” Her gün reel olarak gözlenen şeylerin de bu karşıtlığı normalinde içinde barındırması gerekiyor.. Çok basit bir denklem gibi; iktidarın lehine olan çark sağa dönüyorsa halk kesimlerinin lehine olan çarkın sola yani tam karşısına dönmesi gerekiyor.”
Adı nasıl koyulursa koyulsun;,yasa yapanlar, yaşamı yönetenler, sermayeye hükmedenler, toplumsal kuralları belirleyenler vs.. Bunların hepsi en klasik anlamda tek bir merkezi, tek bir gücü işaret ediyor: İktidar. Türkiye özelinde de o iktidara sahip olan siyasi partiyi, yani AKP’yi..
Bu odaklar en merkezi, belirleyici, hüküm koyucu noktayı oluşturdukları için de olan biten her şeyin sorumluluğunu aynı odaklara yüklemek ve o çarkı kırıp kendi lehine çevirmek, çemberin dışında kalan büyük bir halk kesimi için en meşru hak olarak yerli yerinde duruyor… Her gün reel olarak gözlenen şeylerin de bu karşıtlığı normalinde içinde barındırması gerekiyor.. Çok basit bir denklem gibi; iktidarın lehine olan çark sağa dönüyorsa halk kesimlerinin lehine olan çarkın sola yani tam karşısına dönmesi gerekiyor. Çünkü halk olmanın doğası; demokrasiyi, adaleti, sınıfsal, ulusal ve cinsel tam eşitliği ve barışı içeriyor; iktidar olmanın doğası da bunların tam aksini…
Bir kaç örnekle bu karşıtlık toplumun tam gözünün önünde cereyan ediyor.. Mesela ister geleneksel ister çağdaş anlamda olsun bulunduğumuz coğrafya özelinde (gelenek ve gerçek tarih tam aksine olsa bile kendini bir şekilde ıslah etme çabasında olmaktan bahsediyorum) toplum olmak çocukları bir şekilde gözetmeyi işaret ediyorken; çocuk istismarcıları, tecavüzcüler bu iktidar tarafından dolaylı ve ya doğrudan yollarla korunuyor… Periyodik olarak bu durumu işleten vakıflar ve kurumlar bizzat iktidar bakanlıkları tarafından koruma altına alınıyor… Korunmak illa ki kollarının altına almakla olmuyor çünkü hak ettikleri cezayı onaylayan yasaları çıkarmamak bile korumanın bir başka versiyonu haline geliyor. Farklı mezheplerden, farklı yönelimlerden, farklı renklerden oluşan etimolojik kökeninde bile çoğulculuk olan toplumsal unsurlar iktidarın kendine benzeyen-benzettiği güçler tarafından artan bir saldırı furyasının altında eziliyor, ’tek tip, tek dil, tek renk vs’ söylemleriyle açıktan bu saldırılar meşru kılınıyor… Yüz yıldır zulüm, baskı, işgal ve asimilasyon altında tutulan bir halkla barışın en mümkün olduğu ve barışa toplumsal desteğin en güçlü olduğu anda ‘’evlerini dahi bombalamak gereklidir’’ denilerek emir veriliyor uygulanıyor ve alenen iktidar tarafından örtülü bir savaş suçu işlenerek süreç devam ettiriliyor… Ve daha yüzlercesi..
Peki ‘toplum’ diye tariflenen kesim bunları görmüyor mu? Elbette görüyor… Çemberin ters dönen çarkları ters devinim hızını yükseltmiyor mu elbette yükseltiyor ama AKP’nin diğer iktidar biçimlerinden farklı olan tarafı tam da bu… Kendi çemberinin çarkını kıracak olan yığınlara öncelikle kendilerinden kalan kırıntıları atıyor ve ıslah etmeye çalışıyor, başarıyor mu başarıyor, kırıntılarını reddedenlere karşı da fiziksel şiddet gücünü kullanarak iktidarını sürdürmenin kalıcı bir yolunu buluyor…
Kırıntılar onlar için kırıntı olsa da böyle bir yoksulluk ve kimliksizlik gerçeği olan gençler, işçiler ve halk yığınları için devasa güç ve onur potansiyelleri anlamına geliyor… Gerisi malum. Ortaya böyle bir muhbir toplamı ve iktidar alkışlayıcısı; vasıfları sadece çok kalabalık olmak olan insan güruhları çıkıyor. Güruhlar bahane olarak ısrarla anlatıyor :’Başka seçeneğimiz yoktu, çocuğum işe girsin diye seçim çalışmasına katıldım-Evime ruhsat versinler diye yanlarında göründüm-Memur olayım diye oy verdim-tayinim olsun diye destekledim vs…’’
Daha da büyük daha da kirli bir çok şey var tabii… Bu ısrara yine ısrarla bir meşhur sözle : ‘Hırsızın hiç mi suçu yok?’’
-Çocuğun işe girsin diye seçimlerde yanlarına katıldıkların ,başkalarının bebeklerini, çocuklarını öldürüyorlar; Bir tane evine ruhsat alacaksın diye yanlarında göründüklerin başka yoksulların yüzlerce evlerini yakıyor, yıkıyor, bombalıyorlar; Memur olmak için oy verdiklerin memur olacağın kurumlarda çocuklara tecavüz ediyorlar; Tayinin olsun diye desteklediklerin milyonlarca yurttaşının kanıyla besleniyorlar.
Tercihin?