekleyerek aynı MHP gibi sağın en sağında bulacaktır, ya da bütün bir rotasını sola bükerek bu toprakların barışını savunan en onurlu çizgide yer alacaktır… Karar CHP’nindir.