Artık saklayacak bir şey kalmadı. Koç’ların 16, Şahenk’lerin 15, Eczacıbaşı’ların 11 milyarlık servetleri olduğunu biliyoruz (Ekonomist, 26 Ekim).
Sadece o mu? Sizin varlığından bile haberiniz olmayan, 45,062 liralık servetinize ne demeli? Peki, bu servetinizin 8731 liralık kısmını bono, tahvil veya hisse senetlerine yatırmanıza ? Haydi 4409 liralık borcu anlıyoruz da, 40,690 liralık mülk sahibi ne zaman oldunuz? (Global Wealth Databook 2014).
Ekonomist dergisine erişmek kolay. En zengin 100 aile o mu olmuş, bu mu olmuş, meraklıları dergiyi alıp bakabilir. Bana, hep bir tür sansasyonel gazetecilik örneği gibi gelmiştir bu tür raporumsu kapak haberleri.
Bu yazıda, Credit Suisse adlı çok uluslu finans şirketinin 11 yıldır yayınladığı yıllık küresel servet raporunun eki Global Wealth Databook 2014’te gözüme çarpan bazı ilginç bilgileri aktaracağım. Biraz dünyanın, biraz da memleketimizin elinde ne varmış, ne yokmuş anlamamıza katkısı olacağını düşünüyorum.
Önce, varlığından haberimiz bile olmayan 45,062 liralık servet meselesini açalım. Credit Suisse küresel servet istatistiklerini değişik kaynaklardan derliyor. Sonunda da, her yıl Ekim ayında yayımladığı Global Wealth Databook’ta bütün ülkelerin servetinin 3 ögesini içeren tablolar ile bu bilgiyi meraklılarına sunuyor. Servetin 3 ögesi finansal varlıklar (bono, tahvil, hisse senedi vs.), finans dışı varlıklar (ev, arsa, vs.) ve borç. Dolayısıyla, toplam varlıklardan borç düşüldüğü için servet net bir değer olarak hesaplanmış oluyor. Ülke için hesaplanan bu toplam servet miktarı yetişkin nüfusa bölündüğünde de kişi başına düşen ortalama servet bulunmuş oluyor. Yukarıda zikrettiğim Türkiye’deki yetişkinlerin 45,062 liralık ortalama serveti de bu yoldan belirlenmiş stilize bir olgu. Bazılarımızın milyarları aşan serveti olduğunu Ekonomist ilan etmiş zaten. Bazılarımızın ekside olduğunu ise haber yapan yok.
Malum, 1970’lerin başı itibariyle reel sektörler eskisi kadar kârlı olmadığı için yatırım cazibesini kaybetmiş, kuralları gevşetilen finans sektörü sermayeye daha çekici gelmeye başlamıştı. 2007-8 krizine geldiğimizde dünyanın toplam servetinin %50’sinden fazlası finansal varlıklar idi. Krizin en yoğun biçimde yaşandığı 2008-2010 boyunca bu hayali sermayenin bir kısmı buharlaşsa bile 2014 ortası itibariyle küresel servet miktarı 263 trilyon dolara yükselmiş durumda. Finansal varlıkların bu toplam servet içindeki payı ise %60’a erişmiş. Finansal olduğu ikide bir başımıza kakılan krizden sermaye pek ders çıkarmışa benzemiyor!
Gelelim Türkiye ile ilgili bazı somut verilere.
2014 ortası itibariyle, Türkiye’nin en zengin %1’lik kesimi ülkenin toplam servetinin %54.3’üne el koyuyor –üstelik 2013’teki %52.3’lük payını arttırarak. Dünyada bu boyutta servet eşitsizliği sadece Rusya’da var (%66.2). Occupation hareketinin beşiği, en zengin %1’in servetinin en çok sorgulandığı ülke ABD’de bile bu pay %38.4! Servet kaybında ilk beşe giren Türkiye’nin servet eşitsizliğinde dünya 2.’si olması neyin başarısıdır artık siz karar verin.
İpucu olarak şu kadarını söyleyelim: 2000-2014 döneminde, en zengin %1’in servet payını en hızlı artırdığı ülkeler arasında, %43’lük artış ile Rusya’yı bile (%25) geride bırakarak dünya 1.’si olmuşuz!
Bu yazı sendika.org sitesinden alınmıştır.