Petrol-İş Gebze Şubesi Başkanı Süleyman Akyüz: “Bu insanlar ne siyasette ne sendikal alanda böyle bir şey yaşamamıştı. Direnişi ailelerine bile kabul ettirmek kolay değildi. Bu soğukta, sıfır derecede burada bekliyorlar. Hasta olanlar var. Buna rağmen kopup geliyorlar evlerinden. Yılbaşı tatili bile onlara çok geldi. Böyle bir kararlılık var.”
SiyasiHaber / Halit Elçi
Bugün 137. gününü dolduran Flormar işçilerinin direnişini Petrol-İş Gebze Şubesi Başkanı Süleyman Akyüz ile konuştuk. Akyüz, emekten, emekçiden yana herkesi, özellikle sendikaları dayanışmayı büyütmeye çağırdı.
Flormar işçilerinin direnişi nasıl başladı?
14 Mayıs’ta çıktık bu yürüyüşe. 234. gün bugün. Anayasal ve yasal haklarını kullanarak sendikalı olan arkadaşlarımızı hazmedemeyen işveren, ‘çoğunluk tespitimiz’ geldikten sonra 7-8 postada 132 arkadaşımızı işten çıkardı. Bu nedenle biz 14 Mayıs’tan bu yana eylemdeyiz, direnişimizi sürdürüyoruz.
Soba kurmak yasak!
Kış koşulları direnişi nasıl etkiliyor?
Yazın sıcağa, toza katlandık, ama kışın koşulları çok daha zor. Çadırımızı kurduk ancak soba yakmamız yasaklanmıştır. Bu yasaklamanın kaldırılması için girişimlerimizi sürdürüyoruz. Vali’yle, Kaymakam’la konuştuk, Emniyet Müdürü’yle de konuşacağız. Onu sağlayabilirsek, arkadaşlarımızı üşütmeden, hasta etmeden bu eylemi sürdürmeye çalışıyoruz.
Diğer taraftan bu işin yasal sürecini, yargı sürecini yürütüyoruz. Yargı sürecinde de, ikinci, üçüncü mahkemeler görülmesine rağmen, Şubat ve Mart’a ertelenmiştir ve karar henüz çıkmamıştır, bu kadar açık ve bariz deliller olmasına rağmen, Bakanlık müfettişlerinin tespitlerine rağmen…
Maddi ve manevi desteğe ihtiyaç var
Flormar işçileriyle dayanışma yeterli? Ne yapmalı?
Bir taraftan bu yargı sürecini takip ediyoruz, bir taraftan bu sendika ve eylemlilik sürecimizi yürütüyoruz. Ama tabii ki bu direnişin sürdürülebilmesi için maddi ve manevi desteğe ihtiyacımız var.
Manevi destekte son zamanlarda bir canlanma var. Siyasi partiler, dernekler, yurtiçi ve yurtdışından bir duyarlılık, bir hareketlilik var. Ama yeterli mi? Bence değil. Çünkü diğer sendikalar olsun, konfederasyonlar olsun, memur sendikaları olsun… Demokrasiden, insan haklarından, emekten ve emekçiden yana olan herkesin bir katkı koyması, bu işe destek olması gerekiyor. Bu işin bir boyutu.
Diğeri, tabii ki işin maddi boyutu. Kolay değil, bu insanlar ev geçindiriyor. Bunların bir düzeni vardı. Biz Petrol-İş sendikası olarak bir aidat ödüyoruz. Ama bu aidatla kalmayarak Şubeme bağlı fabrikalardaki işçilerin, sendikamıza bağlı şubelerin destekleriyle, bazı sendikaların küçük de olsa destekleriyle, yurtdışındaki ve yurtiçindeki bir takım kadın derneklerinin, kuruluşlarının ayni ve nakdi destekleriyle… Biz bugüne kadar işçi arkadaşlarımızı mağdur etmedik. Gerek giyim, gerek yiyecek olsun katkıları da arkadaşlarımıza sunuyoruz.
‘Yılbaşı tatili bile çok geldi, evlerinden kopup buraya geliyorlar’
8 aydır direnişimizi canlı tuttuk, diri tuttuk. İlk günkü gibi bir heyecan var arkadaşlarda, kararlılık var, inanç var. Bu insanlar ne siyasette ne sendikal alanda böyle bir şey yaşamamıştı. Direnişi ailelerine bile kabul ettirmek kolay değildi. Bu soğukta, sıfır derecede burada bekliyorlar. Hasta olanlar var. Buna rağmen kopup geliyorlar evlerinden. Yılbaşı tatili bile onlara çok geldi. Dolayısıyla böyle bir kararlılık var. Buradan bütün işçi sınıfının ders alması gerekiyor. Emeğiyle geçinen herkesin dersler çıkarması gerekir. Kadınların mutlak surette ders çıkarması gerekir. Hak arama mücadelesinin ne olduğunu, hakkın nasıl arandığını, nasıl kavga edildiğini, nasıl mücadele edildiğini görmeleri ve o mücadeleye girmeleri bakımından çok önemli…
‘Herkesin bu direnişten ders çıkarması gerekir’
Sendikalar ve sendikalı yerlerin de buradan çok büyük dersler çıkarmaları lazım. Hiçbir mücadele vermeden, hazıra konmuş mirasyedi gibi davranan bütün anlayışlar bundan ders çıkarmalı. Bu arkadaşlarımız miras bulmadılar. Bir şeyi yaratmaya çalışıyorlar. Bir şeyi var etmeye çalışıyorlar. Haklarını kazanmaya çalışıyorlar. Bu mücadeleyi sendikalarıyla, şubeleriyle beraber veriyorlar; veriyoruz… Sonuna kadar da bu mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız. Başarıya ulaşacağımıza inanıyoruz ve bu inançla mücadelemizi sürdüreceğiz.
‘Sendikaların destek vermesi gerekir’
Kamuoyuna, sendikalara bir çağrınız var mı?
İki türlü çağrım olacak: Örgütsüz insanlar “Bana ne demeyin! Hayat acımasız. Her geçen gün yaşam koşulları zorlaşıyor. Eğer işçi sınıfı bu verdiği mücadeleyle başarılı olmazsa bundan sonra hiçbir hak mücadelesi başarılı olamaz. Neden? Çünkü bu direniş hem Türkiye’de hem yurtdışında büyük bir destek bulmuştur. Bu desteğe rağmen bu direniş başarıya ulaşamazsa, hiçbir bireysel mücadele de başarılı olamaz.
İkinci çağrım sendikalara… Bundan daha düzgün, daha haklı bir sınıf mücadelesi nerede vardır? Bunu herkesin görmesi ve destek vermesi lazım. Herkes olduğu yerden bu mücadeleye katkıda bulunursa, sonuca giden yolu ve zamanı kısaltır.