Özel Avcılar Baypark Hastanesi’nin genel cerrahlarından Mehmet Sadık Bingül, Dr. Rukiye Ekenler’i hastane koridorunda darp etti. Ayrıca hasta yakınına, “Bu yoğun bakımcı hastanıza iyi bakmıyor, o yüzden hastanız ölecek” diyerek çalışanı hedef haline de getirdi.
Darp edilen Dr. Rukiye Ekenler, Operatör Doktor Mehmet Sadık Bingül’ün ameliyat komplikasyonu yaptığını iddia etti. Hatayı Ekenler’in üstüne yıkmaya çalışan Bingöl, şiddete başvurarak kadın çalışanı darp etti.
“Polis ‘Sevgili misiniz?’ diye sordu
Darp Dr. Rukiye Ekenler, devlet hastanesine giderek darp raporu alıp polise şikayette bulundu. Ekenler, polisin kendisine defalarca ‘Özel bir ilişkiniz var mı? Sevgili misiniz?’ diye sorduğunu belirtti. Polis çalışanın talep etmesine rağmen savcılığa bir bildirimde bulunmayarak, darp edilen kadın çalışanı evine geri gönderdi.
Darp edilen Ekenler için Doktor arkadaşı Berna Hocaoğlu, bir yazı kaleme alarak şu ifadeleri kullandı:
Şiddete eğilim her gün biraz daha dal budak salarak büyüyor ve şiddetin en keskin tarafında da sürekli erkek duruyor. Böylece bir boyun eğme tarihi başlıyor. Bir mesai arkadaşım, anestezi ve reanimasyon uzmanı Dr. Rukiye Ekenler, alenen hastane ortasında, genel cerrahi uzmanı Dr. Mehmet Sait Bingül tarafından ağır bir şekilde darp edildi.
Meslektaşım Rukiye Ekenler, İstanbul’da sağlık sektöründe çalışan herkesin bildiği, tanıdığı bir sağlık emekçisidir ve hastanelerin en zor yeri olan yoğun bakımda çalışır. Çalışmasına, becerisine bugüne kadar tek bir hastane sahibi şikâyetçi olmamıştır. Hasta ve hasta yakınları aynı şekilde her zaman ondan memnun kalmışlardır.
Rukiye benim mesai arkadaşımdır. İşini iyi yaptığından bütün hastaneler onunla çalışmak ister. Ben, onunla çalışmaktan her zaman gurur duymuşumdur, çünkü hastanede birbirine güven çok önemlidir. Çok rahat bir şekilde hastalarımı ona teslim ederim. Bilirim ki yoğun bakımda Rukiye vardır ve o, hiçbir hastayı, hata yapmadan iyileştirme çabasına girmiştir. Bütün yoğun bakım doktorları böyledir ama Rukiye, biraz daha fazla hastalarını sahiplenir. Doktorluk, bizim için bir geçim kaynağı değildir. Bir ahlak meselesidir; bizim için insan sağlığı her şeyin üstündedir; bir hastamızı kaybettiğimiz zaman, bir yakınımızı kaybetmiş gibi oluruz. Bizim için insan hayatı kutsaldır.
Bu Korona günlerinde neler yaşadığımızı bir gün tarih anlatacaktır. Korona sürecinde sadece hastaları iyileştirmeyle yetinmedik, pek çok meslektaşımızı bu salgında şehit oldular. Hepimiz bu süreçte çok çalıştık. Evimize bile korkarak gittik, çocuklarımıza, yakın akrabalarımıza hastalık bulaştırırız korkusuyla uzak durduk. Herkese evde oturun derken, biz hastalıkla iç içe yaşadık. Hatta, doktor olduğumuz için, kimileri bizden uzak bile düştü… İşte bu günlerde mesai arkadaşım Rukiye’nin işi iki misli arttı. Bir yanda yoğun bakım hastaları, diğer yandan Korona hastalarıyla ilgilendi. Sabah erken işe gitti, akşam geç saatlere kadar çalıştı. İki çocuğu bu arada ondan yemek bekledi… Kimse müdahale etmedi
Dün, yani sokağa çıkmanın başladığı cumartesi günü Rukiye, aynı hastanede -Florya Hastanesi- çalıştığı Mehmet Sait Bingül adlı bir doktor tarafından tekme tokat dövüldü. Rukiye dayak yerken, yerlerde yatarken herkes hastane koridorunu terk etti. Bütün bunlar olurken, hastanenin patronu İlhan Oburoğlu, yukarıdan aşağı inmediği gibi hastanenin güvenlik görevlileri de müdahale etmedi. Kimse yardım da edemedi.
Ben, Rukiye’nin pansumanını yaptım ve onu alıp karakola gittik. Polis, ifademizi aldı ve bu arada polis, bizi mağdur eden sorular sordular. Gençten bir polis, "Gerekeni yapacağız" dedi ve biz çıktık. Daha sonra Rukiye’yi döven Mehmet Sait Bingül karakola davet edildi. Bir kral gibi karşılandı. İfadesi alındı, daha sonra hastaneye bırakıldı. Hukuki süreç böyle işledi. Doktor olmamıza rağmen, el ve boyun filmleri çekemedik. Hayatımın en zor günü oldu, yaralı arkadaşımı tedavi edemedim, evine gitsin, çocukları o halde onu öyle görmesin diye morlukları makyajla kapattım.
Rukiye bugün hepimizin canını yakan Korona vakalarına bakıyordu. Rukiye istifa edemiyor, çünkü bugünlerde doktorların istifa etmesi yasak; onu döven Mehmet Sadık Bingül ve İlhan Bey bundan güç aldı. Keyfi bir şekilde Rukiye, hastalarının mesai arkadaşlarının gözü önünde dövüldü.
Sesimizi duyurmak istedik ama kimse bizi duymadı. Hastanenin sahibi İlhan Bey, Rukiye dayak yerken, Mehmet Sait Bingül’e bir şey söylemedi. Polis, gerekçe sunmadan Rukiye’yi döven doktoru salıverdi. Yarın hastaneye gitmemiz isteniyor. Can güvenliğimiz olmadan nasıl çalışacağız? Mehmet Sait Bingül elini kolunu sallayarak hastanede geziyor. Rukiye dayak yerken, yerdeyken bir de tehdit ediyor Bingül, "Ayağını denk al" diyor, "Ben Diyarbakırlıyım" diyor. Polis diyelim bunları duymadı, hastanenin sahibi de mi duymadı…
Bize en çok üzen de tanıklar oldu. Tanıklar birden yok oldular, herkes özelden "geçmiş olsun" mesajları iletiyor.
Yarın nasıl işe gideceğiz, orada bizi bekleyen, takip ettiğimiz onlarca hasta, diğer yandan bizi tehdit eden bir doktor ve dahası, hiçbir şeyi takmayan hastane sahibi…
Mehmet Sadık Bingül