SEÇTİKLERİMİZ – Bahadır ÖZGÜR Gazete Duvar için yazdı: Kamudan ‘kan ihalesi’ alan Murat Sancak’la, Çorlu tren kazasında eşini kaybeden Saliha Erbil’in paralel yaşamları; korona virüsünün sınıfsal karakterini merak edenler için ders gibi. Biri giderek gürbüzleşirken, diğeri bakın nasıl lime lime parçalanıyor…
Emile Zola, “Rougonlar’ın Serveti” romanında; para için her yolu mübah sayan ve bu uğurda toplumsal felaketlere bile umut bağlayan bir aileyi anlatır. Cumhuriyet’i boğazlayacak bir ‘haydut’, nihayet arzuladıkları fırsatı verir onlara. Bonapart’ın hükümet darbesi, Rougonların da talihinin döndüğü andır. Kaderlerini Cumhuriyet’e bağlamış binlerce emekçi aile, derin hayal kırıklığı içinde sefalete sürüklenirken, Rougonlar hepsinin üzerine basa basa yükselir. Zola ahlaki değerlerden arınmış bu insanları, gelir getirecekse eğer, başkalarının acısına dahi çöküp yağmalayabilecek tıynette bir ‘haydut ailesi’ olarak resmeder.
Türkiye için de tanıdık bir sahne değil mi bu? Son 15-20 yılın ‘en zenginler listesine’ bakarsanız, en az beş on tane Rougon ailesine rastlarsınız mutlaka. Muhterislikleri kendilerini kolayca ele veriyor zaten. Kimi Boğaz manzaralı evinden ‘karantina’ fotoğrafı paylaşıyor, kimisi iş yerinin kapısını penceresini kilitleyip, çalışanını parasız pulsuz evine yolluyor. En iştahlı olanları ise ihalelerin tadına varanlar elbette. Binlerce işçiyi servislere tıkıştırıp, her gün salgının ön saflarına, inşaatlara sürüyorlar.
Her şey gibi virüs de sınıfsaldır derken kastedilen tam da budur. Hayatın bütün adaletsizlikleri, ölüme de rücu ediyor çünkü.
Gelin salgınının bu yönünü; biri devlet ihalesi alan, diğeri yıllardır devlete hizmet eden iki ailenin eşzamanlı yaşadıkları üzerinden okuyalım. Bakın zor zamanlarda biri giderek gürbüzleşirken, diğeri nasıl lime lime parçalanıyor…
ERBİL AİLESİ
Sekiz saat enkaz altında kalan ölü bedeni, ancak gece yarısı çıkartılabildi. Ne var ki bundan sonrası, daha büyük bir trajediydi. Çeyrek asır emek verdiği TCDD, onu ‘görev malulü’ saymadı. Rayların yarım yamalak ıslahı için bir inşaatçıya 4 milyon 771 bin 919 lira verirken zerre titremeyen el; ‘üç para maaş’ iki küçük kıza kalmasın diye, elinden geleni yaptı.
8 Temmuz 2018’de Çorlu’daki tren kazasında yaşamını yitiren Seyfi Erbil, 22 yıldır gar güvenlik görevlisiydi. Eşinin de çalışmasından dolayı iki çocuğunu sık sık Kırklareli Pehlivanköy’deki annesinin yanına bırakıyordu. O gün de akşam 20:00 nöbetini tutmak için trene bindi ve uyduruk yapılmış bir menfezin yol açtığı kazayla yaşamı son buldu.
***
SANCAK AİLESİ
15 Mayıs 2017’de Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Kızılay arasında Yerli Plazma Kan Ürünleri Üretimi Projesi kapsamında açılan ihaleyi kazanan şirketle sözleşme imzalanıyordu. İhaleyi alan şirket, Murat Sancak’ın MT Holding’e bağlı Maxicells’di. Otoyol, köprü, havalimanında olduğu gibi, Sancak’a da 12 yıl boyunca garanti verildi.
Anlaşma uyarınca, Hazine tarafından tahsis edilen Silivri’deki araziye kan fabrikası kurulacak, Kızılay kanları sağlayacak, burada üretilecek ilaçların tamamını da devlet satın alacaktı.
***
ERBİL AİLESİ
Tren faciasında 7’si çocuk, 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi de yaralandı. Kazayla ilgili adalet arayışı hukuk skandalına dönüştü. Kimse sorumluluğu kabul etmiyor, hatta aileler suçlu durumuna düşürülüyordu. Nitekim mağdurlara, basın açıklamaları nedeniyle dava açıldı.
İşte kazanın mağdurlarından birisi de güvenlik görevlisi Seyfi Erbil’in eşi Saliha Erbil’di. Kocasının TCDD çalışanı olduğunu belirterek, ‘vazife malulü’ sayılmasını istiyordu. TCDD ise Seyfi Erbil’i ‘yolcu’ kabul edip, maaşını çocuklarına vermemekte diretiyordu.
***
SANCAK AİLESİ
Kan ihalesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Sancak’ın fabrikasından ses seda yok. O esnada ailenin diğer üyesi Ethem Sancak’ın da yıldızı biraz daha parlıyor, 2018 yılında yapılan Altay tankı ihalesini BMC kazanıyordu. Şirkete yüzde 49 hisse ile Katar devleti de ortak oldu. Bir yıl sonra kamuoyu, ne zaman yapıldığını bilmediği bir ihale ile TSK’ya ait Tank Palet Fabrikası’nın da Ethem Sancak’a verildiğini öğrendi…
…Bahadır Özgür’ün Gazete Duvar’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN