Ahmet Saymadi yazdı: Fransa hükümetinin yaptıklarının bedelini Fransız halkı ödemek zorunda mı?
Dünyanın kaderini belirlemek isteyen sömürgeci ülkelerin kendi elleriyle yarattıkları şiddet dönüp dolaşıp o ülkelerin halklarını vuruyor. Bunun son örneği IŞİD’in Paris saldırısıdır. Paris’teki 8 ayrı noktada gerçekleştiği belirlenen saldırıda şimdiye dek 129 kişi yaşamını yitirdi.
Saldırıdan sonra bir tartışma başladı, ‘‘Demokrasi havarisi kesilmesinler, bu şiddeti onlar yarattı.’’ Tartışmanın politik zemini bu anlamda doğrudur. Ancak neden Fransa devletinin yaratmış olduğu şiddeti bununla direkt ilgisi olmayan, kendi halinde yaşayan siviller ödesin? Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Ödememeli…
Türkiye’de büyüyen hemen herkes Fransa’nın Cezayir’i işgali ve oradaki direnişi anlatan Cezayir Savaşı filmini izlemiştir. İtalya’nın Libya’yı işgalini ve Berberilerin direnişini anlatan Ömer Muhtar filmini de herkes izlemiştir. Bu iki filmde de ‘modern batılıların’ Müslümanlara ait toprakları işgal edişi ve Müslümanların onlara direnişi anlatılır. Hepimiz bu filmler aracılığıyla tanık olduk.
Bush yönetimindeki Amerika’nın Irak saldırısına hep beraber tanık olduk. Ardından Müslüman Ortadoğu’da her yer savaş alanına döndü. Tabii sadece Ortadoğu değil, dünyada kıymetli madenlerin ve enerji kaynaklarının yoğun olduğu her yer savaş alanına döndü. Bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Bazı ülkelerin, o ülkelerdeki bazı şirketlerin daha fazla zenginleşmesi için, dünyanın daha yoksul yerlerinde on binlerce insan ölüyor. Sadece kendi ülkelerinde yaşayan insanların hayatı önemli…
Dolayısıyla, batıda gerçekleşen katliamlar Müslümanlar için bir hassasiyet yaratmıyor. Empati yapamıyorlar, yapmaya kalktıklarında ise şu cümle onlara engel oluyor: ‘‘Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de binlerce Müslümanı katlettiler, o ülkelerde katliama olmayanların ise sesi çıkmadı.’’
Ankara katliamına Türkiye’nin bir bölümünün sessiz kalmasının sebebi ise Ankara’da yaşamını yitirenleri din düşmanı olarak görmeleridir. Tabii, IŞİD’in Beyrut’ta yaptığı katliamı batılı ülkelerin görmezden gelmesi de Müslümanlara bu tartışmalarda argüman sağlıyor.
Bunun son örneği Suriye’dir. Çıkarlarıyla uzlaşmayan bir yönetimin düşmesi için kendi elleriyle örgütler kurup Suriye topraklarına saldılar. Suriye savaşında yüzbinlerce insan yaşamını yitirdi.. Bunun da başlıca sebebi batılı ülkelerin Suriye’deki yönetimi değiştirmek istemesidir. Daha düne kadar cihatçı örgütlere ‘muhalif’ , ‘Suriyeli devrimci’ diyenler, ‘Esad kesin gitmeli’ diyenler batılı ülkelerdi. Şimdi işler değişti, yarattıkları terör kendi ülkelerine de sıçrayınca cihatçı örgütlerin karşıtı oldular.
Fransa Başkanı François Hollande, ambargoya rağmen 2012 yılında Suriyeli "muhaliflere" silah verdiklerini itiraf etmişti. Türkiye de, Eğit-Donat kapsamında Suriyeli ‘‘muhaliflere’’ silah vermişti. Hikayenin sonunu biliyoruz: silah verilen tüm ‘‘muhalifler’’ IŞİD’e katıldı…
Bu ülkelerin riyakarlığı, her durumda sömürgeci çıkarlarını daha değerli buldukları aşikar. Ancak bu devletlerin yaptıklarının faturasını o ülkelerin yurttaşlarına çıkaramayız. Suriye’deki savaşı körükleyenlerden birisi Türkiye’deki AKP hükümetiydi. Ama AKP hükümetinin yaptıklarının faturası Ankara’da halka çıktı. Fransa’da da IŞİD’in hedefinde yine halk vardı.
Bugün AKP’nin Suriye’de işlediği suçların bedelini Türkiye halklarının ödemesine itirazımız olduğu gibi, Fransa devletinin işlediği suçların bedelini Fransız halkının ödemesine de itirazımız var. İsrail devletinin yaptıklarının bedelini Yahudi halkının ödemesine itirazımız var. Her daim siyasi iktidarlarla halkı ayırt etmek zorundayız, başka türlü halklar arasında dostluk ve ortak bir mücadele zeminini oluşturamayız.
Halklar arasında dayanışma köprüleri kurmak milliyetçilikle mücadele etmek açısından da önemlidir. Özellikle Türkiye’de Yahudi düşmanlığı ve Hıristiyan düşmanlığıyla mücadele etmek açısından da mühimdir. Halklar birbirine düşman olamaz, düşmanlığı yaratan devletlerdir ve bunu aşmak için tek yol dayanışmadır. Bu bağlamda Paris katliamından sonra Lozan’da açılan, ‘‘Teröre hayır, Yaşasın dayanışma: Paris, Ankara, Beyrut’’ pankartına selam olsun.