İzmir’de Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından “Denizler kazanacak, faşizm kaybedecek” sloganıyla “Demokrasi için bir nefes” mitingi düzenlendi. Binlerce insanın katıldığı mitingde HDP İzmir İl binasına yapılan saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ın resimleri, ve faşizme karşı sloganlar ön plana çıktı.
İzmir’de Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen mitinge aralarında Deniz Poyraz’ın Annesi Fehime Poyraz, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan, Mithat Sancar, milletvekilleri, yöneticileri ve üyeleri, HDP bileşeni SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, Devrimci Parti, ESP, Yeşil Sol Parti ve SODAP temsilcileri; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP’li ilçe belediye başkanları, EYT’liler, CHP İl Örgütü ve milletvekilleri, Halkevleri, Emek Partisi, TÖP, TİP, DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İzmir Barosu, ÇHD, ÖHD, Alevi Bektaşi Federasyonu ve tüm bileşenleri, İzmir Kent Konseyi’nin de olduğu çok sayıda kurum katıldı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, EMEP Genel Başkan Selma Gürkan, TÖP Sözcüsü Juliana Gözen, mitingde birer konuşma yaptı. Gürkan, “Bu düzen çürümüştür, bu düzenin işçilere, emekçilere gençlere vaat edeceği hiçbir şey yoktur. Bu düzen değişmelidir. Bunu değiştirecek yegane güç işçide emekçide, kadında gençtedir” dedi.
Gözen, “Deniz’e söz vermiştik, denizin özlemini duyduğu özlemi yaratacağız demiştik. Bizler burada binlerce Deniz olduk. Onlar bizi korkutmaya çalışıyorlar ya onlar korksunlar, işte buradayız, HDP’nin etrafında kenetlendik, HDP bugüne kadar susmadı, bundan sonra da susmayacak” dedi.
Bütün renkler bir aradayız
Sendika.Org’un aktardığına göre, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşan DİSK Ege Bölge Temsilcisi ve Tertip Komitesi Üyesi Memiş Sarı şöyle konuştu:
Burada bütün renkler var, iyi ki bir aradayız. Şair diyor ki, “sabahları uyanıp bir insanı öldürmeye gitmeden, yurdumuzu sevmenin bir yolunu bulmalıyız. Sabahları, birilerini öldürmek için uyananların yurdumuzu sevmesine artık müsaade etmemeliyiz.
“Nefes alamıyoruz!”
Uzun süredir bir yok oluş hikâyesi yaşıyoruz. Varlığımız parça parça gidiyor elden. Faşist, kutuplaştırıcı politikalarla bizi biz yapan ne varsa; inançlarımız, kimliğimiz, emeğimiz, değerlerimiz yok sayılıyor, paramparça ediliyor, Yaratılan korku iklimiyle toplum kendi içine hapsedilmek isteniyor. Kendimizi ifade edemiyoruz. Tek adam rejiminin korku, baskı politikaları tüm toplumsal kesimleri bunaltıyor, nefes alamıyoruz!
“İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmeyeceğiz”
Kadınlar katlediliyor! Kadınların özgürce sokakta dolaşma hakkı yok, tam aksine İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerinin önü açılıyor. İktidarın bu faşist saldırılarına karşı kadınlar toplumsal muhalefetin en önünde yer alıyorlar ve İstanbul Sözleşmesinden asla vazgeçmeyecekler, vazgeçmiyoruz.
“Tüm renklerin ve halkların kardeşliğini savunmaya devam edeceğiz”
Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine saldırılar bitmiyor. Onur yürüyüşüne ırk, cins ve renk ayrımcılığına dayalı saldırıları şiddetle kınıyoruz. Biz tüm cinsel yönelimlerin var olma mücadelesini, tüm renklerin ve halkların kardeşliğini savunmaya devam edeceğiz. Demokratik kazanımlarımız, temel hak ve özgürlüklerimiz, üniversitelerimiz yok edilmek isteniyor; barışın yerini savaş, demokrasinin yerini kayyımlar, özgürlüklerin yerini fezlekeler, toplumsal cinsiyet eşitliği yerine kadına dönük şiddet-cinayetlere ve çocuk istismarına karşı cezasızlık, yaşam hakkının yerini siyasal cinayetler, nefret suçları alıyor.
“Bütün siyasi tutsaklara selam olsun”
Her insanın en doğal hakkı olan düşünmek, düşündüğünü özgürce ifade etmek milletvekillerine bile yasak, bir tweet yüzünden dokunulmazlığı AYM kararı beklenmeden kaldırılan ve paldır küldür cezaevine atılan Ömer Faruk Gergerlioğlu uzun mücadeleler sonucunda Yargıtay kararı ile daha dün ancak özgürlüğüne kavuşabiliyor. Buradan tüm siyasi tutsaklara selam gönderiyoruz.
Deniz’in katledilmesi, HDP’ye kapatma davası açılması barışa, hukuka saldırıdır
HDP İzmir İl Binasında güpegündüz tüm emniyet güçlerinin gözü önünde Deniz Poyraz katlediliyor, aynı gün Anayasa Mahkemesi’nde yeniden kapatma davası açılıyor. Bu demokrasiye, hukuka, barışa açıkça saldırıdır. Bu faşist saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Toplumsal mutabakat, dayanışma, Anayasa, hukuk lime lime ediliyor.
“Ülke ekonomisi karanlık güçlere, mafya, siyaset ve rant üçgenine teslim edildi”
Mızrak çuvala sığmıyor! Ülke ekonomisi karanlık güçlere, mafya, siyaset ve rant üçgenine teslim edilmiş durumda. Her gün ortaya çıkan ifşaların üstü örtülemiyor. Bütçe, Merkez Bankası, kayıtlı kayıtsız tüm ekonomi saraya teslim edilmiş durumda, saraydan habersiz kuş uçmuyor? Bu arada emekçiler yoksul halka pandeminin ve ekonomik krizin bedeli ödetiliyor. Bütçenin % 75’ni biz emekçiler oluşturuyoruz, ama bu bütçeden ne emekçiler ne de halk faydalanıyor. Sürekli olarak artırılan dolaylı dolaysız vergiler, elektriğe, doğalgaza temel tüketim maddelerine yapılan zamlarla alım gücümüz yok ediliyor.
“İşçiler Kod-29 ile ahlaksızca işken atılıyor, sağlık emekçileri hayatını kaybediyor”
Pandemiyi fırsata çeviren iktidar, sermaye için dikensiz bir gül bahçesi oluşturdu. İşten atmalar yasak dedi, kod-29 ile binlerce işçi ahlaksızca işten atıldı. Pandemi bahanesiyle yoğun emek sömürüsü, esnek ve kuralsız çalışma biçimleri artırıldı; işsizler, işten atılanlar, emekliler, yoksullar sefalete mahkum edildi. Herkes evine kapanırken işçiler fabrikalarda karantinaya alındı, hasta hasta çalıştırıldı, iş cinayetleri rekor seviyeye çıktı. Sağlık emekçileri alınmayan önlemler nedeniyle pandemi ile mücadelede yaşamlarını yitirdiler. Sağlık emekçilerini pandemide gösterdikleri mücadele nedeniyle alkışlıyoruz.
“Bizleri yan yana tutan ne varsa; demokrasi, adalet, barış açıkça tehdit altında”
Üniversite öğrencilerinin özerk demokratik üniversite ve özgürce bilim talebi, rektör polis iş birliği ile bastırılmaya çalışılıyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin liyakatsiz rektör atamasına karşı başkaldırısı demokratik üniversite ve seçim talebi elbet bir gün gerçek olacak. Bizleri yan yana tutan ne varsa; demokrasi, adalet, barış açıkça tehdit altında. Kadın, genç, işçi, işsiz, emekçi, köylü, emekli insanlar yok ediliyor! Buna sessiz kalmayacağız.
“Nefes alamıyoruz, varlığımız, var olma nedenlerimiz, geleceğimiz tehdit altında”
Nefes alamıyoruz, varlığımız, var olma nedenlerimiz, geleceğimiz tehdit altında! Bizler, bu ülkenin gerçek sahipleri, üretenleri, gençleri, kadınları, ezilen halkları olarak hep vardık, varız, var olmaya devam edeceğiz, bizi azgın faşist saldırılarla asla yenemeyeceksiniz. Tek adam rejiminin tüm faşist saldırılarına karşı yan yana, omuz omuza duracağız. Ve hep birlikte eşit, özgür ve demokratik bir ülkeyi inşa edeceğiz. Bugün vereceğiniz yarın doya doya alacağınız nefestir demiştik. O sesi verdiniz İzmir, geldiğiniz için İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına teşekkür ediyoruz. İyi ki varsanız iyi ki yoldaşız iyi ki yan yanayız.
Söz alan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, alanda bulunanları selamlayarak sözlerine başladı. “Bugün İzmir Gündoğdu Meydanı’ndan, bu ülkeyi karanlığa sürükleyenlere iyi bir mesaj vereceğimize inanıyoruz” diyen Buldan şöyle konuştu:
Bugün İzmir’de olmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Bugün İzmir Gündoğdu Meydanı’ndan, bu ülkeyi karanlığa sürükleyenlere iyi bir mesaj vereceğimize inanıyoruz. Onun için buradayız, onun için sizlerle bir aradayız. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Sevgili arkadaşlarım, bildiğiniz gibi 17 Haziran tarihinde İzmir İl Örgütümüze yapılan saldırıda, yapılan operasyonda bir genç arkadaşımız sevgili Deniz Poyraz’ı haince katlettiler. Sevgili Deniz’e sıkılan kurşun aynı zamanda İzmir halkına sıkılan kurşundur, Kürt halkına sıkılan kurşundur, kadınlara sıkılan kurşundur. Biz bu kurşunun, bu katliamın özel olarak seçildiğini, HDP’nin özel olarak hedef alındığını ve çok programlı, planlı ve örgütlü bir katliam olduğunu başından beri söyledik, şimdi yine yine tekrar ediyoruz. Bu aynı zamanda barış umuduna sıkılan bir kurşundur, halkların kardeşliğine, birlikte yaşama iradesine sıkılan bir kurşundur. Ama şunu unutmayalım ki İzmir’in seçilmesinin özel bir anlamı ve ayrı bir hedefi vardır. Çünkü İzmir çok renkli bir kenttir, tıpkı HDP fikriyatı gibi; tüm farklı inançları, dilleri ve kimlikleri içinde barındıran bir kent olduğu için özel olarak seçildiğini çok iyi biliyoruz. Buradan bir kez daha bu katliamı lanetliyoruz, kınıyoruz. Sevgili Deniz’imizi buradan anıyoruz, sevgili Deniz’imize söz veriyoruz, senin hayallerini gerçekleştireceğiz ve senin bize bıraktığın bayrağı asla yere düşürmeyeceğiz. İzmir halkı halkı sana bu sözü veriyor.
“Yanıldılar, başaramadılar çünkü bütün Türkiye HDP oldu, HDP’li oldu”
Sevgili halkımız, biz biliyoruz ki bu ülkeyi yönetenler, bu operasyonun araştırılmasını ve bu katliamın açığa çıkmasını istemediler. Göstermelik bir şekilde kınamalar yaptılar ve bu katliamla birlikte Türkiye’ye bir korku salmak istediler. Ancak yanıldılar, başaramadılar, başaramayacaklar. Çünkü tüm Türkiye, İzmir oldu, Deniz oldu ve tüm Türkiye, HDP oldu, HDP’li oldu.
HDP umut olduğu için, barışın adresi olduğu için saldırıyorlar
İşte sevgili arkadaşlar bu korkudan dolayı HDP’ye yönelik saldırılarını ve operasyonlarını durdurmadılar ve ardından da HDP’ye kapatma davası açtılar. Onlar biliyorlar ki HDP bu ülkede cesaretin, umudun ve huzurun güvencesidir. Biliyorlar ki HDP bugün Türkiye’de kadınların ve gençlerin umududur, barışın ve demokrasinin teminatıdır. HDP’yi bu kadar hedef almalarının sebebi budur. Gelsinler HDP’ye açtıkları davanın sonucunu burada, İzmir Gündoğdu Meydanı’nda görsünler. Görsünler ki HDP’nin adliye koridorlarına ve cezaevlerine sığmadığını anlasınlar.
“Tecrit insanlık suçudur”
Bu ülkeyi o kadar kirlettiler ki siyaseti o kadar kirlettiler ki artık bu ülkeyi çetelerin, mafyanın yönettiğini ve bu iktidarın çeteye, mafyaya esir düştüğünü hepimiz görüyoruz. Bu gidişat elbette gidişat değildir. Buradan çıkmanın tek bir yolu vardır; demokrasidir, barıştır, adalettir ve hukuktur. Ama bunların yanında bir sorunu daha var; bu ülkenin en büyük sorunlarından biri olan Kürt sorunudur. Bu ülkede Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorunun çözülemeyeceğini bu iktidar anlamalıdır. Ancak Kürt sorununu İmralı’da Sayın Öcalan’a tecrit uygulayarak çözmeye çalışanlar şunu bilsin ki tecrit bir insanlık suçudur. Kendi çıkardığı yasaları bile uygulamayan iktidara sesleniyoruz; bu insanlık suçundan bir an önce vazgeçin, tecridi kaldırın ve Kürt sorununu çözün. İşte o zaman bu ülkeye demokrasi de adalet de barış da gelir.
“Bu sorunu birlikte çözeceğiz”
Şunu biliyoruz; Kürt sorununu çözmek elbette çok kolay ama bunun yol ve yöntemler var. Şunu da biliyoruz; Kürt sorunu sadece HDP’nin sorunu değildir. Kürt sorunu aynı zamanda Türkiye’nin, bu ülkenin sorunudur. Kürt sorununu çözmenin yolu sadece Diyarbakır’dan geçmez, Kürt sorununu çözmenin yolu İzmir’den de İstanbul’dan Ankara’dan da parlamentodan da geçer. Bu yüzden bütün siyasi partilere buradan sesleniyoruz; bu sorun hepimizin sorunudur, eğer bu sorun çözülürse bu iktidar kaybedecek zaten. Türkiye halkları bu sorunu birlikte çözmek zorundadır. Bu ülkede siyaset yapan iktidar dışındaki bütün partilerin sorunudur.
“Gücünüz asla ve asla kadınlara yetmedi ve yetmeyecek”
Sevgili kadın arkadaşlar, sevgili İzmirli kadınlar, her gün özgürlüğü ve eşitliği için alanlarda olan sevgili kadın yoldaşlarım, eşitlik ve özgürlük için verdiğiniz mücadele, bu ülkede kadına yönelik şiddetin ve baskının bitmesi için her gün alanlarda olan sevgili kadınlar, bugün bir kez daha İzmir’den Ankara’ya bir mesaj verdiniz. İzmirli kadınlar şunu söylüyor; “kadınlar gümbür gümbür geliyoruz, susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”. Evet, sizler İstanbul Sözleşmesini feshedebilirsiniz ama başta İzmirli kadınlar olmak üzere, bu ülkedeki bütün kadınlar, örgütlü gücüyle, ortak zeminlerde mücadeleleriyle İstanbul Sözleşmesi’ni yaşamın her alanında hayata geçirmek için alanlardadır, meydanlardadır. Gücünüz asla ve asla kadınlara yetmedi ve yetmeyecek.
Söz alan Eş Genel Başkan Mithat Sancar da “Bu talancı, soyguncu ve zalim iktidarı durdurmanın yolu bu buluşmaları büyütmektir” diyerek şöyle konuştu:
Deniz’lerin yoldaşları hoş geldiniz hepiniz. Deniz Gezmiş’lerin, Deniz Poyraz’ların yol arkadaşları selam olsun hepinize. Deniz Gezmiş idam sehpasına çıktığında boyun eğmedi ve Kürt ve Türk halklarının ortak mücadelesini haykırdı. Deniz Poyraz’ı hedef alan o kurşunlar esas Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesini bitirmek istedi. Cevabı bu meydanda, İzmir’de veriyoruz. Halkların ortak mücadelesi bitmeyecek, Deniz Gezmiş’ler de Deniz Poyraz’lar da yolumuzu aydınlatmaya devam edecek. Demokrasiyi, barışı ve özgürlüğü başka yerlerde aramıyoruz, bu meydanlarda arıyoruz. Barışın yolunu bu buluşmalarda kuracağız. Kürt sorununun çözümünü de biz hep birlikte bulacağız. Yeter ki mücadele ortaklığımızı büyütelim. Bu talancı, soyguncu ve zalim iktidarı durdurmanın yolu bu buluşmaları büyütmektir. Gün buluşmaları büyütme günüdür, gün korkunun değil, cesaretin günüdür. Gün demokratik cumhuriyeti birlikte kurma günüdür, gün karanlıklarda fısıldaşmanın değil, gün ışığında gür sesle haykırmanın günüdür. İşte, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri bunun güzel bir örneğini hayata geçirdiler, bizleri buluşturdular. Türkiye’nin ezilenlerini, emekçilerini, kadınlarını ve gençlerini bir araya getirmenin ne demek olduğunu bütün Türkiye’ye gösteriyorlar.
“Demokrasiyi Ankara’nın kulislerinde değil, bu meydanlarda, halkın bağrında kuracağız”
Yolumuzdan şaşmayalım. Bizim birliğimiz ve gücümüz bu buluşmalardandır. Türkiye’nin bütün ezilenleri, emekçileri, kadınları, gençleri ve bütün demokrasi güçleri bir araya geldiğimizde bu zulüm düzenini de savaş politikalarını da sömürüyü de bitireceğiz. Özgürlüğe, barışa, demokrasiye ve eşitliğe giden yolu hep birlikte açacağız. Deniz Gezmiş’e de Deniz Poyraz’a da sözümüzdür; demokrasiyi bu meydanlarda birlikte kuracağız. Ankara’nın kulislerinde değil, halkın bağrında kuracağız. Demokrasi ittifakını bu topraklarda, bu meydanlarda, sokaklarda ve mahallelerde kuracağız. Nerede demokrasi mücadelesi varsa biz HDP olarak orada olacağız. Nerede özgürlük arayışı varsa, nerede adalet yürüyüşü varsa biz HDP olarak orada olacağız. Bütün mücadelelerde, emek, demokrasi, özgürlük ve eşitlik yürüyüşlerinde oradayız. “Biz HDP’liyiz, Her Yerdeyiz”, sizlerleyiz, halkın gücü tek teminatımızdır. Deniz’lerin yolları ışığımız olsun. Sevgiyle, umutla, dirençle kalın.
Miting halaylarla, sloganlarla sonlandırıldı.