SEÇTİKLERİMİZ – Fehim Taştekin’in Duvar’da yer alan yazısı: “Bir gün sahile bir gemi demir attı. Aradan günler geçmesine rağmen gemi kıyıdan ayrılmadı. Çerkesler (Adıgeler) merak edip nedenini sordu; gemiden yanıt geldi: “Kaptan Golavinka ağır hasta, o nedenle yola çıkamıyoruz…”
Soykırımdan geçirilmiş halklar geleceğe tutunurken kimi zaman geçmişin büyük acılarına kimi zaman küçük simgelerine yaslanırlar. Yıllar önce Karadeniz’in kuzeydoğu yakasında Tuapse’nin girişinde yağmurlu bir havada ilerlerken yol arkadaşım arabayı koca bir meşe ağacının yanında durdurdu. Yaşlı gövdesi ikiye yarılmasın diye zincir atılmıştı. Savaşların alıp götürdüğü, kalanların sürüldüğü atalarına dua etti. İlgiyle izledim. Araca döndüğünde, “Bu Golavinka’nın ağacı” dedi. Batum ve Sohum limanlarının Asya ile Avrupa arasındaki ticarette köprü olduğu dönemlerden yadigâr bir ağaç. Anlatı o ki bir gün sahile bir gemi demir attı. Aradan günler geçmesine rağmen gemi kıyıdan ayrılmadı. Çerkesler (Adıgeler) merak edip nedenini sordu; gemiden yanıt geldi: “Kaptan Golavinka ağır hasta, o nedenle yola çıkamıyoruz.” Çerkesler kaptanı gemiden alıp evlerinde doğal yöntemlerle iyileştirdi. Bu iyilikten çok etkilenen kaptan, kamarasında özenle baktığı ve denizlerdeki yoldaşı küçük fidanı teşekkür nişanesi olarak sahile dikti. Golavinka’nın ağacı o gün bugündür sadece dostluğun değil Çerkeslerin bu topraklardaki varlığının sembolü olarak özenle korunuyor.
Burası tarihsel olarak Şapsughya ya da Kıyı Boyu Şapsugh Bölgesi olarak anılıyor. Yani Adıgelerin bir boyu olan Şapsughların toprağı. Çerkes kaynakları 1864’teki büyük sürgünden önce bu bölgede 600 bin Şapsugh’un yaşadığını aktarıyor.
Bugün ise Tuapse şehir merkezinde Çerkes (Adıge) bakiyesi bin civarında. Köylerle birlikte bu rakam 4-5 bine çıkıyor. Yanı başında Lazarevsk’te ise 5-6 bin Çerkes yaşıyor. Bu kente Çerkesler ‘suyun denize döküldüğü yer’ anlamına gelen ‘Psışuape’ diyor.
SSCB kurulurken Maykop ya da Nalçik merkezli Adıgeler gibi özerk cumhuriyet statüsü bekleyen Şapsughların nasibine ‘Şapsugh Ulusal Rayonu’ statüsü düşmüştü. Tuapse merkezli rayonun ömrü 21 yıl sürdü. Şapsugh Rayonu, 1945’te Çerkeslerin Çarlık döneminde ‘soykırımcı’ olarak andığı General Lazarevsk’in adı verildi. Rusya Federasyonu, kültürlerini ve dillerini yaşatmada zorluk çeken Şapsughlara 1999’da ‘koruma altında küçük bir yerli toplum’ statüsü verdi.
Bugün Tuapse ve Lazerevsk’te sürgünden geriye kalan köy sayısı 18. Bunların da 14’ünde Adıgeler çoğunlukta.
Son dönemlerde Çerkes soykırımına ilişkin duyarlılık artarken Golavinka ağacının da sembolik önemi öne çıktı. Çünkü bu ağaç limandan gemilere doldurulup meçhule uğurlanan Çerkeslerin de tanığıydı.
Golavinka’nın ağacı bugünlerde bir şeye daha tanık oldu: 21 Mayıs 2017’de Çerkesler sürgün ve soykırımı anmak için bu ağacın altında toplandı. Rusya Federasyonu’nda soykırıma ‘soykırım’ demek ve bunu kamusal alanlarda açıkça anmak suç değil. Fakat soykırımın gerçekleştiği topraklarda Soçi Kış Olimpiyat Oyunları’nın düzenlenmesine yönelik tepkiler ve Gürcistan’ın soykırımı tanıyan ilk ülke olmasına paralel olarak ‘siloviki’ (istihbarat-güvenlik) Çerkes aktivistleri yakın takibe aldı. Golavinka’nın ağacı altında etkinlikte Çerkes toplumunun ileri gelenlerinden yani thamatelerinden Ruslan Guaşe’ye konuşma yapması ve dua etmesi için söz verildi. Ruslan da fazla politik bir dil kullanmadan tarihi trajediden bahseden bir konuşma yaptı. Etkinliğin bitiminde Ruslan karakola götürüldü. Etkinlik için izin alınmadığı gerekçesiyle tutuklandı.
İki yıl önce geçirdiği rahatsızlık nedeniyle bir bacağını kaybeden ve kalbinden mustarip olan 67 yaşındaki Ruslan mahkemeye çıkarılacağı sırada fenalaştı. Sekiz gün hapis yattıktan sonra 10 bin ruble para cezasına çarptırıldı. Temyiz için Krasnodar Bölge Mahkemesi’ne gitti. Dosya yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye gönderildi. Geçtiğimiz günlerde yerel mahkeme para cezasını onayladı. Ruslan’ın avukatı Marina Dubrovina karara itiraz edeceklerini ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerini açıkladı.
21 Mayıs 1864’ü anma etkinlikleriyle ilgili ilk kez bu tür bir ceza davası açılıyor. Bu da bundan sonra Çerkes aktivistlerin silovikiyi ensesinde hissedeceği anlamına geliyor.
Ruslan Guaşe’nin başına gelenler kaçınılmaz olarak ‘Çerkes yarası’na dokundu. Ruslan Çerkesler arasında saygınlığı olan bir thamate. Soçi’ye bağlı Şhakey adlı köyde yaşayan Ruslan, Çerkes milli uyanışının nüksettiği 1990’larda çok aktifti. 1992-1993’te Abhazya’daki savaşa ve Kuzey Kafkasya’daki yardım seferberliğine katıldı. 1994’te Çeçenya’da savaş başladığında Kabardey-Balkar’da ‘savaşa hayır’ mitingine katıldı ve bu yüzden 10 gün hapis yattı. Bir dönem Dünya Çerkes Birliği’nin başkan yardımcılığını yaptı. Soçi ve Maykop’taki müzelerde yürüttüğü çalışmalarla Çerkes kültürüne katkı sundu. Son olarak Çerkes-Şapsugh Yaşlılar Konseyi’ne başkanlık yaptı. Sağlık sorunları nedeniyle bir süreden beri politik aktiviteden uzaktı.
Ruslan mahkeme kararını protesto etmek için 11 Eylül’de süresiz açlık grevine başladı. Bir de mesaj yayımladı: “Bu eylem benim şahsımda mensubu olduğum Çerkes toplumuna karşı uygulanan taraflı, adaletsiz, önyargılı, ahlak dışı yaklaşıma karşı bir protestodur. Bu benim son eylemim. Arkamızdan gelenler davanın takipçisi olsunlar.”
Ruslan bir vasiyet bırakır gibi haksızlığın dünyaya duyurulmasını istiyor.
Bunca fecaatin arasında umarım Ruslan’ın da sesi yankılanır.