Kadın gazeteciler, 23 Nisan’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınarak tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Esra Solin Dal’ın Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde çıplak aramaya uğramasına İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Şişhane Meydanı’nda yaptıkları basın açıklamasıyla tepki gösterdi.
Açıklamaya, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, Cumartesi Anneleri/İnsanları, Adalet Nöbeti eylemcileri, Kadın Zamanı Derneği, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul il eş başkanları, Dem Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Feray Mertoğlu ve çok sayıda kurumdan kadın gazeteciler katıldı. “Gazetecilik değil çıplak arama işkencesi suçtur” pankartının açıldığı eylemde “Gazetecileri serbest bırakın”, “Hakikatin kalemi kırılmaz”, “Özgür basın susmadı susmayacak” dövizleri açıldı. Sık sık, “Esra Solin yalnız değildir”, “Bijî berxwedana zindanan”, “Özgür basın susmayacak” ve “Tecrit insanlık suçudur” sloganları atıldı.
‘Hakikat mücadelesinden vazgeçmiyoruz’
Açıklamayı yapan Gazeteci Serpil Ünal, Dal’ın çıplak aramaya maruz kaldığını ve hak ihlallerinin bunlarla sınırlı olmadığını belirtti. Ünal, “Gazeteci arkadaşımıza ilk gün su verilmedi, sadece bir parça ekmek verildi. Kasıtlı olarak aç bırakıldı. Ayrıca havalandırma hakkı da kullandırılmadı. Kabul etmiyoruz. Yapılanların tamamı suçtur, insan haklarına aykırıdır. Bugün hakikat mücadelesi veren özgür basın çalışanları iktidarın hedefinde. Onlarca özgür basın çalışanı sistematik saldırılar nedeniyle cezaevine konuyor. Fakat her koşulda gazetecilik yapmaya devam ediyorlar. Biz gazeteciler olarak basının özgürlüğünü savunmaktan ve hakikat mücadelesi vermekten vazgeçmiyoruz. Özgür basın her koşulda bedel ödemeye ve bu ülkedeki karanlıkları aydınlatmaya devam edecek. Ne tutuklamalar, ne baskılar, ne çıplak arama gibi işkenceler özgür basına geri adım attıramayacak” dedi.
‘Deşifre ediyoruz’
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde kadınlara işkence uygulandığını belirten Ünal, işkence edenlerin cezalandırılması gerektiğini ifade etti. Ünal, ”Hatırlatıyoruz. Gazetecilik değil çıplak arama suçtur. Gazeteciler değil, çıplak arama yapanlar yargılanmalıdır. Israrla hatırlatıyoruz” diyerek şu kararları sıraladı:
“* Anayasa Mahkemesi, 2 Mayıs 2019’da çıplak aramaya maruz kalan bir kadının başvurusunda, ‘Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine’ karar verdi.
* Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve kızı Mimar Cansu Yapıcı’nın şikayetiyle açılan davada üç polis, çıplak arama uygulamasıyla işkence yapmak suçundan yargılanıyor.
* Kocaeli İnfaz Hakimliği, tutuklu avukatlara ‘çıplak aramaya direndikleri’ için verilen disiplin cezasını reddetti. Hakim Atilla Darı, cezaevi idaresinin verdiği disiplin cezasının hukuka aykırı olduğuna, ceza için gerekli koşulların oluşmadığına karar verdi.”
Ünal, “Bir kez daha hatırlatıyoruz. Biz, dadın Gazeteciler olarak, kadınlar olarak, gazeteci arkadaşımız Esra Solin Dal’a Bakırköy Cezaevi’nde yapılan çıplak arama işkencesinin suç olduğunu görüyor, biliyor ve deşifre ediyoruz. Unutmuyoruz, unutturmuyoruz” dedi.
‘Esra Solin yalnız değildir’
Gazeteciliğin suç olmadığını ve yargılama konusu olmaması gerektiğini ifade eden Ünal, asıl yargılamaların işkence edenlere uygulanmasını belirtti. Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazeteciler ve kadınlar olarak diyoruz ki; Eğer arkadaşımızın saçının teline zarar gelirse bunun sorumlusu Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi yönetimidir. Haykırıyoruz. Konuyu takip etmeye, mahpus kadın Esra Solin’e ve tüm kadın mahpuslara yönelik yapılan hak ihlallerini deşifre etmeye devam edeceğiz. Esra Solin yalnız değildir.”
‘Bu düzeni alaşağı edeceğiz’
Açıklamanın ardından söz alan DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, kadın gazeteciler olmasaydı erkek şiddetinin örtbas edileceğini vurguladı. Saki, “Kadın gazetecilerin mücadelesi ile erkek egemenliğine karşı özgürlük, eşitlik isteyenler tereddüt etmedi. Kadın basın emekçilerinin çabasını görüyoruz. Kadınların yaşadığı emek sömürüsünü, şiddeti, şüpheli denilen ölümlerin arkasında erkek şiddet ve devlet desteğini ortaya çıkaran kadın gazetecilerdir. Kadın hareket ile birlikte bu düzeni alaşağı edeceğiz.” şeklinde konuştu.
‘Onlar olmasa hakikat gizli kalırdı’
Basın özgürlüğü gününde gazetecilere yapılan haksızlığı konuştuklarına dikkati çeken İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, gazetecilerin yürüttükleri çalışma ile insan hakları mücadelesine yaptıkları katkıları vurguladı. Yoleri, “Onlar olmazsa hakikatin gizli kalacağını biliyoruz. Halkın haber alma hakkının onlar tarafından savunulduğunu biliyoruz. Gazetecilere yönelik baskı sadece gazetecilerin sorunu değil hepimizin sorunu. Hakikat ne kadar gizlenirse gerçekten o kadar uzaklaşırız. İnsan hakları savunucuları olarak biat etmeyen gazetecilerin yanında olduğumuzu bildiriyoruz. Kamuoyunun gerçekleri bilme hakkına sahip çıkması gerekiyor. Solin ve diğer gazeteciler yalnız değildir” ifadelerini kullandı.
‘Bu devletin ayıbıdır’
Ardından söz alan Adalet Nöbeti annelerinden Fince Akman, yaşanan tutuklamaların korkudan kaynaklandığını belirterek, “Bir gazeteciye çıplak arama yapılıyorsa bu devletin ayıbıdır. Bu ayıp Kürtlerin değil sizin ayıbınız. Var olduğumuz sürece davamızı sürdüreceğiz. Barışı ve adaleti isteyeceğiz. Kendi gücümüzle barışı, adaleti getireceğiz, tutsakları çıkaracağız ve kazanacağız” ifadelerini kullandı.