Gazeteci, yazar Abdi İpekçi 1 Şubat 1979 yılında eli kanlı tetikçiler tarafından evinin yakınlarında aracında kurşunlanarak öldürüldü. Abdi İpekçi’nin katledilişinin üzerinden 43 yıl geçti, suikastin failleri yargılanmadı.
12 Eylül Askeri Darbesi’ne giderken Milliyet Gazetesi’nin başyazarı olan Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka’daki evinin yakınlarında aracındayken faşist Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü. Mehmet Ali Ağca verdiği ifadede Abdi İpekçi’ye 5-6 el ateş ettiğini söylese de olay yerinde 9 mermi kovanı ele geçirildi. Cinayette bir başka failin olduğunu gösteriyordu Ağca’nın ifadesi. Cinayetin ikinci faili Oral Çelik’ti. Oral Çelik ile Mehmet Şener suikastı beraber tasarlamış, Mehmet Ali Ağca da tetikçi olarak sonradan aralarına katılmıştır.
Eli kanlı bir tetikçinin yargılanmama hikayesi
Tetikçi Mehmet Ali Ağca suikastten 5 ay sonra 25 Haziran 1979’da yakalandı. Polisin ek gözaltı süresi istemesine rağmen, bu talep reddedildi ve Maltepe Askeri Cezaevi’ne konuldu. Ağca idamla yargılanırken ülkenin en iyi korunan askeri cezaevlerinden biri olan Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı. Yaklaşık 6 ay sonra 23 Kasım 1979’da, adı Susurluk Kazası ile gündeme gelen Abdullah Çatlı’nın da aralarında bulunduğu grubun yardımıyla kaçırıldı ve Bulgaristan’a geçti. Gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı.
Abdullah Çatlı, Bedrettin Cömert suikastinden aranırken 1978 Ağustos’unda Sakarya’da yakalandı. 48 saat sonra serbest bırakıldı. Uğur Mumcu’nun İpekçi cinayetinin kilit ismi dediği Çatlı 1982 Şubat’ında bu kez ‘MHP’ davasından aranırken, Zürih’te Mehmet Şener ile birlikte sahte pasaport ile yakalandı ve yine 48 saat sonra salıverildi.
Oral Çelik, 1982 yılında İsviçre’de yakalandı. 10 gün sonra serbest bırakıldı. Türkiye’ye döndükten sonra Malatya’da süren bir cinayet davasında dosyada bir evrakın bir şekilde kaybedilmesiyle serbest bırakılmasına karar verildi.
Uğur Mumcu bir yazısında şöyle demişti: “Şener geri verilirse İpekçi kıyası aydınlatılır, yitirilen her saniye önemli.” Ama değil saniye aylar geçti, Şener yargılandı ve delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. Abdi İpekçi cinayetini aydınlatmaya çalışan Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 yılında evinin önünde arabasına konan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti…
Tetikçi Mehmet Ali Ağca’nın yargılanmaması için adeta çırpındılar…
3 Mayıs 1981’de II. Jean Paul’e suikast düzenleyen Mehmet Ali Ağca’nın suikast soruşturması boyunca 128 kez ifadesi alındı. 22 Mart 1986’da İtalya’da ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Vurulmasından 4 gün sonra kendisini vuranı af ettiğini bildiren II. Jean Paul, Ağca’yı 27 Aralık 1983’te bizzat İtalyan cezaevinde ziyaret etti.
13 Haziran 2000’de dönemin İtalya Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi’nin affını onaylamasıyla Türkiye’ye iade edildi. Sadece gasp suçundan Türkiye’ye iadesi kararlaştırılan Mehmet Ali Ağca’nın Abdi İpekçi cinayetinden tekrar yargılanmasının mümkün olmadığı açıklandı. Mahkemede “Ben Abdi İpekçi’nin katili değilim. Sadece aktörlük yaptım” dedi. Her duruşmasından sonra gazetecilere mektup dağıtan Mehmet Ali Ağca, Vatikan’a da tehdit savurarak hesap soracağını ileri sürdü. Ağca, “Katolik olmam için Vatikan bana 50 milyon dolar, özgürlük ve kardinallik önerdi.” iddiasında da bulundu.
Ağca’nın İpekçi cinayetinden aldığı ölüm cezası 1991 yılında yürürlüğe konulan İnfaz Yasası gereği 10 yıl hapse çevrilmişti. Kadıköy’de iki ayrı gasp ve soygun suçlarından aldığı toplam 36 yıl ağır hapis cezası da, kamuoyunda “Rahşan Affı” olarak bilinen Af Yasası nedeniyle 7 yıl 2 ay hapse çevrilmişti. 12 Ocak 2006 tarihinde serbest bırakıldı.
Adalet Bakanlığı’nın itirazı üzerine, Yargıtay tahliye kararını oybirliğiyle bozdu, Mehmet Ali Ağca 20 Ocak 2006 tarihinde tekrar tutuklanıp Kartal H Tipi Cezaevi’ne konuldu.
18 Ocak 2010 tarihinde cezaevinden çıktı…
Gazeteci yazar Abdi İpekçi’nin anısına saygıyla
Abdi İpekçi İlköğrenimini gördükten sonra Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Bir süre sonra eğitimini Hukuk Fakültesinde sürdürdü. Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres Gazetesi gibi çeşitli gazetelerde spor muhabiri, sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Ali Naci Karacan’ın çıkardığı Milliyet Gazetesi’nin yazı işleri müdürü oldu. Bir süre sonra ise genel yayın müdürü oldu.
1961 yılından öldürüldüğü 1 Şubat 1979 tarihine kadar aynı gazetenin başyazarlığını da yürüten Abdi İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsünün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı genel sekreterliği gibi görevlerde bulundu.