Bir “erkek” olarak yetişmiş. Küçükken ona “büyük adam ol” demişler, “kız gibi ağlama” demişler. Eline oynasın diye silah vermişler. “Dan dan dan!” diye düşmanlarını öldürdükçe “aferin oğlum!” diye övmüşler. Sünnet olunca “erkek oldu benim oğlum” diye gururlanmışlar. Yemek yediği sofraları hep anaları, bacıları hazırlamış; o yemiş, sonra analar bacılar sofrayı toplamışlar. “Milli” olacak diye, gerdeğe girecek diye arkadaşları onu omuzlarında zıplatmış. Daha da bir erkek olmuş böylece. Erkeklik ya, kocaman “adam” olunca da beyaz atleti ve silahıyla pozlar verir olmuş. Günü gelmiş, kanıt ve DNA hesapları yaparak Özgecan’ın cansız vücudundan ellerini kesip yakmış. “Tecavüz edemedim” gibi cümleleri soğukkanlılıkla kurar olmuş.
Ne Özgecan bu hikayenin tek örneğiydi, ne de katilleri.
Ülkenin hali kadınlarda sokağa çıkma isteği bırakmamışken biraz da kendimize sormaya başlamış gibiyiz: “Bu iş nasıl çözülür?”
Kestirmeden gitmeyi seven bir milletiz biz, bu sözleri duya duya büyümüşüz tabii, aklımıza ilk gelen yöntem şu: “Bunları sallandıracaksın, bak bir daha yapıyor mu?” Ya da gerçekten “kestirme” derdindeyiz, “Hadım mı edilseler?” diye düşünüyoruz. Sahi, asmayıp beslemeye değer mi bunlar? İnsan hakkı caniye uygulanır mı? Cani, insan mıdır sanki? Yaşamayı hak eder mi? Ya da işkence ile öldürülmeliler! Onlara da tecavüz edilmeli, ne yaptılarsa aynıları başlarına gelmeli!
Şüphesiz; her geçen gün bir Özgecan olmanın kıyısından şans ile dönen bir kadın olarak ne bir acıma hissederim, ne bir hoşgörü, ne de öfkeme hakim olabilirim tecavüzcülerin fotoğraflarını gördükçe. Peki nereye kadar isteyebiliriz onlara tecavüz edilmesini? Hep siyasi düşüncelerinden dolayı suçlu bulunanlara uygulanan, kimi zaman yanlış kişileri kurban eden, devlet eliyle öldürmeyi meşrulaştıran idam cezasını nereye kadar tartışabiliriz? İnsan öldürmenin cezası müebbet iken, hiç kimseye bu ceza uygulanmıyorsa; kadın öldürene ödül gibi indirimler layık görülüyorsa nereye kadar aynı adalet sisteminin vereceği farklı ceza türlerinden medet umabiliriz? Mahkemeler katilleri böylesine korurken bize “hukuk” denilen şeye güvenip beklemek yerine adaleti artık internette, sokakta fotoğraf teşhiri ile aramaya başlamışken ceza şekillerini tartışmak niye?
Artık zamana yayılmış katliam haline gelen kadın cinayetlerine engel olmak için bunlardan çok daha fazlası gerekiyor, en başta ise bu kestirmeci anlayışı kesmek!
Sen, “Kadınlar her işi yapamaz” diyorsan,
“Kadınla erkek yaradılışı gereği eşit olamaz” diyenlerde de anlamak gerektiğini düşünüyorsan,
“Kız gibi” ağlayıp güçsüz olmaktan, “erkek gibi” delikanlı, cesur olmaktan bahsediyorsan,
“Eğer parası varsa kadının çalışmasına gerek yok” diyorsan,
Sana tacize uğradığını bin bir zorlukla anlatan kadın arkadaşına ne giydiğini soruyorsan,
“Kadına şiddet bazen gerçekten abartılıyor” cümlesini bir kadına kurmaktan çekinmiyorsan,
Yaşın15’i çoktan geçmiş ve sen hala bu ülkede kadınların neler çektiğini Twitter’da #sendeanlat etiketinden öğrendiğini iddia ediyorsan,
¨Ananı, bacını, karını¨ evde hizmetçi gibi çalıştırıyorsan,
Kadının erkekle eşitliğini hayata geçirme mücadelesi olan feminizme “saçmalık” diyorsan,
Her yerde uzun konuşmalarınla kadınların sözünü kesip yine de kadınların adını “dırdırcı”ya çıkarma derdindeysen,
Kız çocuğuna eve erken gelmesi gerektiğini, nasıl hanım hanımcık oturacağını öğretirken; erkek çocuğuna sokaklarda “özgürlüğü” veriyorsan,
Kadını çocuksuz düşünemediğin için öğretmenliğe kadını, yöneticilik işini erkekten başkasına layık bulamadığın için siyasetçiliğe erkeği uygun görüyorsan,
Toplumunun diğer yarısını geride bırakıp ileri yürüyebileceğini zannedecek kadar umursamaz ve hırslıysan,
Sende bu işin içindesin; ister erkek ol, ister kadın.
Değiştirmemiz gereken sensin, başka bir şey değil…