Tolga TÖREN yazdı – İkinci Dünya Savaşı sonrasının bir diğer önemli gelişmesi ABD tarafından Türkiye ve Yunanistan’a Truman Doktrini kapsamında aktarılan askeri “yardım”lardır. Truman doktrininin ilanının iki nedeni vardır: Birincisi ABD sermayesinin uluslararasılaşması, yani üretim fazlası nedeniyle kendi sınırları dışına taşma zorunluluğudur. İkincisi ise antikomünizm.
İkinci Dünya Savaşı sonrasının bir diğer önemli gelişmesi ABD tarafından Türkiye ve Yunanistan’a Truman Doktrini kapsamında aktarılan askeri “yardım”lardır.
ABD devlet başkanı Harry Truman, Türkiye ve Yunanistan’a “dış yardım” yapılmasını öngören yasa tasarısını Kongre’ye sunarken yaptığı konuşmada “…bugün Yunanistan’ın mevcudiyeti, komünistler tarafından idare edilen binlerce silahlı insandan müteşekkil… çetelerinin faaliyeti yüzünden tehlikeye düşmüştür”[1] sözlerini sarfettikten sonra devam eder:
“Tarihin bu belirli anında hemen bütün milletler, hayat tarzları bakımından iki şıktan birini tercih zorundadırlar. (…) Bu hayat tarzlarından biri çoğunluğun iradesi üzerine müessestir. Bu sistemde hür müesseseler, temsili hükümet, serbest seçimler, ferdi hürriyet, vicdan ve söz hürriyeti vardır ve hiçbir siyasi tazyik mevcut değildir. Diğer hayat tarzı ise, çoğunluğa zor ile kabul ettirilmiş bir azınlık idaresine istinadeder. (…) Neticesi evvelden bilinen seçimler vardır. Bu sistemde şahsi hürriyet ortadan kaldırılmıştır.”[2]
Truman’ın sözlerinden anlaşıldığı üzere doktrininin ilanının iki nedeni vardır: Birincisi ABD sermayesinin uluslararasılaşması, yani üretim fazlası nedeniyle kendi sınırları dışına taşma zorunluluğudur. İkincisi ise antikomünizm.
Devlet erkanı ve Demokrat Parti coşkulu!
Truman’ın sözleri Türkiye’nin egemen sınıfları tarafından tam anlamıyla coşkuyla karşılanır. İlk örnek CHP’nin resmi yayın organı olan Ulus Gazetesi’nin 13 Mart 1947 tarihli nüshasında, Nihat Erim’in “Amerika’nın Kararlı Durumu” başlıklı başyazısıdır. “Son günlerde Amerika’dan çok iyi haberler gelmektedir”[3] cümlesi ile başlayan yazıda şöyle devam eder:
“…Bu iki memleketin şu veya bu baskı altında kalması, ekonomik güçlükler çekmesi, ilk bakışta Amerika’yı ilgilendirmez sayılabilirdi. On dokuzuncu yüzyılın emperyalizmi ve nemelazımcılığı bugün dahi revaçta kalmış bulunsaydı Amerika yeniden ‘muhteşem infiradı’ içine çekilebilirdi. Lakin İkinci cihan harbinin başından beri, bu memleket infiraddan uzaklaşmış, dünyanın kaderi ile pek yakından ilgilenmek için birbiri ardı sıra cesaretli adımlar atmaktadır.”[4]
Yazıda, Birleşmiş Milletler’in önemi vurgulandıktan, “tek bir dünya”, “dünya parlamentosu” gibi “idealler”e artık daha yakın olunduğu belirtildikten sonra “…Amerika el uzatmadığı, kendi üzerine düşen insanlık mesuliyetlerini cesaretle yüklenmediği takdirde, yeni bir felaket uzak ihtimal değildir” sözleriyle, ABD’den ve “dış yardım”lardan duyulan beklenti ifade edilir.[5]
Milliyetçiliği ile bilinen Başbakan Recep Peker, Truman’ın nutkuna cevaben yayımladığı mesajda, önce Truman’ın realistliğini ve insaniliğini vurgular, sonra, nutkunda yaptığı vurguların etkilerinin Akdeniz’i, Yakın Doğu ve Uzak Doğu‘yu aşacağını belirtir.[6]
TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi Memduh Şevket Esendal da, Truman’ın nutkunu “İkinci cihan harbi ertesi devrinin en manalı politika olayı” olarak tanımlar.[7]
Truman Doktrini Demokrat Parti’ye yakın basın tarafından da coşkuyla karşılanır. Örneğin Demokrat Parti yanlısı yayın yapan Vatan Gazetesi’nin başyazarı Ahmet Emin Yalman, “Yardımın Açtığı Ufuklar” başlıklı yazısında Truman Doktrini’ni “…Tarih bir defa daha Türk milletinin yüzüne gülmüştür. Birleşik Amerika ile başlayan işbirliği milletimizin önünde yeni ufuklar açmış, yeni imkânlar yaratmıştır…” sözleri ile selamlar.[8]
Sovyetler Birliği‘nin tepkisi
Truman’ın konuşması SSCB tarafından, İngiltere’nin Yunanistan’da izlediği politikaların iflas ettiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilir ve tepkiyle karşılanır.
SSCB’de yayınlanan İzvestia Gazetesi’nde yayınlanan bir makalede bu durum “Yunan milleti başında bir patron yerine başka bir patron görmek tehlikesiyle karşı karşıyadır”[9] sözleri ile ifade edilir. Makaleye göre, hiçbir “tehdit” altında olmadığı halde, toprak bütünlüğünün güvence altında olmaması gerekçesiyle “yardım” kapsamına alınmasının Türkiye’nin kontrol altına alınması amacı taşımaktadır.[10]
SSCB’den gelen eleştirilerde vurgulanan bir başka nokta da, Türkiye’nin savaş döneminde Hitler’e yardım etmesi ve müttefiklere katılmakta tereddütlü davranmasıdır. Dahası, Türkiye müttefikler bakımından tamamen gereksiz olduğu bir sırada Mihver devletlerine savaş ilan etmiştir.[11]
Ayrıca, SSCB’ye göre, “yardım”lar, ülkelerin halklarına ve Birleşmiş Milletler eliyle yapılmalıdır. Ancak, ABD’nin resmi açıklamalarına göre “yardım projesi”nin emperyalist değildir ve SSCB’ye karşı herhangi bir tecavüz niyeti taşımamaktadır .[12]
SSCB’den gelen bu eleştiriler, hem CHP yanlısı hem DP yanlısı yayın yapan basın tarafından tepkiyle karşılanır. Örneğin 9 Nisan 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan başyazıda SSCB’ye şu şekilde yanıt verilir:
“Groenyko yoldaşın bilhassa memleketimize mani olmak için ileri sürdüğü sebeplerin hiçbir değeri haiz olmadığını tekrar belirtmeğe lüzum yoktur. Çünkü Türkiye ta başlangıçta mukadderatını, Nazizm ve Faşizmin düşmanı olan cepheye bağlamış ve bu siyasetten zerre kadara ayrılmayarak sonuna kadar bu siyaseti tatbik etmiştir. Sovyetler birliği ise, evvela nazizmle işbirliği yapmış ve nazizmle pazarlığa girişerek onunla anlaşmış, bir takım menfaatler koparmak mukabilinde Nazizmle anlaşmak istemiş ve ancak nazistler tarafından taarruza uğradıktan sonra taarruza karşı gelmek üzere harbe girmek zorunda kalmıştır.”[13]
Hükümetin Truman savunması
Hükümet de, ilerleyen günlerde, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’nda müttefik devletlere yaptığı yardımları anlatan bir broşür hazırlama çabalarına girişir.[14]
Türkiye ve Yunanistan’a yardım yapılmasını öngören kanun tasarısı, 22 Nisan 1947 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi’nde, 22 Mayıs 1947 tarihinde ise ABD Kongresi’nde onaylanır. Truman Doktrini kapsamında, Yunanistan ve Türkiye’ye sağlanan yardımlarda daha çok askeri ve ideolojik saikler ön planda olur. Ancak Türkiye’nin beklentileri askeri işbirliğinin ötesindedir. Bir diğer ifade ile Türkiye sürecin başından itibaren, Truman Doktrini’nin ekonomik kalkınmayı da sağlayacağı ön kabulüyle hareket eder.
12 Temmuz 1947 tarihli Anlaşma’nın kabul edilmesi için TBMM’ye verilen yasa tasarısının gerekçe kısmı bu durumu ele verir niteliktedir:
“Bu anlaşma, Türkiye’nin hürriyetini ve bağımsızlığını koruyan güvenlik kuvvetlerinin takviyesini sağlamak suretiyle dünyanın halen içinde bulunduğu siyasi istikrarsızlık karşısında Türkiye’nin arazi bütünlüğünü ve egemenlik haklarını koruyabilecek bir durumda bulunmasına yardım edecek ve aynı zamanda memleketimizin ekonomisindeki düzenin devamına da yarayacaktır.”[15]
Dışişleri Bakanı Hasan Saka da, konu üzerine yaptığı konuşmada, Türkiye’nin savaşın başından itibaren giriştiği savunma masraflarının ekonomi üzerinde doğurduğu olumsuz etkiler nedeniyle yardım talebinde bulunduğunu belirtir. ABD’ye teşekkür etmek de ihmal etmeden.[16]
Saka’dan hemen sonra söz alan Nihat Erim’e göre ise İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasının en önemli sebebi, savaş çıkana kadar ABD’nin Avrupa’ya yeterli ilgi göstermemesidir. Savaştan sonra kurulan BM “malum nedenlerle” (SSCB’yi kasten) işlemez hale gelmiştir ve bu durum her ülkeyi, yeniden başının çaresine bakmak zorunda bırakmıştır. Ve memleketlerin kendi başlarının çarelerine bakmaları ancak “her memleketin… aynı menfaatler ve aynı ideal sahibi milletlerle iş ve teşebbüs beraberliği yapma(sı)”[17] ile mümkün olabilecektir. Türkiye ve dünyanın bütün haksever milletleri ortak bir tehlike ile karşı karşıyadır (komünizm kastediliyor). Bu noktada ABD’nin “kendi kıtasına çekilmeyerek kıtası dışında” aktif bir rol üstlenmesi Türkiye açısından oldukça önemli bir gelişmedir.[18]
Muhalefetin Truman savunması
Truman Doktrini kapsamında yapılacak “askeri yardım”lar hükümet tarafından olduğu kadar, muhalefette bulunan Demokrat Parti tarafından da olumlu karşılanır. Örneğin Anlaşma’nın görüşüldüğü Meclis oturumunda, Demokrat Parti adına söz alan tek kişi olan İstanbul milletvekili Enis Akaygen şu sözleri sarfeder;
“Birleşik Amerika Devletleri hükümetinin memleketimizin kalkınmasını kolaylaştırmak için yapmaya karar verdiği yardımı büyük bir memnuniyet ve şükranla karşılamış olan Demokrat Parti bu yardımın mütekabiliyet esası ve Kongrenin tayin ettiği şerait dairesinde süratle tahakkuma medar olan bu anlaşmayı temamile tasvip eder.” [19]
TBMM’de bu konuşmalar sonrasında Anlaşma’nın kabul görmesi için hazırlanan kanun tasarısı oylamaya sunulur ve oybirliği ile kabul edilir.[20]
12 Temmuz 1947 tarihinde imzalanan bu Anlaşma ile Türkiye ve Yunanistan ABD’den “askeri yardım” almaya başlar. Truman Doktrini ile ilgili gerek basında yürütülen tartışmalar gerekse TBMM’de yürütülen tartışmalar göstermektedir ki, soğuk savaş koşulları altında tamamen anti-komünist saiklerle oluşturulan bu doktrine dahil olma konusunda hem CHP hem de DP aynı kanıya sahiptir.
(Devam edecek)
* Not: Bu yazı dizisi, yazarın 2007 yılında Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından yayımlanan “Yeniden Yapılanan Dünya Ekonomisinde Marshall Planı ve Türkiye” başlıklı kitabının ilgili bölümlerinin gözden geçirilmiş versiyonuna dayanmaktadır.
Referanslar
[1] “Mr. Truman’ın Sözlerinin Tam Metnini Veriyoruz”, Ulus, 17 Mart 1947, s.4
[2] age.
[3] Nihat Erim, “Amerika’nın Kararlı Durumu”, Ulus, 13 Mart 1947, s.1
[4] age, 1
[5] age, 1
[6] “Başkan Truman, Tam Realist ve Tam İnsani Bir Görüşten Mülhem Olmuştur”, Ulus, 14 Mart 1947, s.1
[7] “Truman’ın Nutku Türkiye’de Derin Akisler Bıraktı”, Ulus, 14 Mart 1947, s.1.
[8] “Yardımın Açtığı Ufuklar”, Ahmet Emin Yalman, Vatan, 24 Mayıs 1947, s.1,3
[9] “Moskova Memnun Değil”, Ulus, 15 Mart 47, s.4
[10] agm., s.4.
[11] “Amerikan Yardımı İçin Rusya’nın Noktai Nazarı”, Cumhuriyet, 8 Nisan 1947, s.1
[12] Ömer Rıza Doğrul, “Vandenberg’in Nutku”, Cumhuriyet, 10 Nisan 1947, s.3
[13] “Son Harbde Türkiye’nin Müttefiklere Yardımları”, Cumhuriyet 9 Nisan 1947, s.1
[14] age. s.1
[15] Türkiye İle Birleşik Amerika Devletleri Arasında İmzalanan (Türkiye’ye Yapılacak Yardım Hakkında Anlaşma)nın Onanmasına Dair Kanun Tasarısı Ve Dışişleri, Milli Savunma, Maliye Ve Bütçe Komisyonları Raporları, Gerekçe, T.B.M.M. Tutanak Dergisi, Dönem: VIII, Cilt 6, Toplantı 1, 77. Birleşim, 27.8.1947, s.1–5
[16] T.B.M.M. Tutanak Dergisi, Dönem: VIII, Cilt 6, Toplantı 1, 79. Birleşim, 1.9.1947, 552–556
[17] agm.
[18] agm.
[19] agm.
[20] agm.