SEÇTİKLERİMİZ – Fehim TAŞTEKİN Al-Monıtor için yazı:Akar’ın açıklamasından Türkiye’nin doğrudan savaşı göze aldığı ve artık belli noktaları tutmak yerine alan hâkimiyetine yöneleceği sonucu da çıkabilir. Bu da başıbozuk vekil güçler ya da kendi gündemleri baskın gelen İslamcı grupların rolünü geriletip daha fazla asker sahaya sürmeyi gerektirir.
ABD’nin Suriye’de daha fazla ileri gitmesi için teşvik ettiği, Rusya’nın ise durmasını istediği Türkiye, İdlib’e askeri sevkiyatını sürdürürken Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan dikkat çekici bir açıklama geldi. Akar, “Radikaller dâhil ateşkese uymayanlara karşı zor kullanılacak, her türlü tedbir alınacaktır. Ateşkesi sağlamak için ilave birlikler gönderiyoruz, alanı kontrol edeceğiz” dedi.
İdlib konusunda Türkiye ile Rusya arasındaki müzakereler sonuçsuz devam ederken Amerikan kanadının heyecan yaratan destek sözü de Suriye Özel Temsilci James Jeffrey’nin Ankara temasları sırasında somut bir boyut kazanmadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Suriye ordusu 1 Mart’a kadar Soçi Mutabakatı sınırlarına dönmezse Türkiye’nin müdahale edeceği uyarısı haritanın hızla değişmesini önleyemedi. Erdoğan’ın bahsettiği ateşkes hattı, “gerilimi azaltma bölgesi” olarak 4-5 Mayıs 2017'de Astana zirvesinde belirlenmiş ancak buradaki işleyiş 17 Eylül 2018’de imzalanan Soçi Mutabakatı ile bazı koşullara bağlanmıştı.
Suriye ordusu M-5 otoyolunu tamamen güvenceye aldıktan sonra M-4 otoyolunda ilerlemek yerine şaşırtıcı bir hamleyle Türkiye sınırındaki en büyük ikmâl kapısı Bab El Heva üzerindeki Etarib’e yöneldi. Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ise İdlib kent merkezine yönelik bir konuşlanma stratejisi izliyordu. 15 Şubat itibarıyla TSK’nin Suriye’ye soktuğu araç sayısı 2 bin 25’e, asker sayısı 6 bin 500’e ulaştı.
Bu gelişmeler iki ülke orduları arasında doğrudan çatışma riskini artırıyor. Bu noktada Akar’ın açıklaması Türkiye’nin izleyeceği strateji ile ilgili bazı ihtimalleri akla getiriyor.
Birincisi, Akar’ın radikallerin dizginleneceğine dair sözü, Soçi Mutabakatı’na dönüş sinyali olarak görülebilir. Türk askerinin bulunduğu 10 noktayı kuşatma altına alan Suriye ordusunu çekilmeye zorlamak bu saatten sonra tam teşekküllü bir savaşı gerektireceğinden Türkiye’nin Rusya ile yeni bir ateşkes hattı belirlemek için şansını zorlayacağı düşünülebilir. Ankara’da Rus heyetleriyle yapılan pazarlıklar ve liderlerin telefon görüşmelerinden şimdiye kadar netice çıkmadı. Bu görüşmeler çatışma riskinin azalması açısından olumlu görülse de sahadaki durum her an kontrolden çıkabilir. Temasların Afrin’de olduğu gibi İdlib’in TSK’ye bırakılması gibi bir sonucu doğurması çok iyimser bir beklenti. Moskova bu kez esnek davranmadığı gibi Şam da çok kararlı…
Fehim TAŞTEKİN’in Al-Monıtor’daki yazısını tamamını okumak için TIKLAYIN