Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu 43 yıl önce yaşanan Kızıldere Katliamı’nın yıldönümünde bir açıklama yayımlayarak Kızıldere’de katledilenleri andı.
Kızıldere’yi unutmuyoruz denen açıklamada “Kürt halkının on yıllardır sürdürdüğü ve yeni bir safhaya vardırdığı mücadele, Mahirlerin, Denizlerin, İboların, Mazlum Doğanların, Kemal Pirlerin direniş çizgisinin bıraktığı birikimden ve mirastan ayrı düşünülemez.” denildi.
HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun yaptığı açıklama şöyle:
Türkiye’nin karanlık tarihinin unutulmaz günlerinden biri 30 Mart 1972 Kızıldere katliamıdır. Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Sarıhan Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp’in Niksar’ın Kızıldere Köyü’nde bir evde, NATO Kuvvetleri’nin de desteğiyle yapılan bir Özel Kuvvetler Operasyonu’nda katledilmeleri, halklarımızın belleğinde ve gönlünde unutulmaz izler bırakmıştır. O günlerde yaşananlar, Türkiye’deki egemenlerin sömürü ve baskı rejimini sürdürmek için başvurdukları zulmü, halka ve devrimcilere duydukları nefreti açığa çıkarmıştır.
Kızıldere direnişi ve katliamı, 6 Mayıs 1972’de Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamları, 18 Mayıs 1973’te İbrahim Kaypakkaya’nın Diyarbakır işkencehanesindeki direnişi ve öldürülmesi büyük derslerle doludur. Bu derslerin en önemli kısmı, devrimcilerin dirençlerini ve kararlılıklarını; aralarındaki siyasi ve örgütsel farklılıklara rağmen birbirleri ve idealleri için hayatlarını ortaya koymaları olmuştur. Mahir Çayan ve arkadaşlarının, idamı bekleyen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını kurtarmak için yaptıkları unutulmayacak bir eylemdir. On’lar, Kürt, Türk, Laz, Çerkes, Arap, Süryani, Ermeni, Alevi, Sünni, Hıristiyan ezilen ve sömürülen halkların evlatları olarak bir direniş sergilediler.
Bugün, Kürt halkının on yıllardır sürdürdüğü ve yeni bir safhaya vardırdığı mücadele, Mahirlerin, Denizlerin, İboların, Mazlum Doğanların, Kemal Pirlerin direniş çizgisinin bıraktığı birikimden ve mirastan ayrı düşünülemez. Farklılıklara rağmen, baskıya, sömürüye ve zulme karşı birleşmek; demokrasi, barış, özgürlük ve adalet mücadelesini büyütmek bugünün de gerçeği ve ihtiyacıdır.
Dönemin gençlik liderleri, demokrasi ve özgürlük, adalet ve eşitlik özlemiyle mücadele ettiler. İnkârın ve asimilasyonun karşısında, eşitliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin Türkiye’sini kurmak için çırpındılar. Bu uğurda çıktıkları yoldaki direnişçi ruhları bugüne de ışık tutuyor. 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilenleri unutmadık, unutmayacağız.