Haziran 2015 tarihinde Siyasi Haber için yapmış olduğum “Alevi kadınlar vardır” adlı iki bölümlük Alevi kadınlarla yapılan röportaj ilgi gördü.
Alevi kadınlar yaşadıkları eşitsizliği anlatırken Alevi erkekleri topa tutuyorlardı. Haksızlar mıydı? Elbette değillerdi.
Benzer bir röportajı Alevi erkeklerle yapsam, onlar ne diyecek diye merak sardı. Merak güzeldir ama aynı zamanda başa beladır.
Erkeklerle çalışmak zor. Lafı eğip, büküp genelleyerek gerçek cevaplardan kaçacaklardı. Kadınları eksik görüp suçlayacak, kendilerini aklayacaklardı. Doğal kahraman, doğal lider olacaklardı bir alanda daha ve kadınlar onların açtığı yolda ilerlemiş olacaktı.
Tüm bunları yeniden yeniden duymaya değer miydi? Aslında değmez ama Halep oradaysa, arşın burada. Neyse durumları çıkmalıydı ortaya Alevi erkeklerin. Bunlardan dolayı “Neden olmasın?” diye yola koyuldum.
Alevilik alanında araştırmacı olan, kurumlarda yöneticilik yapmış, milletvekili seçilen, Alevi toplumunda bilinen kişilerle görüştüm.
Nihayet bölümler halinde okuyacağınız bu röportaj ortaya çıktı. Bence isabetli bir iş oldu. Zira her fırsatta kadın erkek eşitliğine inandığını söyleyen Alevi toplumunun erkeklerinin bu eşitlikte bulundukları yeri, savundukları fikirleri göstermesi açısından önemli.
Soruları hazırlarken iki şeye özellikle dikkat ettim. Bir; erkeklere erkekliği soracaktım. İki; cinsiyet eşitliği mücadelesinde erkeklerin kadınlara akıl verecekleri tarzda değil, erkeklerin ne yapması gerektiğine vurgu yapacak tarzda hazırladım soruları. Ama yine de erkeklerin erkekleri kayırıp aradan sıyrılarak, kadınlara akıl vermeden nasıl konuşamadıklarına tanıklık edeceksiniz.
Umarım bu çalışmalar artarak muhataplarına ulaşır, kadınlar da verdikleri emeklerin karşılığını almaya başlar. Çünkü görünen o ki, Alevi toplumu ve özellikle Alevi erkeklerin cinsiyet eşitliği konusunda daha yemeleri gereken çok fırın ekmek var.
İyi okumalar.
***
ERKEKLER KADINLARA AHKAM KESMEKTEN VAZGEÇMELİ!
NECDET SARAÇ KİMDİR?
Gazeteci ve yazar. Erzincan doğumlu Necdet Saraç, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’ni bitirdi. Almanya’da Halk Yüksek Okulu’nda çalıştı. Köln Sinema Günleri başta olmak üzere, Almanya’da birçok sosyal-kültürel proje yaptı. Türkçe-Almanca bir gençlik dergisi yayınladı.
1996-2004 arası CINE5 ve DIGITURK Avrupa temsilciliği yaptı. Avrupa’da ve Türkiye’de Alevi kurumlarında merkezi düzeyde yöneticilik yapan Saraç, Alevilerin Sesi ve Can gibi dergilerin de Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptı. Su Tv ve Yol Tv gibi ilk Alevi televizyonlarını kuran ekip içinde yer aldı. Bu televizyonların Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptı.
Birgün Gazetesi’nde 4 yıl köşe yazarlığı yapan Necdet Saraç Şubat-Ocak 2012’den Ağustos 2015’e kadar da Yurt Gazetesi’nde de köşe yazarlığı yaptı.
Necdet Saraç’ın Alevilerin Siyasal Tarihi, Farklı Çizgi, İdris-i Bitlisi ve 51 Soruda Sosyal Demokrasi adlı dört kitabı var.
Sizi aleviler hakkında yaptığınız araştırmalarla tanıyoruz. Alevilerle ilgili çokça araştırma var. Ancak alevi kadınlar hakkında yapılan araştırmalar çok az. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Alevilerle ilgili araştırmaların çok olduğu da bence tartışmalı ancak Alevi kadınlar hakkında yapılan araştırmaların az olduğu kesin. Alevilerle ilgili araştırmalar sanıldığı gibi çok olmadığı için Alevi kadınlar üzerine yapılan araştırma da “doğal” olarak son derece sınırlı kalmış durumda. Bu gerçek, Alevilere yönelik kadın araştırmacı sayısının azlığı ve genel olarak kadınlar üzerine yapılan araştırmaların da sınırlı olması gerçeği ile birleşince ortaya bu sonuç çıkıyor.
Alevilikte kadın erkek eşittir ilkesi kabul edilir ve bu her fırsatta dillendirilir. Aleviler neden kadın erkek eşitliğine inanır? Bunun kaynakları neler olabilir?
Alevilikte insan, kadınıyla ve erkeğiyle birdir. İnsanın nezdinde ise tüm cümle âlem ve kâinat değerlidir. Alevilik insanı merkeze alan bir inançtır. İnsana yaklaşmak da “hakka” yaklaşmaktır. İnsanın merkezde olduğu Alevilik kadın-erkek ayrımını baştan reddeder…
Alevilikte kadın-erkek eşitliği, köklerini geçmişten alsa da esas itibariyle 13. Yüzyıl sonrası, Hacı Bektaş Veli ile öne çıkmış bir vurgudur. “Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde / Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde / Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok / Noksanlık eksiklik görüşlerinde” diyen bir anlayış en azından teorik olarak kadın-erkek eşitliğini peşinen kabul eder. Alevi toplumunun
ahlak sisteminin özeti olan “eline, beline, diline sahip olmak” anlayışı da bu yaklaşımı çok daha güçlü bir hale getirir.
Kırklar Meclisi
Alevilikte kadın-erkek eşitliği ile ilgili vurguları ve uygulamaları “Kırklar Cemi”nden veya “Kırklar Meclisi”nden itibaren birçok alanda görmek mümkündür. Her ne kadar 17, 23’den az olsa da Alevi inancının önemli söylencelerinden bir olan “Kırklar Cemi”ne katılan 40 kişinin 17’si kadındır! Aleviler bunun “Biz üç bacıydık / Kırklar meydanında / Süpürgeciydik” diye cemlerde süpürgecinin okuduğu Gülbank’ta da taşımışlardır.
“Eşikte oturan da bir, döşekte oturan da bir” diyen Alevi öğretisinde ibadet için kapıdan girdikten sonra kadın, erkek, çocuk, büyük, küçük ortadan kalkar. Örneğin, cemlerde kadınlar ocağın solunda toplu olarak bir köşeye otururlar. Bazı yerlerde ise dedenin sol tarafında rehber, erenler ile zakirler, sağ tarafında da taçlı bacı ve sıra ile kadınlar oturur. Bazı yerlerde ise bir kadın bir erkek olarak otururlar, birlikte semah dönerler. Çünkü Alevi ibadetinde temel yaklaşım “Niyazlaşma Nefs değil Hak İşidir” üzerinden kurgulanır, nefsin ve kıskançlık duygularının köreltilmesi düşünülür. Cemlerde “kadın erkek yoktur” can vardır, insan vardır!
Alevilikte kadın-erkek eşitliği cem törenlerine birlikte katılmanın dışında da yansır. Bugün örneği çok az kalmış olsa da, Cemlerde bazen dede soylu kadınlar, Analar posta oturup cemi yürütürler. Rehber hizmetinin aslında kadınlara ait bir hizmet olduğu ve rehberin yol anası olduğu belirtilir. Bazı yerlerde, örneğin Çamşığı’da, Bulgaristan’da cemlerde zakirlik görevini kadınlar da üstlenir.
Aleviliğin eşitlikçi yapısından dolayı, Anaların dua vermeleri, Gülbank okumaları olağandır. Geçmişte bazı yerlerde kadınların halife olarak tekkeleri yönettikleri de bilinmektedir. Bunun en önemli örneği de Hacı Bektaş Veli’nin ölümünden sonra onun postuna oturan Kadıncık Anadır.
Kadın insandır
Alevi öğretisi kadına meta gözüyle bakmaz, insan gözüyle bakar. Bu nedenle örneğin Alevi kadın için “namus ve ırzını korumanın yolu” kapanmaktan değil, edep ve erkândan geçer. Kadın erkeğin cinsel objesi ve metası olarak görülmediğinden onu örtülerin altına saklamanın da Alevi öğretisinde yeri yoktur. Alevilik, erkek kendi iradesine, nefsine sahip olamıyor diye kadını kapatmak anlayışını reddeder. Son zamanlarda tersi örnekleri sıkça görsek de Alevi kadınlar normal olarak ibadette başörtüsü kullanmazlar.
Tek eşlilik
Alevilikte çok eşlilik ve kumalık âdetinin olmaması, tek eşliliğin benimsenmesi, boşanmanın zorunlu olmadıkça yasak olması kadının önemini ve eşitliğini öne çıkarır. Alevilikte “boş ol” kavramı yoktur. Hatta Alevilikte boşanmalarda eşitlik erkeğin aleyhinedir. Alevi erkeği, eşi ölmedikçe, kabul gören ve geçerli bir nedeni olmadıkça veya meydandan düşkün olmadıkça, başka bir kadınla evlenemez.
Alevilikte tek eşlilik esastır. Çok eşlilikte adaletin olması mümkün değildir, bu mümkün olmadığında kul hakkı yenilecektir. Bunun tek istisnası, bazı yörelerde, kadınların ağır koşullardaki hastalığı ya da çocuk doğuramamasıdır. Bu durumda da ikinci eş, birinci eşin iznine bağlıdır. Tersi bir durum, erkeğin “düşkün” olmasını getirir. Toplumdan dışlanır, cemlere alınmaz. Çünki, işin özü, Alevilikte eş demek, eşitlik demektir. Eşit olan şeyde fark olmaz, eğer fark olursa eşit olmaz.
Miras hakkı
Alevi toplumunda kadın-erkek eşitliğinde bir diğer kriter miras hakkıdır. Alevilerde mirasta kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Üstelik miras taksiminde miras paylara bölünüp denkleştirildiğinde kız kardeş veya abla’nın o paylardan istediğini seçip alma hakkı vardır. Kızlar beğenip almadıkça erkekler pay alamaz. Erkekler pay alırken de payları seçme hakkı öncelikle küçük kardeşlerden büyüklere doğru giderek paylaştırılır.
Kadın erkek eşitliğine inanan (hiç olmazsa teorik olarak) başka inançlar-dinler biliyor musunuz?
Bütün iktidar dinlerinde kadın ikincildir, eşitlik yoktur. Bu durum yalnızca semavi dinlerle sınırlı değildir. Hindiuzimden, Budizme bu böyledir. Alevilikte olduğu gibi kadına önem veren dinler, inançlar yalnızca iktidar olamamış “azınlık inançlarıdır”. Sihler ve Bahailer de -ki onların sayıları da azdır ve iktidar dini değillerdir- insanlar arasında ırk veya cinsiyet ayrımı yapmadan kadın ve erkeği eşit görürler…
Alevilerde artık teorik ve pratik olarak kadın erkek eşit midir?
Yukarıda da özetlediğim gibi, hem teorik, hem de pratik olarak Alevilikte kadın-erkek eşitliği olsa da, bugün kent koşullarında ve pratikte Alevi kadın erkekle asla eşit değildir! Kuşkusuz kadının yeri Sünnilerdeki gibi değildir ama kadın Alevilikte de yine ikinci planda kalmıştır. Dedelik gibi “Analık” yapan kadın ise parmakla gösterilecek kadar azalmış, “kadın-erkek eşitliği” günlük hayatta da, cemlerde de yok olmaya başlamıştır. Kadın, kapitalizm koşullarının ve erkek egemen anlayışının da bir sonucu olarak “asli görevinin” yani evinin, çocuğunun ve mutfağının başındadır! Alevilikte klasik eşitlikçi yaklaşım çok uzun süredir kaybolmuştur. Kadın eşitlik anlamıyla lafı edilen, ama pratikte ikincil plandadır. Hatta ezilmektedir. Örneğin, benim doğduğum köyde de onlarca benzer köyde de daha düne kadar kadınlar “Gelinlik” yapardı, yani kayınbabasının yanında konuşmaz, örneğin yemek yenirken kapıda beklerdi. Benim annem yıllarca “Gelinlik” yaptı. Gelinl
ik yapan kadından “eşit” diye bahsetmek mümkün mü?
Araştırmacı olarak size Alevilik inancında kadınlara önem veren kişi ve metinleri, inanç ritüellerini sorsam aklınıza neler gelir?
Aslında kendimi zorlamazsam, Hacı Bektaş dışında aklıma kimse gelmiyor. Diğerleri de yukarıda özetlediğim dörtlükler. Tabi en başında Hacı Bektaş’ın “Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde” dörtlüğü…
Alevi kurumlarına bakınca kadınların durumu hakkında neler söylersiniz?
Dernek ve federasyon yönetimlerinde sembolik düzeyde kadın onlar bile sayıca çok az. Alevi kadın asıl olarak yine mutfakta ve çocuk bakımında. Günlük hayatta böyle, cemlerde böyle, Alevi kurumlarında da, lokallerde de böyle… Karar mekanizmalarında kadın yok denecek kadar az. Kadınlar politik birikimi ve duruşuyla değil, “klasik kadın çalışmasını” yani biçki-dikiş gibi, yemek ve hazırlığı gibi” işerde esas alınıyorlar. Böyle olunca kadınlar yönetimlere yalnızca “kadın oldukları” için giriyorlar gibi…
Modern kadın hareketi içinde Alevi kadın hareketinin olmaması bu anlamıyla tesadüf değil. Oysa hem inançsal, hem de felsefik olarak Alevi kadın hareketinin, Alevi kadınlarının çok daha önde olmaları, hatta Alevi kurumlarını yönlendirmeleri gerekir. Felsefe, inanç, öğreti buna çok uygun ama pratik yansımaları bundan çok uzak. Alevi erkekleri de, kadınları da eşitliğin teorik söylemlerini unutmadan pratiğe yönelmeleri gerekir.
Alevi kurumlarını kadınlarla ilgili çalışmalar, araştırmalar, yayınlar, toplantı veya kamplar söz konusu olduğunda bütçe yok diyerek desteklemediklerine şahit oluyoruz. Oysa daha geçen seçimlerde kurumların gösterdiği erkek adaylar için kaynak bulunmuştu. Acaba kurumlarda kadınların çalışmaları erkeklerin direngenliğine mi takılıyor?
Kuşkusuz bir “erkek direngenliğinden” bahsetmek mümkün ama esas itibariyle, kadınların politikleşmeleri ve inisiyatifi ele almaları gerekir. Alevi kurumlarında artık “eş başkanlık” sistemine geçilmeli, bütün yönetim organlarında “kadın kotası” uygulanmalıdır. Bu uygulama mali bütçeler için de yapılmalıdır.
Ne yurt dışında, ne de yurt içinde sadece alevi kadınlarının sorunlarını, çözümlerini, taleplerini konu alan herhangi bir süreli yayın yok. Neden? Sizce böyle bir ihtiyaç var mı?
Eğer yayıncılık bizde yaygın olsa, böyle bir süreli yayın da mutlak olmalı. Ancak Alevilerin yurtdışında yayınlanan “Alevilerin Sesi” Dergisi dışında bir başka süreli yayını, dergisi bile yokken, yalnızca kadınlara yönelik bir yayın çok zor gözüküyor, ama neden olmasın?
Sizce alevi kadınlarının sorunları neler, bu sorunlar nasıl çözülür?
Günümüzde Alevi kadın hem Alevi olmaktan, hem de kadın olmaktan kaynaklanan ikili bir sorun yaşıyor. Buna etnik kimliği de eklerse sorun üçlü olur. Kapitalizmin genel sorunlarıyla bu dört olur…
Alevi kadın öncelikle inancındaki, öğretisindeki eşitliğe uygun olarak Alevi toplu içinde eşit hale gelmeli, bütün karar mekanizmalarında eşit bir şekilde yer almalıdır. Kadınlar eşitlik istiyorlarsa, “kadın çalışmasını” el işleri becerisi, mutfak becerisi, kermes, “kadın günü” kurgusunu da reddetmeden ama bunları aşarak yeniden planlamalıdırlar…
Kadınların önünün açılması için erkeklerin neler yapması gerekir?
Erkeklerin bu konuda yapacakları en önemli iş; kadınlara akıl vermekten, kadın çalışmalarına katılmaktan, müdahil olmaktan ve kadın-erkek eşitliği üzerine konuşmaktan, ahkam kesmekten vazgeçmeleridir!
MÜSLÜM DOĞAN KALKINMA BAKANI
ÇAMAŞIR YIKAMAK NEDEN YALNIZDA KADININ İŞİ OLSUN?
Uzun yıllar alevi kurumlarında yönetici hatta başkan olarak görev yaptınız. Alevi kurumlarına kadınlar neden yeterince ilgi göstermiyor?
Aslında bunun birden çok nedeni var. Erkek egemen anlayış doğal olarak Alevi aile yaşamına da yansımış. Alevi toplumunda kadının özgürleşmesi kırdan şehre göç ile başlamıştır. Kapitalizmin ortaya koyduğu yaşam olanakları nedeniyle kırdan şehre doğru hızlıca Alevi nüfus hareketi söz konusudur. Bu nüfus hareketi Alevileri kent koşulları ile baş başa bıraktı. Öğreti ve inanç anlamında köy Aleviliğinin özgün yapısını kaybeden Aleviler bir tür ruhi şekillenme diyebileceğimiz bir süreç geçirdiler.
Kapitalist modernitenin olanakları ile buluşamayan, cezbeden olanaklara uzaktan bakabilen Aleviler egemen inancın kurumlarının baskısı ile de bir çıkmaz süreçle karşı karşıya kaldı.
Fabrikalarda, atölyelerde, üretim sürecinin her kesitinde bir özne farkındalığıyla özgürleşme süreci Alevi kadınların önünde duran kaçınılmaz durumdu. Bu özgürleşme süreci başta devlet ve sınıf bilincinden uzaktır. Ancak 90’lı yıllarda hızlı bir değişim söz konusu oldu. Alevi kadınların sınıfsal konumları ve toplumsal gelişimlerinin örgütlenmeye yansıması esas olarak Kürt özgürlük mücadelesinin gelişimi ile de nitelik olarak farklıdır. Sınıfsal konumları gereği daha çok sınıf nitelikli ve meslek örgütlenmelerinde Alevi kadınların önemli bir etkisi vardır. Alevi hareketi içerisinde ise bu derece etkin olmamasının tek nedeni örgütlülüğün niteliğiyle ilgilidir diye düşünüyorum. Kürt Alevi kadınların Alevi örgütlülüğünde nicel ve nitel olarak daha önde görüyoruz.
Alevi kurumlarının başkanları neden büyük oranda erkeklerin arasından seçiliyor? Bu durumdan erkekler rahatsız olmuyor mu?
Ben bu durumdan en çok rahatsız olan insanlar arasındayım. Kadının üretimdeki rolünü kavrayamayan yetmez kişiliklerin kadınlara bakışının da etkisinin olduğunu düşünüyorum. Ancak kadının da bu konuda çok istekli olduğunu görmedim. Bunun nedenini yine erkek egemen ve yetmez kişiliklerin örgütlülüklere yansıyan etkisine bağlamak sanıyorum yanlış olmayacaktır.
Kadın kendisine bir meta olarak bakılmasını kabul etmez ve bunu çabuk algılar. Kadın özgürleşmede vazgeçilmez bir insan kaynağıdır. Yaşam kadın ile başlar. Özgürleşme de.
Şimdi milletvekilisiniz. Alevi kurumları partilerin vekil adayı gösterin çağırılarına seçilecek yerden erkeklerden oluşan adaylar gösterdiler. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim partimiz için bu durum gerçekçi değil. Diğer burjuva liberal partiler için eleştirileriniz doğrudur. Partimizin kadına verdiği değer ve önem doğal olan bir durumdur. Yani eşitlik ilkesine dayanmaktadır. Pratikte ortaya çıkan aksaklıkları öne çıkartmamalıyız. Partimizin Alevi derneklerine yaptığı çağrı eşit düzeyde ele alınmalıdır.
Alevi örgütlülükleri ülkemizde bir kadın ve bir erkek olmak üzere adaylarını belirlediler. Bu da erkek egemen bir toplumda bir kazanımdır. Bu kazanımın sürdürülebilirliği kadına ve örgütlülüğüne bağlıdır.
Alevi kurumlarında kadınlar kendilerini yönetimlere, milletvekilliklerine aday gösteriyorlar mı?
Evet, isim olarak vermek istemiyorum. Ama bu konuda çok örnek söz konusu. Burada Alevi olarak ben adayım deme gücünü Alevi kadında çok az buluyoruz. Partimizde (HDP’yi kast ediyor) bu olanak kadına doğal bir hak olarak sağlanmıştır. Kadına siyaset alanı eşitlik düzeyinde ele alınmış ve pratiğe yansıtılmıştır.
Sizce bugün toplumda önemli yerlere gelmiş olan alevi erkekler oralara kadınların haklarını gasp ederek ulaşmış olabilirler mi?
Düşünülebilir tabii. Ancak yine kadının bir özne olarak süreçte yer alamaması, kadının ortaya koyamadığı inisiyatif ile ilgilidir. Kapitalist bir toplumda egemenlik araçlarından yararlanmayı erkek ya da kadın diye ayıramayız. Toplumsal doku içerisindeki yerini bireyler ortaya koyabilirler. Bu anlamda kadınların yeterince egemenlik çabasını ortaya koyamadığını düşünüyorum. Burjuva toplumlarında ise bu durum çok daha farklıdır. Kadın çoğu kez daha egemendir. TÜSİAD Başkanı kadın oluyorsa Alevi kadın da bundan ders çıkartmalıdır. Sınıfsal farklılık bu durumu değiştirmez. Esas olan üretimdeki rolünü yönetmeye dönüştürme kaygısı ve çabasıdır.
Kadın erkek eşitliğine inanan Alevilerin cinsiyetçi tutumlarını nasıl değerlendirmemiz gerekiyor?
Cinsiyetçi yaklaşım kabul edilemez bir durumdur. Bu konu mücadele alanı olarak partimizin programında yer almaktadır. Alevilerin bu anlamda ciddi bir gelişme kaydettikleri söylenebilir. Ama hala sorun var. Toplumsal dokumuz, gelişmişlik düzeyimiz bazen abartılmakta, bu da geri noktalarımızın ortaya çıkartılmasını engellemektedir. Bu konuda daha doğal olmalıyız.
Aleviler kadın erkek eşitliği meselesinde inançlarıyla çelişmemek için bugün neler yapmalılar?
Bence en önemli sorun özgün öğretimizin korunması ve ileri kuşaklara aktarılmasıdır. Özgün öğretimizde kadın erkek eşitliği ve can boyutunda görülmesi çok önemli bir durumdur. Bu öğretiyi, iç ve dış asimilasyondan korur, bilinemezciliğe götürülmesini engellersek, ocakları tekrar eski konumuna ulaştırırsak sorun olmaz. Sayfalarca yazılan kitapları inceliyorum. Bilimsellikten uzak özgün öğretiyi asimile etmekten başka hiçbir şeye yaramayan yayınlara karşı da duyarlı olmalıyız. Ticari yayınları mahkûm etmeliyiz.
Alevi toplumunda muhafazakârlık yükselmiş durumda. Erkeklerin kadınları kontrol etmek, özgürlüklerini kısıtlamaya çalışmak gibi davranışları epeyce artmış durumda. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Bunun en önemli nedeni yine erkeklerdir. Alevi inancı ve öğretisini yaşamında öne koyan erkeklerin tutarsız kişiliğine bağlamak doğru olur sanıyorum. Kadın yaşamını sınırlandırmak aslında kendi yaşamını sınırlandırmaktır. Erkek kadını kuşatırsa kendisini kuşatmıştır. Muhafazakârlık Alevi yaşamına uzak bir yaşam biçimidir. Her olumsuz etkeni düzene, sisteme bağlamak alışkanlığından uzaklaşmalıyız.
Siz Alevilerin milletvekilisiniz. Yani hem kadın hem erkek Alevilerin sorunlarına yönelik çalışacaksınız mecliste, çalışıyorsunuz da. Bundan dolayı sormak istiyorum, Alevi kadınların sorunları üzerine düşündünüz mü? Alevi kadınlar neler yaşıyor?
En çok Alevi kadınları düşünüyorum. Neden istenilen düzeyde özgürleşme gerçekleşmiyor diye düşünürken, kadınların bu konuda, yani özgürleşme alanındaki isteklerinde mahcup davrandıklarını da ifade etmek istiyorum. Kürt Alevi kadınlarında muazzam bir özgürleşme isteği ve mücadelesi var.
Kadınlara ev işlerinde kocalarını zorlamalarını, bu işin yalnızca kendilerine ihale edilmemesi konusunda tepkilerini dile getirmelerini, ev işlerinde erkeği zorlamalarını öneriyorum. Çamaşır yıkamak neden yalnızca kadının işi olsun?
Alevi kadınların önünün açılması için Alevi erkeklerin üzerine düşen görevler nelerdir?
En önemli görev kadın erkek eşitliğini beyinlerinde yaşamaları. Farklılığın doğal nedeni doğru kavranmalıdır. Cinsiyetçi yaklaşım insani değildir. Kadın özgürleşmezse erkek de özgürleşmez, bunu böyle bilmeliyiz.