9 Mayıs 1936’da faşist İtalya, Mussolini’nin emri ile Habeşistan’ı işgal eder. Bu işgal 2. Paylaşım Savaşı’na giden en önemli olay olarak görünür. Nazım Hikmet, bu işgale tepkisini kurgusal kitabı “TARANTA BABU’ya Mektuplar” ile gösterir.
“1940 yılı civarında yapıldığı düşünülen, 1986 Adwa muharebesini resmeden ve kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen isimsiz tablo”
3 Ekim 1935’te Mussolini’nin emri ile İtalyan ordusu, 1896 Adwa Muharebesi’nde aldığı ağır yenilgisinin ‘öcünü almak’ ve Afrika’nın tek bağımsız ülkesi Habeşistan’ı (Daha sonra ülke Etiyopya ismini alacak) işgal etmek için harekete geçti. Mussolini, İtalya sömürgesi Somali ile Habeşistan sınırındaki çatışmaları bahane göstererek harekete geçmişti. 400 bin kişilik İtalya ordusu, sekiz ay sürecek ve büyük katliamlara sahne olacak işgal için Habeşistan’daki yağmur mevsiminin bitmesini ve baharın gelmesini bekliyordu.
Ne tuhaf şey Taranta – Babu;/bizi kendi topraklarımızda öldürmek için/kendi topraklarımızın/baharını bekliyorlar.
İngiltere ve Fransa’nın işgale sessiz kalacağını belli etmeleri ile Mussolini taarruz emrini vermişti. 1. Paylaşım Savaşında İtalya’nın Libya’yı işgalini protesto eden ‘sosyalist Mussolini’ şimdi Afrika topraklarına İl Duçe olarak girmişti.
Faşist İtalya ordusu Habeşistan’ın dağlık kısımlarına ilerledikçe direniş güçlenmeye başladı. Yer yer Habeşistanlı direnişçiler İtalyan birlikleri bozguna uğratıyordu. Mussolini, 40 yıl önce Adwa Muharebesi’nde alınan yenilginin benzerini yaşamanın korkusu ile işgal kuvvetleri komutanını görevden almıştı. Dağlık bölgelerdeki direnişi kırmak için İtalyanlar Cenevre Sözleşmesini hiçe sayarak direnişçilere, sivil halka ve hatta ekili tarlara hardal gazı sıktı.
Geliyorlar Taranta – Babu,/seni öldürmeğe geliyorlar./Karnını deşip/barsaklarının/kumun üstünde aç yılanlar gibi kıvrandıklarını/görmeğe geliyorlar./ Seni öldürmeğe geliyorlar Taranta – Babu,/seni/ve keçilerini./Oysaki, ne onlar seni tanır/ne onları sen../Ve ne keçilerin atlamıştır/onların çitlerinden.
31 Mart 1936’da İtalyan birlikleri ile 40.000 Habeşistanlı direnişçi arasında gerçekleşen çatışmalar direnişin kırılma noktası oldu. Uçaklar, otomatik silahlar ve zehirli gazlarla donatılmış İtalyanlar, Habeşlilerin saldırısını püskürttü ve geriye kalan herkesi katliamdan geçirdi.
Teknolojik silah üstünlüğü ve işgal ordusunun kitle imha silahı olarak kullandığı zehirli gazlar “zaferi” İtalyanlara vermişti. Mussolini, ilk iş köleliği kaldırmış ve Habeşistan halkına ‘özgürlüğü’ getirmişti. Tabi ki Mussolini’nin planı oldukça basitti; faşist işgali dünya nezdinde meşrulaştırmak.
9 Mayıs 1936’da Habeşistan tümü ile faşist İtalya’nın sömürgesi haline gelmişti. Ve Habeşistan 1936’nın Mayıs ayından 1941 yılına kadar İtalya’nın boyunduruğu altında katliamdan geçirilmiş, 760 bin kişi katledilmişti.
(…)gelenler/geri dönseler bile eğer,/kanlı kesik sağ kolunu Somali’de bırakan/Torinolu tornacı artık/çelik çubukları ipek gibi öremeyecek…/Ve kör gözleriyle bir daha/Sicilyalı balıkçı/denizlerin ışığını göremeyecek.
Mussolini 2. Paylaşım Savaşı sonuna doğru İsviçre’ye kaçmaya çalışırken yakalandı. Partizanlar Duçe’yi infaz ettikten sonra bir benzinlikte ayağından aşağıya sallandırdılar. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya Habeşistan’a tazminat olarak 25 milyon dolar ödemek zorunda bırakılacaktı. 760 bin canın diyeti 25 milyon dolar olarak belirlenmişti.
TARANTA BABU’ya mektuplar
Nazım Hikmet, İtalya’da yaşayan ve “kendi dilini istediği gibi kullanamadığı için, Asya ve Afrika dillerine merak saran ” güvenlik nedeni ile adını veremediği bir arkadaşından bir paket alır.
Paketi yollayan meçhul kişinin iddiasına göre Roma’nın Halk Mahallelerinden Garbatella’da günlük oda kiralanan bir evde “Habeşistan’ın Galla boyundan putperest bir zencinin” Habeşistan’daki karısı Taranta Babu’ya yazdığı ancak gönderemediği mektupları bulmuştur. Bu mektupları çevirir ve yayınlanması için Nazım’a göndermiştir. Nazım’da mektupları olduğu gibi yayınlar.
Roma’nın kuruluş efsanesi
Faşizm, ulusal kahramanlar/ kahramanlıklar yaratmak için ulusal hafızanın köklerine iner ve orada bulduğu her şeyi bu amaç için çarpıtır. Ve faşist İtalya köklerini ‘Büyük Roma İmparatorluğu’nun geçmişine dayandırır. Ancak Habeşli genç Roma tarihini daha farklı anlatır:
Rastladılar yavrulu bir dişi kurda./Yavruları vurdular./Ana kurdun sütüyle/karınlarını bir temiz/doyurdular.
Sonra gidip/Roma’yı kurdular./Kurdular ama/iki adama/dar geldi Roma.
Ve bir akşam/bilmeden geçti diye/sınır taşını,/çekince kopardı ROMİLÜS/kardeşi REMÜS’ün başını…
İşte böyle TARANTA – BABU../Gümüş yaldızlı kitaplarda yazılı bu: /temelinde Roma’nın/dişi kurt sütüyle dolu kovalar/ve bir avuç kardeş kanı var…
Hehehey TARANTA – BABU hehehey yaşamak ne güzel şey
Nazım’ın meçhul arkadaşının anlattığına göre “Habeşistan’ın Galla boyundan putperest bir zenci” faşist polisler tarafından tutuklanıp götürülmüştü. Belki kurşuna dizilmiş belki de kurşuna dizilecekti. “Habeşistanlı putperest zenci” beşinci mektupta İtalya’nın tüm kasvetli havasına rağmen “yaşamak ne güzel şey” diye seslenir karısı Taranta Babu’ya…
(…)Ve dünya öyle büyük,/öyle güzel/öyle sonsuz ki deniz kıyıları/her gece hepimiz/yan yana uzanıp/yaldızlı kumlara/yıldızlı suların/türküsünü dinleyebiliriz…
Yaşamak ne güzel şey/TARANTA – BABU/yaşamak ne güzel şey…/Anlıyarak bir usta kitap gibi/bir sevda şarkısı gibi duyup/bir çocuk gibi şaşarak/YAŞAMAK…/Yaşamak:/birer birer/ve hep beraber/ipekli bir kumaş dokur gibi…/Hep bir ağızdan/sevinçli bir destan/okur gibi/YAŞAMAK..
YAŞAMAK../Ne acayip iştir ki/bu ne mene gidiştir ki TARANTA – BABU/bugün bu/«bu inanılmıyacak kadar güzel»/bu anlatılamıyacak kadar sevinçli şey:/böyle zor/bu kadar/dar/böyle kanlı/bu denlü kepaze…
Faşist edebiyatının dâhileri
Altıncı mektupta İtalya’ya resim öğrenmek için giden Habeşli delikanlı, savaşı destekleyen edebiyatçıları üçe ayırır.
Bir çeşitleri: (…)harbin yaratıcı dinamik bir kuvvet; sapsarı bir çölde boynunun damarı kesilerek ölmenin, İtalya’nın Akdeniz suyu gibi masmavi göğünün altında ebediyen yaşamak demek olduğunu edebiyatlaştırmışlardır.
İkinci çeşit edebiyatçının bir şiirini yollamak ister Habeşli delikanlı Taranta Babu’ya.
Şiirin bir bölümü şöyle: Ne güzeldir sevmek karanlığı./Karanlık allah gibidir ve tek başınadır./Karanlık ölüm gibidir/rengi yok/ahengi yok/dengi yoktur karanlığın.
Dağıtın yanınızdan sopalarınızla/karanlığın peygamberleri, körler,/kalabalığı..
Kör olmak ne iyi şeydir/ve ne güzeldir sevmek karanlığı..
Ne yazık ki mektup burada biter ve Nazım’ın meçhul arkadaşı “Habeş delikanlının, üçüncü çeşit İtalyan yazıcılarını nasıl tarif ettiğini anlamak için İtalyancayı baştan başa unutup yeniden öğrenmeğe razıydım.” diye yazar Nazım’a.
Baharla öldürmek için geliyorlar
Nobel ödüllü İtalyan fizikçi, telsizin mucidi ve elektrik mühendisi Guglielmo Marconi, gazetecilere “Ben şefim Mussolini’nin emrine amadeyim” demişti. Faşist parti üyesi ve Mussolini’nin sadık mucidi Marconi “ölüm ışığını” bulduğunu iddia etmişti ve Mussolini bu icadı Habeşistan’da kullanmak için ‘can atıyordu’.
Havalara sesleri/başı boş/mavi kanatlı kuşlar gibi salan/ve havalardan en güzel şarkıları/olgun yemişler gibi toplıyan elleri, ONUN,/yaparak/kulluğunu kara gömlekli Benito’nun,/boyanacak dirseklerine kadar/kardeşlerimin kanıyla.
Ve Habeş ovalarında öldürecek/büyük bilgin Markoni’yi,/Banka Komerçiale’de aksiyoner/mülti milyoner/Kont Markoni.
Gazete de bir haber “İtalyan kuvvetlerinin Habeşistan’da harekete geçmeleri için yağmur mevsiminin bitmesi ve baharın gelmesi bekleniyor…” Son model silahlarla donatılmış, uçaklarla ve zehirli gazlarla destekli 400.000 kişilik İtalyan ordusu, patronlar için bankerler için ve ‘faşizmin mucidi’ Duçe için Habeşistan’a bahar gelmesini bekliyordu.
Ne tuhaf şey Taranta – Babu;/bizi kendi topraklarımızda öldürmek için/kendi topraklarımızın/baharını bekliyorlar.
Ne tuhaf şey Taranta – Babu;/belki bu yıl Afrika’da/yağmurların dinişi,/renklerin, kokuların/gökten/yere bir şarkı gibi inişi/ve güneşin altında ıslak toprağımızın/derisi tunç yaldızlı/Gallalı bir kadın gibi gerinişi,/bize senin/memelerin/gibi tatlı yemişlerle beraber/ölümü getirecek.
Ne tuhaf şey Taranta – Babu!/Kapımızdan içeri ölüm/kolonyal şapkasına/bir bahar çiçeği takıp girecek…
Geliyorlar Taranta – Babu,/seni öldürmeğe geliyorlar./Karnını deşip/barsaklarının/kumun üstünde aç yılanlar gibi kıvrandıklarını/görmeğe geliyorlar./Seni öldürmeğe geliyorlar Taranta – Babu,
Mussolini 2.Paylaşım Savaşı sonuna doğru İsviçre’ye kaçmaya çalışırken yakalandı. Partizanlar Duçe’yi infaz ettikten sonra bir benzinlikte ayağından aşağıya sallandırdılar. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya Habeşistan’a tazminat olarak 25 milyon dolar ödemek zorunda bırakılacaktı.
“Habeşistan’ın Galla boyundan putperest bir zenci” İtalya ordusunun gelişini ve Afrika’nın geleceği ile ilgili şunları söyler:
Geliyorlar Taranta – Babu./Bu ölmeğe ve öldürmeğe gönderilenler/kanlı sargılarına birer birer/teneke haçlar takıp döndükleri gün,/büyük ve âdil Roma’da/hisse senetleriyle aksiyonlar yükselecek,/ve gidenlerin ardından/yeni efendilerimiz/ölülerimizi soymağa gelecek..