SEÇTİKLERİMİZ – Pelin Cengiz’in Artı Gerçek’teki yazısı: “İklim değişikliğinden kaçamazsınız, saklanamazsınız, ‘klimayı açar otururum’ diyemezsiniz, yaşayabileceğiniz başka bir dünya bulamazsanız, gezegenden çıkış yok!”
Temmuz ayının ortasında Cezayir'in Ouargla kentindeki hava istasyonunun kaydettiği 51.3 derecelik sıcaklık, bugüne kadar Afrika kıtasında kaydedilen en yüksek sıcaklık olarak kayıtlara geçti.
Yağmursuz geçen aylardan ve haftalarca süren yüksek sıcakların ardından İsveç ormanları alev alev yanmaya başladı. Ülkede birkaç hafta boyunca bir bölümü Kuzey Kutup Dairesi'nde olmak üzere onlarca orman yangını meydana gelince, İsveç uluslararası yardım çağrısında bulundu.
Olağandışı yüksek sıcaklıklar Kuzey Yarım Küre'de uzun süreli ısı dalgalarına neden oldu. Kuzey Amerika, Kuzey Kutup Dairesi, Kuzey Avrupa ve Afrika gibi rekor sıcaklıklarla karşılaşan bölgelerde sıcak hava dalgası etkisi her alanda gösterdi.
Sıcak hava dalgasının küresel olarak aynı anda hissedilmiş olması nadir bir durum.
Sıcaklıkların 41 derecenin üzerine çıktığı Japonya'da, yüksek sıcaklık nedeniyle ölenlerin sayısının 80'i geçtiği, 30 binden fazla insanın hastanelere akın ettiği açıklandı, Japonya'da "doğal afet" ilan edilirken, ülkede ay başında aşırı yağışların neden olduğu sel felaketinde de 222 kişi hayatını kaybetmişti.
Kanada'da da aynı şekilde aşırı sıcaklar nedeniyle 10 günde 54 kişi hayatını kaybetti.
Aşırı sıcaklardan Meksika'nın 24 eyaleti birden etkilenince ve bazı bölgelerde hava sıcaklığı 50 dereceye ulaşınca ülkede olağanüstü hal ilan edildi. Bu, Meksika'nın aşırı sıcaklar nedeniyle bu yaz ilan ettiği ikinci olağanüstü hal…
Muson yağmurlarının etkisi altındaki Güney Asya ülkelerinden Vietnam'da tropikal mevsim yağmurları sonrası yaşanan sel baskınları ve toprak kaymaları sonucu onlarca kişi öldü. Vietnam'ın komşusu Laos'ta yaşanan sel baskınları ve heyelanlar nedeniyle baraj çöktü, binlerce insan evsiz kalırken, yüzlerce insanın kayıp olduğu bilgisi geçildi.
Hemen yanıbaşımızdaki komşumuz Yunanistan'da 88 kişinin hayatını kaybettiği dehşet verici bir yangını faciası yaşandı. Yangına ilişkin kundaklamaya işaret eden önemli bulgulardan bahsediliyor. Eldeki verilerle yangını doğrudan iklim değişikliğine bağlamak belki doğru değil ancak, orman yangınlarının etkisini artıran kuraklık, güçlü rüzgar ve aşırı sıcakların iklim değişikliğinden kaynaklandığını göz ardı etmemek gerek…
Amerika'da dünyadaki hava ve deniz olaylarını araştırmak amacıyla faaliyet gösteren NOAA (National Oceanic and Atmospheric Administration) Haziran 2018'de hem karasal hem de okyanus yüzeylerinin çoğunda ortalamadan daha sıcak hava koşulları tespit etti. Dünyanın pek çok noktasında ortalama sıcaklıkların üzerinde seyreden bir haziran ayı geride kaldı, muhtemelen temmuz ayının verileri de bundan çok farklı olmayacak.
(NOAA'nın bulgularına şuradan bakılabilir.
Orman yangınlarını tetikleyen aşırı sıcaklar haliyle denizlerin de ısısını yükseltiyor. Deniz ve okyanus ısılarının normal seviyenin üzerine çıkması, sudan kaynaklanan hastalıklara ve ekolojide 'ölü bölge' olarak tabir edilen alanların artmasına sebep oluyor, sudaki hayat giderek daha fazla tehlikeye giriyor.
2016 ve 2017'de Avustralya'da, denizlerdeki sıcak hava dalgası Büyük Set Resifi'nin yarısını yok etmişti, 2018'deki aşırı sıcaklar resiflerin yok oluşunu hızlandırıyor.
Öte yandan, ABD'nin California eyaletinde geçen hafta başlayan orman yangını genişleyerek devam ediyor. Aşırı sıcaklar ve bir türlü kontrol altına alınamayan yangın sebebiyle eyalette OHAL ilan edildi. Aşırı sıcaklar nedeniyle herkes klima ve soğutuculara yüklenince mevcut duruma bir de elektrik elektrik kesintisi eklendi.
Birçok bilim insanı, gezegenin büyük bir kısmına yayılan, kimi zaman orman yangınlarına yol açan bu ısı dalgasının nedeninin, özellikle küresel ısınma olmak üzere çeşitli faktörlere bağlı olduğuna işaret ediyor. Bununla birlikte başka bilim insanları da mevcut ısı dalgasını sadece küresel ısınmaya bağlamamak gerektiği konusunda uyarıyorlar.
Geçen hafta Guardian gazetesinde yer alan bir makalede, Bristol Üniversitesi'nden Dan Mitchell'in şu ifadelerine yer verildi:
"Evet, iklim değişikliğinin şu anda dünya çapında olup bitenlerdeki etkisi inkar edilemez. Son birkaç hafta içinde bazı rekor sıcaklıklar oldu, ancak iklim değişikliğinin etkisini abartma konusunda dikkatli olmalıyız, çünkü başka etkiler de var. Güçlü rüzgarların kaynağı olan, dünya yüzeyinden yaklaşık beş ila yedi mil yüksekte esen, batıdan doğuya doğru uzanan ve böylece dünyanın dört bir yanındaki havayı yönlendiren jet akımı, bu faktörlerden biridir. Bu akımlar şiddetlendiğinde fırtınalara yol açarlar ve zayıfladığı zamanlarda şimdi olduğu üzere sakin ve istikrarlı günlere neden olurlar. İçinde bulunduğumuz mevcut jet akımı çok zayıf. Bundan dolayı, atmosferdeki yüksek basınçlı bölgeler aynı yerde uzun süre dönüyor. Kuzey Yarım Küre'de mevcut iklim koşullarına neden olan faktörler arasında, Kuzey Atlas Okyanusu'ndaki deniz yüzeyinin sıcaklık derecesindeki değişiklikler bulunuyor."
Gazetede, İngiltere'nin meteoroloji kurumu Met Office'ten Prof. Adam Skaeff'in şu açıklamaları yer aldı: "Kuzey Atlantik Salımı olarak bilinen olgunun da etkisi var. Aslında, bu durum 1976'da, Atlantik Okyanusu'nda benzer bir sıcaklık ve uzun süre pek çok bölgede yüksek basınçta geniş alanlar bırakan jet akımı yaşadığımızda karşılaştığımız duruma benziyor. Elbette, o yıl 20. yüzyıl boyunca İngiltere'deki en kuru, sıcak ve güneşli yazlardan birine şahit olduk."
Bununla birlikte, East Anglia Üniversitesi İklim Araştırma Birimi Müdürü Prof. Tim Osborne, 1976 ile bugün arasında bir fark olduğuna dikkat çekti: "Bu olgudan etkilenen alanlar bugün çok farklı. 1976'dan bu yana, küresel sıcaklık derecesini önemli ölçüde artıran karbon emisyonlarının yükseldiğine ve küresel ısınmaya onlarca yıldır şahit oluyoruz."
Sonuç olarak, jet akımının zayıflaması gibi herhangi bir olgu, 40 yıl öncesine göre daha büyük bir etkiye sahip olacak.
Bilim insanları, küresel karbon emisyonlarının artmasıyla dünyanın mevcut yüzyılda küresel sıcaklık derecesini, Sanayi Devrimi öncesi seviyelerin üzerinde 2 dereceden daha düşük seviyede tutamayacağı ve genişleyen ısı dalgalarının büyük olasılıkla daha da kötüleşeceği ve daha yüksek olacağı konularına uyarıyor.
İskoç Denizcilik Enstitüsü'nden (OBAN) Michael Burrows, dünya çapındaki sıcak deniz dalgalarına işaret ederek, "Örneğin, büyük bir sıcak hava dalgası geçen yıl Avustralya kıyılarına çarptı ve Büyük Set Resifi'nin geniş alanları üzerine geldi. Sıcak deniz dalgaları, karaya çarpanlar gibi, giderek daha şiddetli hale geliyor. Bu durum bizi endişeye sevk ediyor" ifadelerini kullandı.
Sözleri Kemal Burkay'a ait Sezen Aksu'nun meşhur şarkısıdır Gülümse, herkes bilir… Elbette ne sözlerin yazarı ne de söyleyeni "İklim değişir, Akdeniz olur" derken, iklim değişikliğine vurgu yapmıyordu.
Küresel anlamda verdiğim birkaç örnek bir yana Türkiye'de de son birkaç haftada aşırı hava olaylarından istisna değildi. Aşırı sıcaklardan, yağışlardan, sellerden, orman yangınlarından Türkiye de nasibini aldı.
Dolayısıyla, iklim değişikliğinin olumsuz sonuçları bilinmeyen bir gelecekte değil, tam bugün, tam şu anda yaşanıyor.
Bundan sonra da böyle olacak, hatta bugün ne yaşanıyorsa sıklığı ve şiddeti artan bir biçimde olası sonuçlarını tam kestiremediğimiz, hesaplayamadığımız olaylar yaşanacak.
İklim değişikliğinden kaçamazsınız, saklanamazsınız, "klimayı açar otururum" diyemezsiniz, yaşayabileceğiniz başka bir dünya bulamazsanız, gezegenden çıkış yok bu gerçekle yüzleşmek zorundasınız.
İklim değişince Akdeniz olmuyormuş görüyorsunuz, kuraklık, yangın, sel oluyor, felaket oluyor, ölümler oluyor.
Yokmuş gibi yapmak yerine bu gerçekle yüzleşmek zorundasınız. Pazar günü keyfinizi kaçırdığım için kusura bakmayın, tüketim alışkanlıklarınızı gözden geçirerek yüzleşmeye başlayabilirsiniz…