Gezi yargılamalarında verilen beraat kararlarına rağmen 4 dosyanın birleştirilmesiyle yeniden başlanan Gezi davasında ilk duruşma görüldü. Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi.
Gezi parkı davasında torba dava halinde görülecek davanın ilk duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada mahkeme heyeti Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına oy çokluğuyla karar verildiğini açıkladı. Bir sonraki duruşmanın 26 Kasım 2021 Cuma günü saat 10.00’da görüleceği belirtildi.
Duruşma öncesi yapılan açıklamada “Sonunu bildiğimiz bir film, aynı kurgu iddialar ve figüran tanıklarıyla yeniden gösterime alınmak isteniyor. Gezi yargılanamaz” denildi. Daha önce iki kez beraat eden ve yeniden yargılanmaya başlanan Mücella Yapıcı “Daha kaç kez beraat etmem lazım! Bu davayı ve iddianamesini asla kabul etmiyorum. Bu davaları bu kadar karıştırarak, bu kadar uzatarak Gezi’yi kriminalize edemezsiniz” dedi. Osman Kavala ise savunmasında, iddiaların mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte olduğunu belirtti, “Tutukluluğumun sürmesi yargısız infazdır” dedi.
Duruşma usul itirazları ile başladı: birleştirme kararı kaldırılmalı!
2013 yılında başlayan Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2017’den bu yana tutuklu bulunan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 hak savunucusu ve Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’nın 35 üyesi bugün ilk defa birlikte yargılandı. Amerikalı akademisyen Henri Barkey’nin de eklendiği “torba dava” kapsamında toplamda 52 kişi başta “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” olmak üzere bir çok suçlamayla karşı karşıya.
Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkesinde görülmesi beklenen duruşma, salonun dar olması nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna alındı. Saat 09.45’te başlaması beklenen duruşma, harddiskte meydana gelen arıza nedeniyle 1 saat geç başladı.
1438 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmayı İngiltere, Hollanda, Danimarka, Fransa, İsviçre, Almanya konsolosluklarından temsilciler takip etti. Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor ve hak örgütlerinin de izlediği duruşmada önce kimlik tespitleri yapıldı. Dosyada sanık olarak bulunan 52 kişi nedeniyle uzun süren kimlik tespitlerinin ardından usule ilişkin beyanlar alındı. Söz alan Çarşı taraftar grubu üyelerinin avukatlarından Ali Rıza Dizdar, dosyaların birleştirilmesinin usul hukukuna aykırı olduğunu söyledi. Dizdar, “Sizin olmadığınız bir günde, adli tatilde, bizim yazılı beyanlarımız yokken ve bu dosya ile birleştirilmesi istenen dosyadaki deliller de bilinmeden birleştirildi. Biz Çarşı’yı mı anlatacağız, onlar ne anlatacak?” diye sordu.
Ardından Avukat Ömer Kavili söz aldı. Kavili, “Dosyalar birleştirildi. Peki diğer mahkeme buradan dosya istedi mi? Yok. Diğer mahkeme istiareye mi yattı? Bu doğrudan doğruya siyasi bir müdahale olduğu izlenimi veriyor. Osman Kavala’nın ne ilgisi var Çarşı davasıyla? Biz sizin hatalarınızı düzeltmekle görevli memurlar değiliz. Bu dava siyasi bir linç, siyasi bir intikam davasıdır” dedi. Kavili, birleştirme kararının kaldırılmasını talep ederek sözlerini sonlandırdı.
“Dürüst ve tutarlı yargılamaya engel!”
Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, birleştirme sürecinde yaşanan usulsüzlükleri sıralayarak sözlerine başladı. Köksal, bu koşullarda yargılamanın dürüst ve tutarlı ileriletilmesine engel olunduğunu vurgulayarak “Hukuki ve fiili deliller somut şekilde ortaya konmadan ne dar ne geniş bağlantısı kanunumuzdaki usule uygun değildir. Benim müvekkilim bu sanıkların varlığından haberdar değildir. AİHM’nin Kavala kararında savcının herhangi bir delillendirme yapmadığı, iddianamenin yeniden kıymetlendirme adı altında polislerin hazırladığı fezlekeler doğrultusunda yazıldığı ortaya konmuştu. Birleştirilme kararının hukuka aykırılığının tespit edilip bu karardan dönülmesi, dosyaların ayrılıp ayrı yargılama yapılmasını talep ediyorum” dedi.
Bayraktar: Kavala’ya yapılan hukuk kanalı ile işkencedir
Ardından Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar söz aldı. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 10. maddesini hatırlatarak sözlerine başlayan Bayraktar, “Kovuşturmanın her aşamasında birleştirme kararı verilebileceği gibi ayrılma kararı da verilebilir. Davalarda şahıs ve olay yönünden hiçbir şekilde bir irtibat, bir bağlantı yoktur. Aynı olaya karışma gibi vs. bir durum kesinlikle cereyan etmemiştir. Müvekkilim açısından dosyaların ayrılmasını talep ediyorum. Hem Çarşı hem diğer davada şahıs ve olay yönünden hiçbir bağlantı yoktur. İki dava birbirinden tamamen ayrıdır” dedi.
“Kavala için 51 kişinin yargılanacağı birbirinden farklı üç olayla yargılamaya gidiliyor” diyen Bayraktar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu insan haklarına aykırıdır, bunun adı hukuk kanalı ile bir insana işkence yapmaktır. Siz daha önce beraat kararı almış birisinin davasını yürüteceksiniz, arkasından da ‘Bölge Adliye Mahkemesi dosyaların birleştirmesini istiyor’ diyeceksiniz. Davalar ayrılmalıdır, müvekkilimin tutukluluk haline son verilmelidir.”
“Siyasetin tezine yargısal destek verme kararı…”
Çarşı taraftar grubundan Numan Bülent Ergenç’in avukatı Yıldız İmrek, bozma kararı öncesi dosyanın 7 yıl Yargıtay’da bekletildiğine dikkat çekti. İmrek, “Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı değiştikten sonra, Kavala davası beraatle sonuçlandıktan sonra bozma tebliğnamesiyle 16 Ceza Dairesine gitti. Bu, siyasi iktidarın ‘Gezi’nin kalkışma olduğu’ siyasi tezine yargısal destek vermek için Adalet Bakanlığı, Başsavcılık ve imza atmış ilgili hakimler tarafından verilmiş siyasi bir karardır. Bu bozma kararı, siyasi iktidarın suçladığı bir ismi -Kavala’yı- hapiste tutmaya katkı sunacak bir garnitür olarak da sunulmuştur. Bu dosyada kuvvetler ayrılığı ilkesi ihlal edilmiştir ve bu karar siyasi etkiyi göstermektedir. Bizde de bir güvensizlik oluşturmuştur. Bu nedenle çekilmeyi değerlendirmeniz gerektiğine inanıyoruz. Bu açıkça hukuka aykırı ve yargı darbesi niteliğinde bir karardır. Bundan dönülmelidir. Bundan dönülmezse ve birleştirmede ısrar edilirse bu mahkemenin bir infaz mahkemesi olduğu ortaya çıkmış olacaktır” diye konuştu.
“Maçın hakemi gol atmaya çalışmaktadır!”
Çarşı taraftar grubundan Volkan Eroğlu’nun avukatı Rıza Koçak ise birleştirme talebini yapan mahkeme başkanının diğer mahkemede birleştirmeye onay verdiğini hatırlatarak, “Maçın hakemi gol atmaya çalışmaktadır. 80’li yıllarda da bunu gördük. Sanırım ‘Osman Kavala yalnız kaldı, tek başına darbe yapamaz’ denildi ve diğerleri eklendi. O da yetmemiş olacak ki ‘Çarşı daha kalabalık, onu da ekleyelim’ denildi sanırım. Bu dosyada gerçek anlamda bir birleştirme olmadığı tespiti ile her bir dosyanın ilgili mahkemesine gönderilmesini isteriz” ifadelerini kullandı.
Savcı ayrılma taleplerinin reddini istedi
Usul taleplerine ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner, dosyaların ayrılması yönündeki taleplerin reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
“Savcı ret görüşünün gerekçesini açıklamak zorunda”
Aranın ardından tekrar söz alan Avukat Ömer Kavili, duruşmaya ara verilmeden önce savcıdan görüş istediğini hatırlattı. Kavili, “Savcı bir cümle ile taleplerin reddedilmesini istedi. Oysa duruşma savcısına yüklenmiş yükümlülükler vardır. Savcı, ceza muhakemeleri kanununun (CMK) kendisine yüklediği ödevlerin tümünü yerine getirmemiştir. Taleplerin reddedilmesini hangi gerekçelerle istediğini açıklamak zorundadır. Görmediğimiz delillerden yargılanıyor ve masumiyetimizi kanıtlamak için çırpınıyoruz. Madem ki korsan bir şekilde davaya çökme yapılmış ve birleştirme kararı verilmiştir, bu konularda savcının gerekçe göstermesi gerekir, bunu bile yapamadı” dedi.
Kavili, duruşma savcısından yeni görüş istenmesini talep etti ve ekledi: “Bunu yapmayacak olursa başsavcının salona çağrılarak ondan mütalaa alınmasını istiyorum.”
Bu sırada salonda bulunan Çarşı üyeleri arasından “Biz tribüncüyüz, bizi kimseye bağlamayın ya. Duruşma uzuyor gidiyor, bizi kimseye bağlamayın ya” itirazları yükseldi. Talebin değerlendirilmesi için duruşmaya yeniden ara verildi.
Çarşı avukatları salonu terk etti
Aranın ardından salona gelen heyet, ayrılma talebi de dahil tüm taleplerin reddine karar verdi. Çarşı avukatlarından Ali Rıza Tözer, “Biz bu celse vermiş olduğunuz kararları size atfediyoruz, salonu terk ediyoruz” dedi. Tüm Çarşı avukatları alkışlar eşliğinde salonu terk etti.
Mücella yapıcı: 2 kere beraat ettim, yine buradayım
Avukatların salondan çıkmasının ardından beyanlara geçildi.
Söz alan Mücella Yapıcı şunları söyledi: “Ben 2013’ten beri üçüncü kez aynı iddianame ile yargılanıyorum. Önce beraat ettik, beraatimiz kesinleşti. Sonra aynı iddianame ile bir daha yargılandım, bir daha beraat ettim ve sonuçta yine buradayım. Orada 4 yıldır tutuklu olan Osman Kavala var. Sadece şunu söylüyorum, bu davayı hukuken, vicdanen, aklen ve ahlaken asla kabul etmiyorum ve iddianamesini de kabul etmiyorum. Bu davaları bu kadar karıştırarak, bu kadar uzatarak Gezi’yi kriminalize edemezsiniz.”
“Daha kaç kere beraat etmemiz lazım?”
Çarşı üyelerinden Arda Mutlu Doğan ise “Neden burada olduğumuzu bile bilmiyoruz” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir zamanlar bir Kemal Sunal filmi vardı, davalı-davacı diye. Oradakiler gibi gelip gidiyoruz, sonra yine gelip gidiyoruz. Bizim bir suçumuz yok. Avukatlarımızın bile haberi yok. 2014’te beraat ettik, daha kaç kere beraat etmemiz lazım!”
“Üzerimize gelmekte olan şeyi görüyoruz”
Ardından söz alan Can Atalay, “Biz yokmuşuz gibi yargılama yapılıyor. Kararlarla ilgili görüşlerimizi söylemiştik, bu kabul edilemez. Biz üzerimize gelmekte olan şeyi görüyoruz, sayın savcının dosyada yeniden görevlendirilmesinin nedenini görüyoruz. Hem İstinaf hem Yargıtay kararı için bize süre vererek duruşma açıp sorgu almanız gerekir. Sorgumuz tamamlanmamıştır. Sorguya elverişli duruşma açmanız ve bizim sorgu vermemiz gerekir” ifadelerini kullandı.
Atalay’ın ardından söz alan Avukat Fikret İlkiz, “4 yıldır tutuklu olan Osman Kavala’nın tutukluluğunu kullanmak suretiyle diğer sanıkların dürüst yargılama haklarını ihlal ederek birleştirilme kararı verilmiştir” diyerek sözlerine başladı.
İlkiz, “13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanıklar başkalarıyla yargılanmak istemiyorlarsa onlar bu haklarını kullandılar ama siz birleştirme kararını kabul ederek, önceki karar ve duruşmaları atlatmak suretiyle bir yargılama yapmaya çalışıyorsanız biz buna karşı çıkarız” diyerek süre talep etti.
Tayfun Kahraman ise şunları söyledi: “2013 yılından bu yana Gezi direnişine katıldığımız için yargılanıyoruz. Sürekli beraat kararları veriliyor, sonra yeniden yargılanıyoruz. Toplum vicdanında beraat kararı almış bu davada bir an önce sizin de beraat kararı vermenizi bekliyoruz.”
Avukat Evren İşler de söz alarark “Gelinen aşamada sadece ‘ne diyorsunuz’ denilecek bir durumda değil bu dosya. Bütün bu süreçlerin usul hukuku kuralları da dahil olmak üzere yeniden anlatılması, tartışılması gerekir. Biz, Taksim Dayanışması’nın ne yaptığını bile yeniden, en baştan anlatmak zorundayız. Bu nedenle süre talep ediyoruz” dedi.
Kavala: tutukluluğumun sürmesi yargısız infazdır
Ardından 1438 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın beyanına geçildi.
Kavala, yargı sürecine müdahale olduğunu, bir taraftan tutukluluğunun devam ettirilmesiyle suçlu olduğu algısının canlı tutulduğunu diğer taraftan da deliller aksi yönde olmasına rağmen Gezi protestolarının bir kalkışma eylemi olarak kriminalize edilmesi amacıyla siyasi nitelikli bir yargısal girişim olduğunu belirtti.
Osman Kavala, “Benimle ilgili suçlamaların çarpıcı yanı, sadece herhangi bir delile dayanmıyor olmaları değildir. Bunlar mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte iddialardır. Tutukluluğumun sürmesi yargısız infazdır” ifadelerini kullandı.
Bayraktar: yargı Osman Kavala’yı eziyor
Kavala’nın ardından Avukat Köksal Bayraktar beyanda bulundu.
“Darbe suçlamasının cebir ve şiddet unsuru ve eylemlerin Anayasal düzeni devirmeye elverişli olması gerek. Gezi’yi ele aldığımızda 1 ay süreyle İstanbul’un gençleri, orta yaşlıları protestolar yapmış ama Anayasa değişmemiştir. O günlerde Anayasanın değişmesi için TBMM’ye hiçbir öneri verilmemiştir. Çünkü cebir ve şiddet yoktur. Hükümet düşmemiştir. O dönem hükümetin başı olan kişi yurt dışına seyahat etmiştir. Döndüğünde hükümet değişikliği olmamıştır” diyerek sözlerine başlayan Bayraktar ardından şunları söyledi:
“Casusluk suçlamasına gelelim. Bizim bildiğimiz casusluk şöyle olur, bir insan gelir diğerine belge verir, birtakım sırlar temin edilir. Burada öyle bir şey yok. Osman Kavala kendi işleri için yurt içinde, dışında dolaşıyor. Barkey kendi planları için. Ayrı tarihlerde dolaşıyorlar. Osman Kavala ile Hanri Barkey görüşmemişler, yan yana gelmemişler. Hangi gizli belgeyi almış bu belli değil. Sayın iddia makamı demelidir ki işte ‘İskenderun’un Kars’ın, bilmem nerenin şu bölgesi ile ilgili belgeler alınmıştır’. İddianamede bu yok ama biz 328. maddeden yargılanıyoruz ve çok ağır bir ceza tehdidi altındayız. Bu tamamen suçlu yaratma güdüsünden başka bir şey değildir. Bu iddianameyi hazırlayan kişinin daha sonra adalet bakan yardımcısı olarak atanması konunun hukuki değil siyasi olduğunu göstermektedir. Yargı müvekkilimi eziyor, Osman Kavala işkence altındadır. 1438 gündür gün yüzü görmeyen bir kişinin avukatlığını yapıyorum ben.”
Kavala’nın 1 Kasım 2017’de tutuklandığını hatırlatan Bayraktar, “Müvekkilim beraat ettikten sonra gökyüzünü yine görememiştir. 3 saat cezaevi kapısında bekletilmiş, sonra da gözaltına alınıp sonra tutuklanmıştır. Bu insan hakları ihlalidir. Bu insana reva görülecek bir şey değildir” diyerek Osman Kavala’nın tahliyesini talep etti.
Savcı tutukluluğun devamını istedi
Ardından savcı mütalaasına geçildi. Osman Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesi yönünde mütalaa veren savcı, mazereti bulunmayan sanıklar hakkında yakalama kararı çıkarılmasını, süre taleplerinin kabul edilmesini talep etti.
Mütalaadan sonra yeniden söz alan Avukat Köksal Bayraktar, iddia makamının delillerini ortaya koyması gerektiğini ifade etti. Bayraktar, “Biz savunma olarak ne isek iddia makamı da odur. İddia makamı somut örnekleri söylemesi lazım. Bundan 5 sene sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kavala’yı haksız yere tutuklamıştır derse ne diyecek sayın savcı” diye sorarak yeniden Kavala’nın tahliyesini talep etti.
Heyet ara karar vermek için duruşmaya 15 dakika ara verdi.
Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi
Aranın ardından mahkeme heyeti Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına oy çokluğuyla karar verildiğini açıkladı. Bir sonraki duruşmanın 26 Kasım 2021 Cuma günü saat 10.00’da görüleceği belirtildi.
Duruşma öncesi açıklama: gezi hep haklı!
Üçüncü kez görülen Gezi Davası öncesi Taksim Dayanışması, İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı.
Burada konuşan Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Akif Burak Atlar, “Sonunu bildiğimiz bir film, aynı kurgu iddialar ve figüran tanıklarıyla yeniden gösterime alınmak isteniyor” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gezi’de yaşam alanlarımızı, kentsel hafızamızı savunurken ne kadar haklıysak, bugün barınma hakkını savunurken o kadar haklıyız! Gezi Parkı’ndaki ağaçları savunurken ne kadar haklıysak, bugün ihmaller yüzünden yangınlara terk edilen ormanlarımızı savunmakta o kadar haklıyız! 2017 yılından bu yana, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor. Yeryüzündeki tüm renklere sahip çıkan Gezi Direnişi’nin siyah ve beyazı olan Çarşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz! Çünkü haklıyız: Dayanışma, paylaşma, emek, yargılanamaz!
Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala serbest bırakılmalıdır.
Tekrar ediyoruz: Gezi Direnişi bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umududur. Gezi’yi suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz!
Biliyor ve inanıyoruz ki: Gezi hep haklı!”
Gezi davasında ne olmuştu?
Gezi soruşturması, Gezi eylemlerinin ilk günlerinde başladı. Soruşturmayı yürüten isim Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesiyle yetkili savcı Muammer Akkaş’tı. Yüzlerce sayfalık telefon görüşmeleri, polis fezlekesi, polisin fiziki takip sırasında çektiği fotoğraflar ve elbette sosyal medya paylaşımları dosyanın ‘delilleri’ arasına girdi. Akkaş soruşturmayı yürütürken 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yürüttüğü için görevden alındı. 8 Temmuz 2013’te Gezi Parkı eylemleri nedeniyle aralarında Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun bulunduğu yirmiden fazla kişi gözaltına alındı ancak sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. 26 kişi hakkında Mart 2014’te “terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi, görülen 7 duruşmanın sonucunda, 29 Nisan 2015’te tüm isimlerin beraatına karar verdi.
Ancak bununla bitmedi. Bu davadan 4 yıl sonra, 6 Kasım 2018’de düzenlenen operasyonla 114 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 12’si ifadelerinin ardından serbest bırakılırken Yiğit Aksakoğlu tutuklandı. Osman Kavala zaten aynı soruşturma kapsamında 1 Kasım 2017’den beri tutuklu bulunuyordu.
Bu kez İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca aralarında Osman Kavala, Can Dündar, Mücella Yapıcı’nın da olduğu 16 kişi hakkında Gezi Parkı eylemlerimi organize ve finanse ettiği iddiasıyla dava açıldı. İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde 24 Haziran 2019’da başlayan yargılama 18 Şubat 2020’de sonuçlandı. Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Can Atalay’ın da aralarında olduğu 9 kişinin “yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı”na karar veren mahkeme belagatlerine hükmetti. 7 kişinin dosyası ise ayrıldı. Savcı Edip Şahiner, karara itiraz etti, dosya istinaf mahkemesine taşındı. Kararın temyiz edildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (istinaf), Osman Kavala dahil 9 kişi için verilen beraat kararını bozdu.
Bu arada 2017’den beri tutuklu bulunan Osman Kavala zaten hiç hapisten çıkamadı. Hakkında yeni soruşturma olduğu iddiasıyla gözaltına alındı, yeniden tutuklandı. Bu kez eski CIA danışmanı Henri Jak Barkey ile aynı dosyaya konulan Kavala’ya 15 Temmuz’daki darbe girişimine dair suçlamalar yöneltildi: “Anayasa’yı ihlal” ve “siyasal veya askeri casusluk”. İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada heyet, dava dosyası ile İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki Gezi Parkı dosyası arasında “fiili ve hukuki irtibat” bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmelerine, dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmetmişti.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince 28 Nisan 2021’deki duruşmada, dosyası ayrılan 7 kişinin bu dosya ile birleşmesine hükmetti. Böylece 16 kişi ile başlayan Gezi davasına Henri Jak Barkey’in eklenmesi ile yargılanan kişi sayısı 17’ye çıktı. Aynı duruşmada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen “Çarşı” davası dosyası da incelemek üzere istendi.
Çarşı Davası Gezi’ye nasıl katıldı?
Gezi Parkı olaylarına ilişkin aralarında Beşiktaş taraftar grubu Çarşı mensuplarının da bulunduğu 35 kişiye, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “terör örgütü kurma veya yönetme ile örgüte üye olma” suçlarıyla açılan dava beraatla sonuçlandı. Ancak Yargıtay beraat kararını bozdu. Bozma kararında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki Gezi Parkı olaylarına ilişkin dosya ile bu dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu iddia edilerek, “örgüt üyeliği suçunun özelliği nazara alınarak, her iki dosyanın birleştirilmesi…” gerektiğini belirtildi. Kararın ardından 35 kişi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden hakim karşısına çıktı. Yeniden yapılan yargılamada Yargıtay’ın bozma kararına uyuldu ve her iki dosya için birleştirme kararları çıktı.
(Meltem AKYOL/Evrensel)