Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere “değerler eğitimi” veriyor.
ÇEDES’in hayata geçirildiği bazı okullarda öğrencilere mezarlık temizletildi, bazı okullarda ise camiye götürülen öğrencilere içeriği bilinmeyen eğitimler verildi. ÇEDES protokolü ile “eğitimin dinselleştirilmeye çalışıldığına” yönelik tepkiler gelmeye devam ederken, bir başka eğitim sorunu Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) olarak gösteriliyor.
MEB’e bağlı ortaöğretim kademesinde olan mesleki eğitim okulu MESEM ile öğrenciler haftada sadece bir gün eğitim alıyor, 4 gün ise çalışıyor. Eğitim süresi 4 yıl olan MESEM’ler ile ilgili MEB’e bağlı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’nün 2021’de ilgili kurumlara gönderdiği karara göre; çok sayıda mesleki ve teknik lise bünyesinde MESEM açıldı.
6 Öğrenci yaşamını yitirdi
2023 yılından itibaren Mesleki Teknik Anadolu Liseleri de, MESEM’e dönüştürüldü. 2023’te 16 yaşındaki Zekai Dikici, 17 yaşındaki Ulaş Dumlu, 15 yaşındaki Ömer Girgin, 17 yaşındaki Ömer Çakar’ın ardından 2024 yılının ilk ayında 14 yaşındaki Arda Tonbul ve 15 yaşındaki Erol Can Yavuz MESEM’de yaşamını yitirdi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım, Türkiye’de eğitimin dinselleştirilmesi ve ticarileştirilmesiyle birlikte çocukların karşı karşıya bırakıldıkları tehditleri değerlendirdi.
AKP iktidarının eğitim politikaları aracılığı ile toplumu dizayn etmeye çalıştığını, bunu da MEB’in, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile yaptığı protokollerle hayata geçirmeye çalıştığını belirten Yardım, MEB’in Diyanet İşleri Başkanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile imzaladığı “4-6 Yaş Grubu Kuran Kurslarında Eğitim Alan Çocukların Desteklenmesi Hususundaki İşbirliği Protokolü”nü hatırlattı. Yardım, bu protokolle 3-4 yaşlarındaki çocukların Kuran kurslarına gönderilmesinin teşvik edilmesi için ailelere verilen maddi yardımın da derin yoksulluğun bir sonucu olduğunu vurguladı.
“MEB’i cemaatler, tarikatlar yönetiyor”
Ocak 2024 ile birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilkokul öğrencilerine yönelik başlattığı, “Genç Gönüller, Çocuk Gönüllerle Buluşuyor Projesi”ne de değinen Yardım, bu projeler ile toplumun dizayn edildiğini belirtti. Yardım, “Bu protokollerin birbirinden bir farkı yok. MEB’i cemaatler, tarikatlar ve Diyanet İşleri Başkanlığı yönetiyor diyebiliriz. Eğitimde dinselleştirme meselesi 4+4+4 sistemiyle birlikte başlayan bir uygulama. Sadece dinselleştirme değil, eğitimin piyasaya açılması, eğitimdeki cinsiyetçiliğin artıyor olmasından da söz edebiliriz” şeklinde konuştu.
İmamın okulda ne işi var?
ÇEDES projesi kapsamındaki uygulamaların MEB’in diğer protokollerine göre daha ağır olduğunu sözlerine ekleyen Yardım, “Okullarda imamın ne işi vardır? Hiçbir biçimiyle eğitim sürecinin içerisinde olmayan birilerinin okul içerisine girmesi zaten kabul edilebilir bir şey değildir. Çocukların farklı etkinliklere götürülmesi kabul edilebilir bir şey değildir ve bu anlamıyla da aslında oradaki toplumsal dizaynı görmüş olduk” diye belirtti.
MESEM: Piyasa merkezli eğitim sistemi
MESEM’lerin zorunlu eğitim kapsamına alınma gerekçesi “başarısızlık ve devamsızlık oranını düşürmek, genç işsizlik oranını azaltmak, istihdam oranını arttırmak” olarak öne sürüldüğünü kaydeden Yardım, “Çocuklar bir gün okulda, 4 gün staj adı altında gittikleri işletmelerde, fabrikalarda çalıştırılıyor. İş güvencesiz, kuralsız bir şekilde çocukların çalıştırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu durum çocuk ölümlerine neden oluyor” dedi.
“Hayatını kaybeden her çocuğun faili MEB’dir”
Ekonomik krizin çocukları ve ailelerini MESEM’lere mecbur bıraktığına dikkat çeken yardım, “MESEM’lerin kapatılması gerekir. Çocuk haklarını yok sayan, çocukların yaşam haklarına dönük bir saldırı haline gelen MESEM’lerde MEB’in ısrarcı olması aleni olarak şunu ifade etmektedir; ‘ben çocuk ölümlerinin devam etmesini istiyorum.’ MESEM’lerde hayatını kaybeden her bir çocuğun faili, aynı zamanda sorumlusu MEB’dir” şeklinde ifadeler kullandı.
Yardım son olarak şunları söyledi: “Bu eğitim politikalarına karşı bir toplumsal karşı duruşun oluşturulması gerekir. Çocukların geleceği için buna ihtiyacımız var. Velilerle ortak bir çalışmayı örgütlemeye ihtiyaç var. Yine eğitim emekçileri açısından da ortak bir mücadeleyi hep birlikte örgütlemeye ihtiyaç var.”
(MA)