İstanbul Mecidiyeköy’de Kürt işçilerin kaldığı 11 gecekondunun önceden haber verilmeden bir anda yıkılmasının ardından 28 Kürt işçi sokakta kaldı.
11 gecekondu önceden ihtar yapılmadan sabah saatlerinde yıkıldı. Enkazda birçok işçinin de eşyası kaldı
MA’da yer aşan habere göre; Ağrı’dan çalışmak üzere İstanbul’a gelen işçiler, pazartesi günü sabah saatlerinde önceden hiçbir ihtar yapılmadan ve süre tanınmadan belediye ekiplerinin kapılarına dayandığını, yüzlerce polis ve zabıta eşliğinde iş makineleriyle evlerinin yıkıldığını söyledi.
Görüşme talepleri reddedildi
Önceden herhangi bir ihtar dahi yapılmadan gecekonduları yıkılan işçiler, Valilik ve belediye ile görüşme talebin bulunmalarına rağmen talepleri kabul edilmedi.
Evleri yıkmaya gelen ekiplere “bize süre verin” diyen gençlerin talepleri kabul edilmezken, evlerde bulunan eşyalarını çıkarmak için istedikleri süreye de izin verilmedi.
Kaymakam sözünü tutmadı
Yıkılan bir evde kalan işçi Erol Yavuz, sabah uyudukları bir saatte evlerin yıkılmaya başlandığını belirtirken kendilerinin de yıkımın sebebini sormaları üzerine ekiplerden “Kesin emir var, buralar yıkılacak” yanıtı alıklarını belirten Yavuz, tahliye için 15 gün süre tanınmasını istediklerini ancak taleplerinin reddedildiğini kaydetti. Eşyalarından kurtarabildiklerini aldıklarını ve büyük bölümünün ise enkazın altında kaldığını dile getiren Yavuz, “İtiraz edince Kaymakam geldi, mağdur edilmeyeceğimizi, zararımızın karşılanacağını söyledi. Hepimizin ihtiyaçlarının giderileceğini söyledi. Sonra burası yıkılınca hiçbir destek alamadık. Yardımcı olacağız dediler ama kimsenin yardımcı olduğu yok” diye konuştu.
Okul bahçesinde sağlıksız koşullarda yaşıyorlar
Mahallede uyuşturucu satıldığı şikayetinin ardından 20 yıldır kaldığı evin yıkıldığını belirten Yavuz, birçok işçinin okul bahçesinde kaldığını ifade etti.
Yavuz, “Bin 500 lira ile ev mi tutacağız, eşyamızı mı taşıyacağız, enkaz altına kalan eşyalarımızı mı alacağız, kira mı ödeyeceğiz. Daha sonra Belediye’ye gittik. Kapıdan geri çevrildik. Valilikten de geri çevrildik. Yaşı ufak olan bazı arkadaşlarımız bazı arkadaşlarımızın evine gönderdik, geri kalan arkadaşlar da okulun bahçesinde yaşıyoruz” dedi.
“Bu ülkenin vatandaşları değil miyiz?”
Evi yıkılan işçilerden Yıldırım Baran ise 20 yıldır burada oturduğunu ifade ederek, “Kürt olduğumuz için mi böyle yapıyorlar. Bu ülkede Kürtlere her zaman zulüm oluyor ve zulüm de devam ediyor. Biz suçu da kendimizde buluyoruz. Çünkü onların evlerini yapan biziz, taşıyan biziz, her şeylerini yapan da oy veren de biziz. Şu anda 28 kişi bir okulun bahçesinde ekmeksiz, tuvaletsiz, susuz, banyosuz yaşıyor. Bu ülkenin vatandaşları değil miyiz? Her gittiğimiz kapı yüzümüze kapanıyorsa bilin ki biz bu ülkede yaşamıyoruz” diye konuştu.