Hikmet Sarıoğlu yazdı
İsyan günleri başladı; bu ülkede uzun yıllardır görmediğimiz isyan günlerinden geçiyoruz. İstanbul Taksim’den Dersim’e, Ankara’dan Antakya’ya ülkenin dört bir yanında milyonlar sermayenin ve erkek egemenliğinin iktidar partisi AKP’nin diktatörlüğüne isyan ediyor. İktidara geldiği günden bugüne dek neo-liberal muhafazakar politikalarının alanını genişletmeye çalışan AKP’ye karşı biz kadınlar isyandayız. Evlerimizden, mutfaklarımızdan çıktık. Alanlarda, sokaklarda çatışmaların ön saflarındayız. Ama durun bir dakika, biz kadınlar uzun zamandır sokaklardayız. Neden mi?
Çünkü AKP bedenimize, emeğimize, kimliğimize yani cinsimize karşı amansız bir savaş veriyor. Boşanmak isteyen kadınları erkekler sokaklarda, evlerde acımasızca dövüyor, öldürüyor. Erkek devlet haksız tahrik indirimi ile kadınların katillerine “Sen devam et, ben arkandayım” diyor. Sokakta tacize uğruyoruz, “O saatte senin orada işin ne, a iffetsiz kadın” deniyor. Doğuracağımız çocuk sayısı için önce “Allahın hakkı üçtür” diye buyuran Başbakan, şimdi “Üç Allahın hakkıydı, İki de benden olsun” diyerek sayıyı beşe çıkardı.
“Haydi kadınlar eve” kampanyasıyla ev kadınına erken emeklilik hakkı vereceklerini söylüyorlar. Çocuk doğuran kadını evinden ya da mahallesinden fazla uzaklaşamayacak şekilde esnek çalışma marifetiyle, önce eve sonra da güvencesiz çalışmanın kollarına teslim ediyorlar.
AKP elini bedenimden çek
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç‘ın “Bir evli, bir bayan çocuğu olan milletvekili kendisi ile ilgili bir organını nasıl böyle açıkça konuşabilir. Nasıl bundan yüzü kızarmaz” diye “edep ya hu” demişti. Organın adını söyleyemese de -biz utanmaz, arlanmaz kadınlar söyleyelim, vajina- AKP daha dün kadın bedenine elini uzatmış, kürtajı yasaklamaya kalkışmıştı.
Allahtan biz marjinal, üstelik de çapulcu birkaç(!) kadın ülke genelinde kürtaj eylemleri yaptık da, bu saldırıyı şimdilik durdurduk. Ama AKP’de oyun çok. Evli olmayan hamile kadınların ailelerine sms yoluyla ihbarı, bazı hekimlerin kürtajı reddetmesi, ertesi gün haplarının reçeteye bağlanması, vd önlemlerle kürtaj yasağı fiilen uygulanıyor zaten. Bunlar yetmemiş olacak ki, “Kürtaj cinayettir” diyen AKP tecavüze uğrayan kadına “Sen doğur, ben bakarım” diyor.
Kadınlara yönelik bu saldırı silsilesi uzar gider, ama gerçek şu ki, AKP erkeklere dünyayı vaat ederken kadınlara ev içi köleliği reva görüyor. Önümüzdeki dönemde AKP’nin beden politikalarına, kadın emeğine, kadın kimliği saldırılarını daha da artıracağını biliyoruz. Yani kadınlara üç vakte kadar daha çok eylem görünüyor.
Kadınlar isyanda ön saflarda
İşte tam da bu yüzden biz kadınlar uzun zamandır öfkeliyiz. Uzun zamandır isyandayız. Biz kadınlar AKP’nin bize biçtiği önlükleri giymeyi reddettik, bundan sonra da reddedeceğiz. AKP’nin zorbakar-muhafazakar politikalarının doğrudan muhatapları biz kadınlar evlerimizden, mutfaklarımızdan çıkarak bu isyanda ön saflarda yer alıyoruz.
Ama bu kez isyanda erkeklerle beraberiz. Bu da gözümüzü kulağımızı dört değil ondört açmamız için önemli bir neden. Taksim Dayanışma Platformu’nun taleplerine kendi cümlemizi ekledik. “Kadınların bedenleri üzerindeki muhafazakar erkek politikalarına karşı…”
Gezi Direnişi’nden kadınlar olarak eylemler sürecinde atılan sloganlarda, yazılamalarda kullanılan cinsiyetçi-homofobik dili teşhir etmek, kadınlar olarak bu dile karşı olduğumuzu duyurmak için Taksim’de “Küfretmek tacizdir, inatla diren” eylemi düzenledik. Cinsiyetçi sloganları boyayıp üzerine femina işaretleri çizdik, kendi sloganlarımızı yazdık.
Yolumuz uzun
Bu süreçte eylemciler arasındaki her türlü erkek egemen davranış biçimine karşı bir dizi etkinlik kararı aldık. Çünkü komünlerin oluşturulduğu meydanlarda evimizdeki mutfaklardan çıkıp başka mutfaklara girmek istemiyoruz.
Evet, isyan günlerindeyiz. Bu isyan biz kadınların AKP’nin muhafazakar politikalarına karşı sesimizi yükseltmemiz için önemli bir fırsat. Eylemlerin olduğu her şehirde kadınlar olarak daha çok bir araya gelmeli, bu süreçte kadınlar olarak beklentilerimizi dillendirmeli, sesimizi ve taleplerimizi yükseltmeliyiz. Bu yüzden kadınların isyan süresince şehirlerde kurulan platformlarda karar alma süreçlerine katılması çok önemli.
Tarihin bu anında milyonların eylemleri şimdilik çok ciddi dönüşümlere yol açmayabilir. Erkek egemen AKP iktidarının saltanatının henüz sonlanmayacağının farkındayız. Ancak bu eylemlilikler, bu süreçte yer alan biz kadınlar için yeni mücadelelerin, yeni kazanımların önünü açacak, onu da biliyoruz. Erkek egemenliğinin yeryüzünden silineceği güne kadar, biz kadınlar mutfakları değil sokakları mesken tutmaya devam edeceğiz.