Korkut AKIN Kaçış filmi üzerine yazdı: “Mülteci olmak kolay değil; Suriyeliler üzerinden inanılmaz bir ayrımcılık, hatta ırkçılık yapılıyor Türkiye’de de… Her zaman her yerde suçlanıyor ve itiliyorlar. Üstüne üstlük Amin “öteki” bir de… Türkiye’de, toplumun gözünde, eşcinsel olmak suç(!), hele bir de mülteci ise… Bu, bizim ne denli ırkçı bir bakışımız olduğunun da göstergesi aynı zamanda.”
Bugün en belirleyici haber ne? Dün ne idi? Yarın değişecek mi? Kişisel olarak farklı konularınız vardır muhakkak, onların da üzerine çıkandan bahsediyorum… Savaş, öyle kötü, öyle insanlık dışı ve öyle can alıcı ki, ilk saldırıyla başta çocuklar olmak üzere onlarca kişi ölüyor. Adı yasak olmasına karşın siviller hedef alınıyor. O zaman da insanların yapabilecekleri tek şey var ellerinde: Kaçmak.
Flee (Kaçış), 1980’lerde savaşan bir ülkeden (aslına bakarsanız hâlâ sürüyor, o ayrı) canlarını kurtarmak için mülteci olmayı bile göze alan bir ailedeki çocuğun hikâyesi. Afganistan gibi ekonomik, sosyal, kültürel sorunlar yaşayan bir ülkede, eşcinsel duyguları olan birinin yaşaması mümkün değil. Amin’in umurunda olmasa da toplum alabildiğine tutucu ve ailelerin beklentileri sadece evlenme üzerine kurulu.
Bugün de aynı…
Baba, bir sabaha karşı polis tarafından gözaltına alınıyor ve kaybediliyor. Aile yalnız kalıyor. Önce Sovyetler, ardından Taliban, sonra ABD… derken savaş hiç bitmeyen bir yaşam biçimi Afganistan’da. Çıkış yolu tek: Kaçmak. Önce ağabey, ardından yaşlı anneyle diğer çocuklar birlikte, aile kararıyla kaçacak. Öyle kolay olmadığını yaşadıkça görüyorlar.
Sanatın hatırlatıcı özelliği belirleyici; dün Suriye’den kaçanları, Afganistan’dan yürüyerek Anadolu’ya kadar gelen mültecileri, bugün Ukrayna’dan kaçanları unutmamak için… Jonas Poher Rasmussen, Amin Nawabi ile kaleme aldığı bu gerçek öyküdeki kişileri korumak amaçlı çizgi, animasyon ve belgesel görüntülerle aktarmayı seçmiş. Ancak, yaşanan dram asla azalmıyor. İzleyici, doğal olarak, tam da bu günlerde yaşanan Ukrayna savaşıyla bağlantı kuruyor. İnsanlar Ukrayna’dan da kaçıyor, kaçmak zorunda… Yapacak ve görecek çok şey var yaşam boyunca.
Bir psikiyatrist koltuğuna uzanan Amin ile başlıyor film. O anlatıyor, anlattıkça geri dönüyor ve yaşadıklarını izliyoruz. Evet, bir çizgi, anime film ama o duygu, o çaresizlik, o acı hemen geçiyor izleyiciye. Amin’in LGBTİ+ bireyliğini hiç yargılamadan, yadırgatmadan kabul ettiriyor film. Zaten ağabey de farkına vardığı için onu destekliyor.
Amin yaşadıklarını anlatırken çok çarpıcı ayrıntıları hatırlıyor. Polisin rüşvet alması, onlara verecek parası olmayan genç kızlara tecavüz etmesi, kaçış koşullarının insanilikten uzaklığı… Halden anlamaz yalanlarla dolu insan kaçakçılarının duyarsızlığı ve insanları sadece para olarak görmesi…
Rasmussen, besbelli zor ikna etmiş Amin’i… Amin, seminerler veren saygın biri, ister istemez kendisini korumayı tercih ediyor, buna da bağlı olarak ancak çizgi filme razı oluyor.
Mülteci olmak kolay değil; Suriyeliler üzerinden inanılmaz bir ayrımcılık, hatta ırkçılık yapılıyor Türkiye’de de… Her zaman her yerde suçlanıyor ve itiliyorlar. Üstüne üstlük Amin “öteki” bir de… Türkiye’de, toplumun gözünde, eşcinsel olmak suç(!), hele bir de mülteci ise… Bu, bizim ne denli ırkçı bir bakışımız olduğunun da göstergesi aynı zamanda.
Savaşlar olmasın, insanlar öldürülmesin, ülkelerinden kaçıp da sorun yaşamasın. Bizler de bu filmleri “bir zamanlar…” diye izleyelim.
Kaçış, (Flee), Yönetmen: Jonas Poher Rasmussen, Senaryo: Jonas Poher Rasmussen, Amin Nawabi, Çizgi film/Belgesel…
4 Mart 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…