Türkiye 8 milyon yetişkin diyabet (şeker) hasta sayısıyla Avrupa birincisi. Ancak her iki diyabetliden biri, sinsi hastalığının farkında bile değil.
Diyabet için yapılan harcamaların yüzde 75’i ise hastalığın neden olduğu sorunlara gidiyor.
Diyabetlilerde, diğer organları etkileyen hasarların gelişmesini önlemek için kan şekerini kontrol altında tutmak son derece önemli. Hastalar ve sağlık bütçelerine ağır bedeli olan hastalığın daha iyi yönetilebilmesi, organlar üzerinde hasar oluşturmasının önlenebilmesi için Türkiye’de ilk kez dört uzmanlık derneği işbirliği yaptı.
Diken’den Mesude Erşan’ın aktardığına göre; Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD), Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), Türk Nefroloji Derneği (TND) ve Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği (THBHD) yaklaşık 1.5 yıl çalışarak, ‘Diyabette Kardiyovasküler ve Renal Komplikasyonların Önlenmesi, Tanısı ve Tedavisi için Endokrinoloji Kardiyoloji Nefroloji (EnKarNe) Uzlaşı Raporu’ isimli bir rapor yayınladı.
Raporda, diyabet hastalığının multidisipliner bakış açısıyla doğru yönetiminin sağlanması, hastalığın yarattığı sağlık sorunlarının ve topluma getirdiği maliyetlerin önlenmesi amaçlanıyor.
Hastaların sadece yarısının şekeri kontrol altında
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Diyabet Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Serpil Salman, her iki erişkinden birisinin ya diyabet öncesi dönemde ya da diyabetli olduğunu hatırlattı. Diyabetin kontrolünde istenilen noktaya gelinmediği belirten Prof. Dr. Salman, şunları söyledi:
“Hastalarımızın neredeyse yüzde 60-70’ini kalp ve damar hatalıkları nedeniyle kaybediyoruz. Bu çok ciddi bir oran. Yaklaşık yarısında kalp yetersizliği, yaklaşık dörtte birinde böbrek sorunu var. Yine yaklaşık yüzde 35-40 dolayında koroner kalp hastalığı var. Biz yıllarca kan şekeri kontrolünü iyi yaparsak eğer her şey çok güzel olacak, dokulara verdiği zararlardan kurtaracağız diye düşündük. Ama son 20 yıldır gördük ki şeker kontrolü önemli ama yetmiyor.
Bütün dünyadaki gibi biz de hastaların sadece yarısında şeker kontrolünde başarılıyız. Şekeri kontrol edebilsek bile büyük damarlara ait komplikasyonları önleyemiyoruz. Hastalığın oluşum mekanizmasına özgü başka yöntemlerle tedavi etmeye ve hastalarımızı ilgili branşlarla ortak yönetmeye ihtiyacımız var.”
Kalp krizi geçirenlerin üçte biri diyabetik
Diyabetlilerde koroner arter (kalp damar tıkanması), periferik arter (bacak atardamarında tıkanma), inme ve kalp yetersizliği sık görülen kalp ve damar hastalıkları.
Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Koruyucu Kardiyoloji ve Ateroskleroz Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Öner Özdoğan, kalp krizi geçirenlerin yaklaşık üçte birinin diyabetik olduğunu söyledi.
Diyabetiklerde, kalp hastalıklarına benzer risk faktörleri bulunduğunu belirten Prof. Dr. Özdoğan, şunları kaydetti:
“Çoğu obez, hipertansiyon hastası, kolesterolleri yüksek. Diyabet, bütün damar sistemini ve kalbi tutabiliyor. Kalp damarını tutarsa kalp krizine neden oluyor, bacak damarını tutarsa bacak damarlarında tıkanıklıklar yapıyor, beyin damarlarını tutarsa inmeye neden olabiliyor. Aynı zamanda kalp yetersizliğine yol açabiliyor. Bu nedenle de çok dikkate alınması gereken, sistemik bir hastalık.”
Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yıldız, ise şu ifadeleri kullandı:
“Kalp sebepli ölümlerin nedeni olarak öncelikle damar tıkanıklıkları düşünülüyor. Ancak olguların önemli bir kısmında, damar tıkanıklığı değil, kalp yetersizliği gibi organın fonksiyon bozukluklarıyla seyreden hastalıklar ölüme neden oluyor.”
Diyalize girenlerin yüzde 40’ı diyabetik
Her sistemi etkileyen diyabet özellikle kalp, böbrek ve gözü hedefliyor. Diyabetin sinsi bir hastalık olduğunu, hastaların yarısının hastalığını bilmeden uzun yıllar geçirdiğini hatırlatan Türk Nefroloji Derneği (TND) Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, şunları anlattı:
“Diyalize giren 70 bin hastanın yüzde 40’ını diyabetik hastalar oluşturuyor. Diyabeti ortaya çıktığında bile böbrek sorunu olan hastalarla karşılaşabiliyoruz. Normalde diyabetin böbrekleri bozması, aylar, yıllar alır. Ama fark etmeden, diyabetik olarak uzun yıllar geçirdiği için bize hasta, böbrek yetersizliği veya diyabete bağlı böbrek hastalığı ile gelebiliyor.
O yüzden bunun erken fark edilmesi son derece önemli. Çünkü uygun tedavilerle ilerlemesini engellemek mümkün. Böbrek hastalığının en erken bulgusu kan basıncı yüksekliği. Kan basıncı yüksekliği olan hastalarda aslında gizli böbrek hastalığı açısından da uyanık olmak lazım.”
Diyabetik hastada kan şekerinin kontrolünün böbrekle ve ayak damarlarındaki tıkanıklıkların önlenmesinde önemli olduğunu belirten, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği (THBHD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ülver Derici, ise şöyle konuştu:
“İkinci önemli hedefimiz kan basıncımız. Her on kişiden üçü yüksek tansiyon hastası ve bunların da çok büyük bir kısmı zaten şeker hastası. Kan basıncı ne kadar iyi kontrol altına alınırsa, böbrekler, kalp ve damarlarda yaratabileceği hasarı da kontrol altına almak mümkün oluyor. Böylece kronik böbrek hastalığını ve diyalize gidişi kontrol altına alabiliyoruz. Yeterli su içmek, kontrolsüz ağrı kesici almaktan kaçınmak, günde 5 gramdan fazla tuz tüketmemek de böbrekleri korumak için önemli.”