KORKUT AKIN, bugün gösterime giren “Gizli Sayılar” filmi üzerine yazdı: “[NASA’da] Sayılarla arası iyi olan, var güçleriyle yaşam mücadelesinde yer almaya çalışan ve onurlu bir yaşam sürmek isteyen siyahi kadınlar, bir şeyleri değiştirmeyi başarıyorlar.”
KORKUT AKIN
Soğuk savaşın en rekabetçi döneminde sürdürülen uzay yarışını kim kazanacak? Sayılarla yaşayanlar mı, yoksa filmde ikinci bir anlamı da olan figürler mi? Filmde, saklı figürler, gizli kahramanlar olmasın!
Bazı filmler vardır, sinema tarihine sinema dili, görüntünün ilginçliği, oyuncuların gücü, senaryonun niteliği ile geçerler. Bazı filmler de vardır ki, gerçek hayattan aldıklarını tıpkı tokat gibi çarparlar insanın yüzüne… Gizli Sayılar (Hidden Figures) böylesi filmlerden biri…
’68 kuşağının öncüleri…
1960’lı yıllarda, gerek cinsiyet ayrımcılığı gerekse ırkçılık hâlâ egemenken ABD’de, dünyayı ele geçirme savaşı sürüyordu Sovyetler Birliği ile ABD arasında. Aradan 50 yıl geçmiş, dünya tarihi için kaale bile alınamayacak kadar kısa bir zaman. Ama değişim açısından bakıldığında müthiş bir hız, müthiş bir mücadele söz konusu. Zaten hemen arkasından ’68 geliyor.
Sosyal yaşamı umursamayan egemen erk, aşağıda, çalışanlar arasında yaşanan bu ayrımcılığa hiç bakmaksızın soğuk savaşın gereklerini yapma telaşında… Sayılarla arası iyi olan, var güçleriyle yaşam mücadelesinde yer almaya çalışan ve onurlu bir yaşam sürmek isteyen siyahi kadınlar, bir şeyleri değiştirmeyi başarıyorlar.
İlkler…
Rosa Parks’ı biliriz, Montgomery’de otobüste, çok yorgun olduğunu söyleyerek yerini beyaz (hem de erkek) birine vermeyen. Ama diğer mücadele verenler öne çık(a)mamıştır ne yazık ki… Film, onlardan üçünü anlatıyor. NASA’da uzay çalışmalarında görev alan Katherine Goble Johnson (Taraji P. Henson), Dorothy Vaughan (Octavia Spencer) ve Mary Jackson (Janelle Monáe) bir yandan da cinsiyet ayrımcılığıyla ırkçılığa karşı verdikleri mücadelede o ilkler arasında yerlerini alırlar.
Biri, bilgisayarların yaptığı hatayı bile bulabilen, kimseye taviz vermeyen, sayılarla arası çok iyi olduğu için uzay merkezine kabul edilen ilk siyahi kadındır. Diğeri bilgisayar programcılığını kendi çabasıyla başaran ve mühendislerin çözemediği sorunları bir çırpıda gideren, lider ruhlu (çok önemli bir dayanışma örneğidir gösterdiği) bir kadındır. Öbürü beyazların okuluna kendini kabul ettiren ilk kadın ve siyahi uzay mühendisidir.
Kuyusunu kazanı yetiştirmek zorunda…
Kapitalizmin gücü işçi sınıfını büyütmesiyle doğru orantılıdır, çünkü daha çok kâr etmek için daha çok çalıştırmak zorundadır. Filmde de Sovyetlerle sürdürülen uzay savaşında öne geçmek için maaş da vermezler, mesai de (fiilen yönetici olan Dorothy, ne terfi eder ne de asaleten atanır… Ne zaman ki, başarır, o zaman Mrs. Vaughan olur). Katherine’in ihtiyacı için bir kilometre kadar uzaktaki tuvalete koşturması gerçekten acıdır; kahve makinesi konusu küçük ama belirleyici bir dönüm noktasıdır. Uzay projesinin başındaki Al Harrison (Kevin Costner) ayrımcılığa -aslında zamanı harcandığı için- karşı çıkınca bir şeyler yerine oturur.
Gizli Sayılar, sinema açısından öne çıkmasa da öyküsü ve mesajıyla günümüz Türkiye’si ile doğrudan bağlantılı. Kadınların ikinci sınıf muamelesi görmesi, gülmelerinin yasaklanması, çocuk gelin olarak evlere hapsedilmeleri, koca-ağabey-sevgili cinayetlerine kurban gitmeleri yanında, 16 Nisan’da yapılacak referandumda çıkacak sonucu belirlemek için bir ipucu da olacaktır.
İstersek başarırız.
Gizli Sayılar -Hidden Figures- Biyografik dram, yönetmen Theodore Melfi, oyuncular Taraji P. Henson, Octavia Spencer, Janelle Monáe, Kevin Costner, Kirsten Dunst… 24 Şubat’tan itibaren gösterimde…