Hatay, 250 bini aşkın konut ihtiyacıyla karşı karşıya. Ancak bugüne kadar teslim edilen konut sayısı, bu ihtiyacın %10’una bile ulaşmadı. Depremin üzerinden 470 gün geçmesine rağmen konut teslimleri hala netlik kazanmadı. Hatay Deprem Dayanışması Derneği ve Depremzede Derneği, bu belirsizliklerin halkı büyük bir endişeye sürüklediğini belirterek basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısına mahalle halkı, sendikalar, meslek odaları ve dernekler katılım gösterdi.
Hatay Deprem Dayanışması Derneği’nden Mert Aslanyürek, depremden sonra yaşanan şeylere rağmen kentlerine sahip çıktıklarına belirterek “Bizler 6 Şubat’ta yaşanan depremde, evleri yıkılmış, yakınlarını kaybetmiş, kentini kaybetmiş Hataylılarız. Bizler burada bugün kentimizi, evimizi, kültürümüzü, yaşantımıza sahip çıkmak için burada bulunuyoruz. Kentini, yakınlarını, evini, barkını, iş yerini kaybetmiş Antakyalılar olarak ve bu Antakyalıların kurduğu iki dernek olarak Hatay Deprem Dayanışması ve Depremzede Derneği olarak çoğunluğunun yararına şeyler talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Basın açıklamasını Hatay Deprem Dayanışması Derneği ve Depremzede Derneği adına Ece Doğru okudu.
Riskli alan, yerinde dönüşüm ardından orta hasarlı binaların akıbeti gibi suni tartışmalarla cebelleşirken rezerv alan meselesi yaşamların gündemi haline gelmiş durumda olduğunu belirten Doğru, “Rezerv alanın ne demek olduğu anlaşılmaya çalışılırken mülksüzleştirilme, demografik yapının bozulması gibi birçok endişe geziniyor kentin sokaklarında. Bunları tartışırken Mustafa Kemal Üniversitesi’nde yapılan İl Koordinasyon Kurul Toplantısında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’ye yönelttiğimiz, rezerv alan içinde yer alan az hasarlı ve orta hasarlı binaların akıbetine dair sorumuza “Tadilatınızı yapın, orada yaşamaya devam edin. Biz neden o binaları yıkıp ciddi bir maliyet yükünün altına girelim ki?” yanıtını aldık. Fakat bugün, rezerv alan içindeki hasar görmemiş evlerin dahi yıkılacağının söylendiği pervasız bir noktadayız! Sorularımıza net cevaplar istiyoruz! Daha önce basın ve sosyal medya yoluyla yetkililere sorduğumuz sorular güncelliğini korumakla kalmıyor, bu sorular ve kaygılar gün geçtikçe derinleşiyor. Bizler bu büyük belirsizlik içinde ne geleceğimizi ne bugünümüzü kurgulayabiliyoruz” dedi.
Belirsizlikler ve Talepler
Depremzedeler, rezerv alan uygulamasında ilgili meslek odalarının fikrinin alınıp alınmadığı, az hasarlı binaların durumu, müstakil arsa ve mülk sahiplerinin hak kaybı yaşayıp yaşamayacağı gibi soruların hala cevapsız olduğunu belirtiyorlar. Bununla birlikte, az hasarlı binalarını tadilat yapmış ama masraflarını faturalandırmamış kişilerin hak kaybının nasıl önleneceği, orta hasarlı binaların neden net bir şekilde yıkılmadığı gibi yeni sorular da eklenmiş durumda.
Soruların bazılarını vurgulayarak ve bugün sorunlara yenilereni eklediklerini vurgulayan Doğru:
- Rezerv alan uygulamasında ilgili meslek odalarının fikri alındı mı?
- Rezerv alan içindeki az hasarlı binalara ne olacak?
- Rezerv alan içinde müstakil arsası ve mülkü olanlar hak kaybı yaşayacak mı?
- Rezerv alan içinde birden çok birimi olan kişiler hak kaybı yaşayacak mı?
- Mahalle olarak rezerv alan kararına itiraz edilirse rezerv alanın iptali söz konusu mu?
Bu sorular hala orta yerde dururken belirsizlikler katlanarak büyüyor.
Bugün sorularımıza şunları da ekliyoruz;
- ”Yıkmayacağız”dediğiniz için az hasarlı binasının tadilatını yapmış fakat masraflarımı faturalandırmamış kişilerin hak kaybını nasıl önleyeceksiniz ?
- Bugüne kadar neden net bir şekilde ‘orta hasarlı binaları yıkın ‘demediniz ve bizleri orta hasarlı bina karmaşası ile boğuşmak zorunda bıraktınız?
- Rezerv alan madem yararlı ve bütünlüklü neden her yere uygulanmıyor ve neden bunca güzellemeye gerek duyuluyor?
- Armutlu ve Elektrik mahalleleri gibi tamamen yıkılmış mahaller yeniden inşa edilirken oradaki mülk sahiplerini bekleyen ne?
- Bir buçuk senedir barınma sorunu yaşayan, devlete olan inancını kaybeden Hatay halkı borçlandırılma kaygısı ve belirsizliği sebebiyle kalıcı konutlara erişebileceğine, kalıcı konutları almaya gücünün yeteceğine olan inancını da yitirdi.
- Bunca kayıp yaşamışken depremin yaşamımızdaki maddi diyeti ne? Kaldıramayacağımızı bildiğiniz bu yükleri yüklemeye, sorularımıza cevap vermemeye daha ne kadar devam edeceksiniz?” diyerek sıraladı.
Basın açıklamasını devamı şu şekilde:
“Tüm bu sorular aylar geçmiş olmasına rağmen öylece cevapsız duruyorken toplumdaki kafa karışıklığını gidermek, iktidarın sorumluluğundadır.
Depremin ardından 15 ay geçmiş olmasına rağmen evi, işyeri, tüm mahallesi yıkılmış vatandaşlar, bırakın mahallesine işyerine kavuşmayı; konutlarına kavuşamadığı için birçok yaşamsal sorunla baş etmeye çalışıyor.
Yaratılan bu belirsizlikten kaynaklı toplumda rezerv alana dair farklı yönelimlerin ortaya çıkması, toplumun rezerv alanlarla ilgili bütünlüklü bir berraklaşma yaşamasının önünde büyük engel teşkil ediyor. Bu berraklaşmanın yaşanmamasının temel sorumlusu, belirsizlikleri gidermekle yükümlü olan iktidardır.
Hatay’ın yeniden inşa sürecinin; Hatay halkıyla müzakere edilerek bu kentin tarihsel hafızasının mihenk noktası olarak belirlendiği, rantın ve talanın olmadığı, mülksüzleştirme kaygısının giderildiği, şeffaf bir süreç olması gerekmektedir.
Bizler söylemler üzerinden bir yaşam kurgulayamayacağımızı defalarca olduğu gibi bir kez daha deneyimledik! Yaşam hakkı sözlerle güvence altına alınamaz! Yaşam, hukuk devletinde verilen sözlerle değil imzalanmış sözleşmelerle, çıkarılan yasayla, kanunla korunur. Bir buçuk seneyi aşkın süredir yaşanan doğal afetin türlü enkazları ile mücadele etmek zorunda bırakalan Hatay halkının talepleri nettir:
İçine terk edildiğimiz bu ekonomik ve sosyal koşulların sonucunda kentine, mahallesine tırnaklarıyla tutunan bizler; bu kenti terk etmiyor, kalıcı konutlarımızı acilen ve bedelsiz istiyoruz!
Verilen sözler üzerine bin bir borçla yaptırdığımız az hasarlı binalarımızın yıkılmasını kabul etmiyoruz!
Burada bizler yaşayacağız, bu sokaklarda çocuklarımız koşturacak yeniden. Kentin inşa sürecini sokak sokak, mahalle mahalle bilmek, buna dair söz söylemek istiyoruz!
On binlerce canımızı yitirmemize, neredeyse tümüyle yıkılmış memleketimizde su, elektrik, yol, kanalizasyon gibi altyapı sorunları yaşamamıza, kalıcı konut sözü verildiği halde çadırlarda ve konteynerlarda yaşamaya mahkum edilişimize, türlü sorunlarla boğuşmamıza rağmen susmuyoruz, susmayacağız ve Hatay halkı olarak memleketimize ve yaşamlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz, kentimizde ranta ve talana geçit vermeyeceğiz.
Bu kapsamda bizler, muğlak tanımlamalarla hayatımıza soktuğunuz rezerv ve riskli alanların halkın dahil edilmediği bir süreçle yönetilmesini kabul etmiyoruz. Verdiğiniz sözleri tutmadığınızı da görerek söz ve söylemlerle değil yasalarla teminat istiyoruz. Tümüyle yıkılmış mahallelerde rezerv alan sürecinin nasıl işleyeceğinin, konutların ne zaman teslim edileceğinin, rezerv alan sonrası kaç konut teslim edileceğinin, bu konutların kimlere hangi koşullarda teslim edileceğinin, daha önce kirada olanların haklarının korunup korunmayacağının, bunların netleşmesiyle demografik yapının korunacağının, yapılan anahtar teslimli ihalelerle konut başına düşen maliyetlerin ne kadar olacağının, konut başı maliyetlerin tespiti yapıldıktan sonra bedelsiz verilmesi gereken konut maliyetlerinin ne kadarını halka yükleyeceğinizin sözlü değil yazılı teminatını istiyoruz.
Yıkımın daha az olduğu yerlerde az hasarlı binaları yıkmayacağınızı; orta hasarlı binaları güçlendirebileceğimizi söylediğiniz halde gelinen noktada yapılan tadilat ve güçlendirme masraflarını hiçe sayarak yetkililerin rezerv alan içinde hasarsız, az ve orta hasarlı binaların yıkılacağını söylemesiyle hepimizi endişeye sokmanıza rağmen bu tür binaları yıkmayacağınıza dair daha önce verdiğiniz sözleri tutacağınızın ve tümüyle halkın yararına olan, rantın-talanın olmadığını, şeffaf bir süreç yürüterek kentin tarihsel ve kültürel hafızasını da önceleyen deprem dirençli bir kent yaratacağınızın teminatının, güvencesinin sözlerle değil yasalarla taahhüt altına alınmasını istiyoruz. Aksi halde Hatay halkı olarak rezerv alanın bu haline karşı mücadeleyi büyütecek, memleketimize ve yaşamlarımıza sahip çıkmanın iradesini göstereceğiz.”
(Siyasi Haber – Yeşim Dokur)