KORKUT AKIN yazdı: “Siyahi genç polisin -ki, gerçek bir öyküdür filmde anlatılan- inanılmaz mücadelesiyle, ırkçı Ku Klux Klan yapılanması bir kez daha sindirilir. Yönetmen Spike Lee, sakin ve yalın anlatımıyla izleyiciyi hem meraklandırıyor hem de tarihin o karanlık yıllarına küçük de olsa ışık tutuyor.”
KORKUT AKIN
Hangi açıdan baktığınıza bağlı olarak, dünyanın seçtiğiniz en iyi zamanları bir başkası için çok da iyi değildir belki de…
1970’li yıllar bizim ülkemizde ’68 kuşağının devrimci hareketlenmesiyle alabildiğine hareketli, yapılan darbe (12 Mart) nedeniyle de çok sıkıntılı, zorlu dönemlerdir. Hippiler için Nirvana’ya ulaşma derdi anlamına gelirken Amerikalı siyahiler için ırkçılıkla mücadele demektir.
Kendine güvenen ve toplulukta bir fark yaratarak kendine bir yer edinmek isteyen siyahi genç, önce polis olur. Polislerin bile ırkçı olduğu o yıllarda gözlerdeki küçümsemeye, lafla tacize karşı biriken öfkesini bir “gizli” görevle dindirmeyi başarır.
Başarı öyküsü…
Siyahi genç polisin -ki, gerçek bir öyküdür filmde anlatılan- inanılmaz mücadelesiyle, ırkçı Ku Klux Klan yapılanması bir kez daha sindirilir.
Yönetmen Spike Lee, sakin ve yalın anlatımıyla izleyiciyi hem meraklandırıyor hem de tarihin o karanlık yıllarına küçük de olsa ışık tutuyor. Güçlü bir romandan uyarlanan senaryo gerçekten sağlam. Hem zaten izleyici için de baştan onaylanmış, kabul edilebilir bir mücadele bu.
Amerika’da erken 1970’lerde yaşananlar, bizim ülkemizde geç 2010’larda da yaşanıyor, düşünün ne kadar geriyiz. İnsanlar kendi yaşam dertlerinin peşindeyken bile küçük düşürülmeye, taciz edilmeye karşı güçlü bir direniş sergileyebiliyor. Tamam, başarı elde edilemeyebilir, ama şairin şiirce dediği gibi “Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa”…
Bu ne bitmeyen öfke!
İnsanları sindirdikleri halde, özellikle ırkçıların bitmeyen bir öfkeyle öldürmeye varan eylemleri içini acıtıyor insanın. Sindirilenlerin de doğal olarak muhalefeti güçlendirmesi ve tepki göstermesi gecikmiyor.
Bizim ülkemizde de yaşanan benzeri ırkçı saldırılar, yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor, buna da bağlı olarak egemen erkin, özellikle ekonomi alanındaki başarısızlığını ırkçı yaklaşımlarla örtbas etmeye çalışması herkesi üzüyor.
Sonuçta, ırkçılık kötüdür.
“Karanlıkla Karşı Karşıya”, Cannes’dan sonra Oscar’ın en büyük adayı olarak kabul ediliyor. Oscarlı bir filmi daha ödüllendirilmeden izlemek, insanda farklı duygular yaratabilir…
“Karanlıkla Karşı Karşıya -BLACKKKLANSMAN-, yönetmen Spike Lee, oyuncular John David Washington, Adam Driver, Topher Grace, Laura Harrier… 28 Eylül’den başlayarak gösterimde…