SEÇTİKLERİMİZ – Nebi Ebci: “Bu ülke demokrasiye aç… Toplumsallığın yeniden inşası için demokratik kanalların açılması gerekiyor. OHAL’in kalkması, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi ve Demokratik bir anayasa bu ülke insanına nefes aldıracaktır.”
HDP Denizli milletvekili adayı Nebi Ebci ile seçim çalışmaları üzerine yapılan, ÖzgürDenizli’de yayımlanan röportajı sunuyoruz.
Seçimlere kısa süre kaldı, HDP olarak ne tür çalışmalar yapıyorsunuz, ne tepkiler alıyorsunuz?
HDP için Denizli’de çalışma yapma önünde epey engel var. Hem maddi hem de HDP üzerine yoğunlaşan baskı ortamı nedeniyle zorluklar yaşıyoruz. Yaratılan mahalle baskısı nedeniyle vatandaşlar hala bizle temas etmekten çekiniyor. Görüşlerini ifade etmekten çekiniyor. Bununla birlikte seçimler yaklaştıkça daha sıcak temaslar kurmaya başladık. Ev ziyaretleri, pazaryeri çalışmaları, köy ziyaretleri, demokratik kitle örgütü ve sendika buluşmaları yanında iftar ve miting çalışmaları yaptık. İftar ve miting çalışmaları oldukça coşkulu idi. Katılım açısından da geniş bir yelpazeye sahiptik. Daha önce HDP’nin yanında olmamış Kürt vatandaşların katılımının da artığını gördük. Dikkatimizi çeken önemli bir konu da seçmenlerin kararlılığı ve siyasete ilgisi oldu. Gündem takibi çok iyi. Paylaşımlar çok fazla. 24 Haziran’ın Türkiye için önemli bir dönemeç noktası olduğu görüşü hâkim.
HDP olarak seçim çalışmalarında neleri dile getiriyorsunuz?
Denizli için HDP’nin Kürtlerin partisi olduğu, sadece Kürt sorunu için çalıştığı algısının kırılması önemli. HDP’nin Türkiye partisi olduğu ve Türkiye’nin demokratikleşmesi ve toplumsal barış için çaba harcadığını dile getiriyoruz. Ezilen halkların ve ezilen sınıfların partisi HDP. Dışlanan ve ötekileştirilenlerin partisi HDP. Ezilen halklar derken sadece Kürtler değil, yok sayılan tüm Anadolu halklarının eşit yurttaşlığını dile getiriyoruz. Alevilerin, Müslüman olmayanların, hangi inanca sahip olursa olsun inanç özgürlüğünün öneminden, özgürlükçü laiklik anlayışının yaşama geçirilmesinin öneminden bahsediyoruz. Cinsel yönelimi, rengi, dili, inancı nedeniyle dışlananlar için eşit yurttaşlığı dile getiriyoruz. Çoğulcu bir demokrasi anlayışından bahsediyoruz.
HDP neden bu kadar çok demokrasi vurgusu yapıyor?
Çünkü Türkiye’de temel özgürlükler, haklar ve demokrasi iyice yerleşmiş değil. Demokrasinin kırıntıları ile idare eden, sıklıkla da katliamlar ve darbelerle kesintiye uğrayan bir ülkeyiz. Yüz yıllık tarihimize bir bakalım, çok sık katliamlar ve darbeler yaşamışız. Tüm bunlar demokrasinin olmazsa olmazı eşitlik, düşünce ve ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğünde büyük yaralar açmış durumda. OHAL ve KHK’larla bu durum daha da görünür hala gelmiştir. Örneğin 24 Haziran seçimlerinde diğer partilerle eşit değiliz. Baraj dayatması ile karşı karşıya bırakılmışız, altı milyon seçmen görünmez hale gelsin isteniyor. Yine tüm medya bize kapanmış durumda. Gerek ulusal gerekse yerel basında yer bulamıyoruz. Cumhurbaşkanı adayımız, milletvekillerimiz, parti yöneticilerimiz ve aktivistlerimiz tutuklu. Gözaltı ve tutuklamalar da devam ediyor. Eşit bir siyasal yarıştan bahsedebilir miyiz? Yine düşünce ve ifade özgürlüğü açısından oldukça yoğun baskı altındayız. Hem devletin şiddeti hem de oluşturulmuş şoven hava nedeniyle kendimizi anlatmakta güçlük çekiyoruz. Kendimizi özgürce ifade ettiğimizde çatışma ve şiddet, hatta linçlerle karşı karşıyayız. Medya tarafından doldurulan insanlar düşmanca davranıyor. İletişime geçmek için önce bu barajları geçip, kendimizi anlatma şansı bulabiliyoruz. Bir de buna OHAL’i eklerseniz korku iklimi topluma sinmiş durumda. Yaygın ihraçlar, en ufak bir demokratik muhalefete bile gözaltı ve tutuklamalar. Hatırlayalım “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dediği için gözaltına alınan TTB Merkez Konsey üyelerini. Barışı dile getirdiği için tutuklanan Ayşe Öğretmeni… Bu ülke demokrasiye aç… Toplumsallığın yeniden inşası için demokratik kanalların açılması gerekiyor. OHAL’in kalkması, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi ve Demokratik bir anayasa bu ülke insanına nefes aldıracaktır.
HDP’nin demokrasi dışında kendine dert ettiği başka konular var mı?
Tabii ki. Ezilen sınıflar vurgusunu biraz açayım isterseniz. AKP iktidarı sermaye lehine birçok düzenlemenin mimarı. OHAL dönemi ile bu daha da perçinleşti. Erdoğan sermayedarlara soruyor OHAL’e neden itiraz ediyorsunuz diye… Haksız sayılmaz OHAL döneminde artan grev yasakları, güvencesizleştirmeye yönelik çıkartılan yasalar, kamusal hakların tırpanlanması. Dahası yapılanlara karşı en ufak bir itirazın bile devletin şiddeti ve gözaltı-tutuklamaları ile karşı karşıya geliyor. Ancak 16 yıllık AKP döneminin tümü için bu uygulamaların geçerli olduğunu söyleyebiliriz. İşçi sınıfının tüm hakları bir bir elinden alınıyor. Taşeronlaştırma ana istihdam biçimi olmuş, asgari ücretler çok düşük, hatta birçok işçi asgari ücret bile alamıyor. Çalışma saatleri çok uzun ve iş yükü çok fazla. Günde 10-14 saati bulan çalışma süreleri var. Fazla mesailer ödenmiyor. Hafta sonu tatilleri bile kullanılamıyor. Birçok vatandaş ek işler yapıyor geçinmek için. Herkes borçlu durumda. Borçlanmadan yaşamak mümkün değil.
Anayasal hak olsa da sendikanın adından bile bahsetmek Denizli’de yasaklanmış durumda. İşçi cinayetleri çok fazla. Özellikle mermer fabrikalarında ve inşaatlarda. Tarım bitmiş durumda. Nerdeyse tüm tahıl ve et gibi temel gıdaları üretemez hale geldik. İhraç edilen bu gıdalarda da sağlık açısından güven sorunu yaşıyoruz. Kamu hizmetleri özelleştirilmiş. Hastanelere çok fazla para ödemeye başladık. Her hizmetten katkı payı isteniyor. Keza okullar, özel okullar ve hastaneler mantar gibi bitiyor. Sağlık ve eğitim hak olmaktan çıkartılmış durumda. Eğitim aynı zamanda yap-boz tahtasına dönmüş durumda. Her gün değişen sınavlar. Milyonlarca öğrencinin kafası karışık, gelecek kaygısı yaşıyor. İşsizlik almış başını gidiyor. Üniversite mezunu olmak yetmiyor, iş bulmak için. Eğitimin içeriği dinselleştirilmiş ve şovenleştirilmiş. Tek tip insan yaratılmak isteniyor. Dindar nesiller deniyor. Zaten tam oturmayan laiklik açısından bile tehdit çanları çalıyor. Kadınlar eve hapsedilmek isteniyor. Çocuk doğursun, eve baksın, erkeği mutlu etsin deniyor. İtiraz eden kadınlar da cinayete kurban gidiyor. Mayıs 2018’de 25 kadın erkekler tarafından öldürülmüş durumda. İşçiler, emekçiler, kadınlar büyük güçlükler yaşıyorlar. İşçiden, emekçiden, kadından yana pozisyon alan hükümetlere ihtiyaç var. HDP bunlar için var…
Son olarak Denizlilere mesajınız ne olacak?
Yaşadığımız günü tüm yönleri ile düşünsün vatandaşlar. Ne kadar sıkıştık, günümüzü yaşayamaz ve geleceğimizi göremez haldeyiz. Refah, özgürlük ve demokrasi, toplumsal barış için HDP. Tek adam rejimine son vermenin yolu HDP’den geçer. Bir oy Demirtaş’a, bir oy HDP’ye… Senle değişir, birlikte kazanacağız diyoruz.
Son bir husus da oy atma ve sandığa sahip çıkma ile ilgili olacak. Herkes kendi ve yakınlarının oy atmasını sağlasın. Katılım ne kadar yüksek olursa AKP’nin işi o kadar zor olacak. Oy atmak için tüm olanaklarımızı seferber edelim. Yine sandıklarımıza sahip çıkalım. Oylarımızın geçersiz sayılmaması için oy pusulalarına dikkat edelim. Oy pusulaları, sandık kurulu tarafından mühürlenmiş olsun. Herhangi bir aday ya da parti üzerinde mühür olmasın. Oy sayımına geçildiğinde de herkes kendi sandığında müşahit olsun, sonuçları Adil Seçim Platformu ile paylaşsın.
Son olarak bir kez daha “Eşitlikçi, çoğulcu, demokratik Türkiye için; 1 oy Demirtaş’a, bir oy HDP’ye” diyoruz.
(ÖzgürDenizli)