Siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin eş başkan ve eş sözcüleri, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik harekatına ilişkin açıklama yaparak, saldırıların Kürtlerin ve kadınların kazanımlarına dönük olduğunu belirtti. Açıklamada, “Biz kadınlar asla bunu kabul etmiyoruz” denildi.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyonuna ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kadın Meclisi Eş Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Devrimci Parti, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) ve Halkevleri kadın Eş sözcü, Eş başkan ve başkanlarının Taksim Hill otelde basın toplantısı yapmak istedi. Ancak polisler “kaymakamlık yasağı” gerekçe göstererek otelde açıklamanın yapılamayacağını söyledi. Bunun üzerine Eş Başkan, Eş Sözcü ve başkanlar İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesine gelerek açıklamalarını burada gerçekleştirdi. “Kadınlar savaşa ve işgale hayır diyor” pankartının asıldığı açıklamaya çok sayıda siyasi parti temsilcisi katıldı.
Kadınlar adına ortak basın açıklamasını HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan okudu. 2011 yılında başlayan ve 8 yıldır devam eden Suriye savaşının yarattığı yıkım, tahribat, katliam ve göçle savaşların karanlık yüzünün özeti olduğunu dile getiren Buldan, “İŞİD, ÖSO, El-Nusra gibi çetelerin yaptıklarına tarihteki tüm vahşet ve karanlığın toplamı olarak tanıklık ettik, birebir yaşadık. Halklar dillere, mezheplere, dinlere bölünerek kırıma uğratıldı, yüz binlerce insan yaşamını yitirdi. Ortadoğu'nun en kadim kentleri yerle bir edildi. Milyonlarca insan evini, yurdunu bırakarak göç etmek zorunda kaldı. 21’inci yüzyılda kadın köle pazarları kuruldu, kadın ve kız çocuklarına yönelik ancak sansürlenerek anlatılabilen ağır insanlık suçları işlendi. Bu kadın ve insanlık düşmanı zihniyet, sınırları aşarak dünyanın farklı yerlerinde büyük katliam ve cinayetlerle insanlığın biriktirdiği bütün değerleri hedef aldı” diye belirtti.
Açıklamanın tamamı şu şekilde;
2011 yılında başlayan ve 8 yıldır devam eden Suriye savaşı; yarattığı yıkım, tahribat, katliam ve göçle savaşların karanlık yüzünün özeti gibidir. İŞİD, ÖSO, El-Nusra gibi çetelerin yaptıklarına tarihteki tüm vahşet ve karanlığın toplamı olarak tanıklık ettik, birebir yaşadık.
Halklar dillere, mezheplere, dinlere bölünerek kırıma uğratıldı, yüz binlerce insan yaşamını yitirdi. Ortadoğu’nun en kadim kentleri yerle bir edildi, milyonlarca insan evini, yurdunu bırakarak göç etmek zorunda kaldı.
21. yüzyılda kadın köle pazarları kuruldu, kadın ve kız çocuklarına yönelik ancak sansürlenerek anlatılabilen ağır insanlık suçları işlendi. Bu kadın ve insanlık düşmanı zihniyet, sınırları aşarak dünyanın farklı yerlerinde büyük katliam ve cinayetlerle insanlığın biriktirdiği bütün değerleri hedef aldı. Bu çetelerin ve onlarla aynı zihniyette olan iktidarların sebep olduğu yıkım ve katliam sürecinin dünyaya verdiği mesaj açıktır: Halklara dayatılmak istenen karanlık ve geleceğe dair büyük umutsuzluk. Fakat bu zihniyet amacına ulaşamadı. Çünkü bu karanlığa karşı başta Kürt halkı olmak üzere Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye halkları, dünyanın her yerinden gelen enternasyonalistler büyük mücadele ve bedellerle bu insanlık düşmanı, tecavüzcü çeteleri yenilgiye uğrattı. Bu çeteler ve destekçileri insanlık vicdanında lanetlenerek, mahkûm edildi.
Fakat bugün AKP iktidarı bir yandan tarihten devraldığı barış karşıtı siyasetiyle, öte yandan çökmekte olan iktidarının ömrünü uzatmak, sebep olduğu siyasi ve ekonomik krizleri, toplumsal çöküşü görünmez kılmak için terör bahanesiyle bu süreci yeniden yaşatacak politikalar izlemektedir. AKP iktidarı bu politikalarıyla, Kürt, Arap, Süryani tüm bölge halklarının büyük bedellerle elde ettiği kazanımları, inşa edilen kadın devrimini ve tüm halkların eşit ve demokratik bir arada yaşam savunusunu hedef almaktadır. Çok net bir biçimde görülmektedir ki, AKP-MHP iktidarı ve tüm destekçileri tarafından bu savaş başlatıldığından itibaren onlarca sivil hedef alınarak katledilmiş, yaşamsal bir ihtiyaç olan su ihtiyacını sağlayan barajlar hedef alınmış, ambulanslar, konvoylar bombardımana tutulmuştur. Ayrıca bu savaşla birlikte IŞİD çetelerinin tutulduğu hapishaneler, kamplar hedef alınarak onlarca IŞİD çetecisi kaçırılmıştır. Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri, sivil siyasetçi Hevrîn Xelef'in hedef alınarak katledilmesi ve bunun AKP'yle organik bağları olan medya kuruluşunda "başarılı operasyonla etkisiz hale getirildi" denilerek duyurulması, AKP-MHP iktidarı ve tüm savaş destekçilerinin savaş suçu işleme ve IŞİD'le işbirliğine girme noktasında hiçbir çekinceleri olmadığını göstermektedir.
Çok açıktır ki bu işgal girişimi Kürt halkına, kadınlara ve kazanımlarına yöneliktir. Bugün söz konusu terör bahanesi ve Kürtler olduğu için susan, iktidarın savaş politikalarına açık veya dolaylı destek veren herkes bilmelidir ki; bu politikalar toprakları tekrar savaş alanına çevirmeye, yenilgiye uğratılan çeteleri canlandırarak yeni yıkımlara, yeni katliamlara ve ‘bir daha asla’ dediğimiz insanlık suçlarına açık hale getirecektir. On yılları alacak bir yıkımı, katliamı, demografik değişimi ve yenilgiye uğratılan katil ve tecavüzcü çetelerin tekrar örgütleneceği bir süreci başlatacaktır. Bölgede kadınların öncülüğünde hedeflenen demokratik yaşam modeline, halkların çatışmadan uzak, eşit ve bir arada yaşam umutlarına darbe vurulmuş olacaktır.
Halkları kendi topraklarından koparacak, geleceğe ipotek koyacak bir siyaseti biz kadınlar asla kabul etmiyor, ret ediyoruz ve bunun karşısında duracağımızı bir kez daha deklare ediyoruz!
Buradan bir kez daha, AKP’nin savaş politikalarına onay veren ve bu haliyle bir İttifak’ın içinde yer alan muhalefet partilerine de sesleniyoruz: Eğer bu ittifakın bir parçası olarak tarihte yer almak istemiyorsanız, yıkım, istikrarsızlık, ölüm, acı ve yoksulluk dışında hiçbir şey getirmeyecek olan bu kirli siyasetin bir parçası olmaya son verin! Aksi takdirde Türkiye halklarının, özellikle Kürt ve Türklerin tarih birliğinin, birlikte yaşama temellerinin ve duygu bağının ciddi bir biçimde zedelenmesinde sizin de rolünüz olacaktır. Bunu bir oyun ve kitleleri gaza getirecek bir proje olarak görenler, halkların ve en önemlisi de kadın ve çocukların yaşayacağı yıkımı, acıyı ve geleceksizliği görmek zorundadır. Dünya tarihi savaşın bu yüzünü defalarca Bosna’da, Filistin’de, Cezayir’de, Libya’da, Irak’ta, Avrupa’da gördü. Tıpkı 8 yıldır Suriye’de görüldüğü gibi. Savaşların ardında kalanın, acı ve ölüme neden olan insanlık suçları olduğunu hepimiz biliyoruz.
Biz kadınlar halkların barış içinde yaşamasına, kendi topraklarında kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesine engel olacak her türlü politikaya hayır diyoruz.
Kadınların bin bir emek, mücadele ve ağır bedellerle elde ettiği kazanımlarının gasp edilmesini kabul etmiyoruz.
Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar öncülüğünde yükseltilen değerlerin hedef alınmasını, kadın ve çocukların yaşamlarının, yaşam alanlarının bombalar altında yok edilmesini;
Kadın düşmanı çetelerin tekrar güçlenerek kadınları köleleştirmesini;
Kadınların topraklarından kopartılarak göçe zorlanmasını;
Şengal, Musul ve en son Afrin’de gördüğümüz, kadınların çetelerin insanlık dışı uygulamalarına açık hale getirilmesini;
Savaşa karşı çıkarak barış için sözünü söyleyen demokratik kamuoyuna yönelik yargı eliyle girişilen cadı avını KABUL ETMİYORUZ!
İktidarın bu politikalarını meşru görmüyor ve bir an önce sonlandırılması çağrımızı yineliyoruz.
Başta kadınlar olmak üzere, Türkiye halklarına ve tüm demokratik kamuoyunu iktidara dur demeye ve barış mücadelesini örgütlemeye. çağırıyoruz.