““Yaşamdan kalan tortu” sözü Cemal Nadir’in mi, bilemiyorum… Semih Poroy’un Cumhuriyet Kitap Eki’nde 2006’dan bu yana çizdiği, zaten okurun aradığı bir dergi olan kitap eki içinde bir fenomen yaratan Feklavye, vücut buldu. Varlık Yayınları arasından çıkan, Feklavye artık benim de başucu kitabım oldu.”
KORKUT AKIN
İlk insan derdini mağara duvarlarına çizerek anlatmış. Belki konuşamadığından, belki yazamadığından, belki de tarihe kalmasını sağlayabilmek için çizmiş… Şimdi biz o çocuksu çizgilerden yaşamı kavramaya, o zamanın koşullarını öğrenmeye, geçmişten geleceğe bakmaya çalışıyoruz.
Mizah denilen…
Mizah sözcüğünün karşılığı olarak “güldüşün”ü önermiş Aziz Nesin, eğer yanlış (ç)alıntılamıyorsam. Aziz Bey için doğru bir tanımlama kuşkusuz, ama genel mizah anlayışı için çok da örtüşmüyor. Güldüşün ile çakışan bir çalışma var. Genel olarak hemen bütün yazısız karikatürlere diyebiliriz, ama Semih Poroy’un “Feklavye”sine çok daha kolaylıkla…
“Yaşamdan kalan tortu” sözü Cemal Nadir’in mi, bilemiyorum… Semih Poroy’un Cumhuriyet Kitap Eki’nde 2006’dan bu yana çizdiği, zaten okurun aradığı bir dergi olan kitap eki içinde bir fenomen yaratan Feklavye, vücut buldu. Varlık Yayınları arasından çıkan, Feklavye artık benim de başucu kitabım oldu.
Toplumsal değişime cevap
Son 50-60 yıldır bir değişim lafıdır gidiyor. Teknoloji geliştikçe her şey değişiyor; bu tümüyle insan yaşamını da değiştiriyor. Aklın alamayacağı hızla yaşanan bu değişime ayak uydurmak kolay değil… Öyle bir şey olmalı ki gerek teknolojik, gerek toplumsal, gerek politik, gerekse de duygusal gelişimi bir çırpıda kendimizce anlayabilelim. İçinde bir tutam yergi, eser miktarda övgü olsun, gören de kendi meşrebince kendine yontsun. Siz övgüsünü öne çıkarın, ben yergisini… ama her ikisi de anlamı yüklenmiş olsun. Hem nalına dokunsun hem mıhına… yine de kimse alınganlık göstermesin… Gösterenler de savunabilecek tutarlı bir şey diyemesin.
Gergin ama mizahi ilişkiler
Cumhuriyet Kitap Ekinin dolu dolu sayfalarında -en azından göz attığınızda- bile belli bir ağırlık, belli bir yorgunluk hissedersiniz. Gündelik yaşamın gerginliğine bir de yazarların (Feklavye en çok da onlara değiyor) yaşattıkları eklenince bardağı taşıran son damlanın geldiğini hissedersiniz. Tam o anda karşınıza çıkan Feklavye, mizahi bakışıyla o gerginliği alıp götürüyor. Size de düşünmek kalıyor… sahi, “güldüşün” demiştik değil mi?
Klavye savaşları…
Her şey 12 Eylül’le başladı. Hayatımıza giren (aynı hızla da çıkan) video sözcüğünü nasıl dillendireceğimizi bilemedik. Video diyenlerimiz oldu yazıldığı gibi okuyarak, vidyo diyenlerimiz oldu okunduğu gibi söyleyerek, vido diyenlerimiz oldu biraz da harf tasarrufu yaparak… Video yaşamsal değildi ama klavye yaşamsal. Bilgisayar ithal ederken klavyesini bildirmek yerine üzerinden alınacak vergiyi düşünen siyasi erk nedeniyle hala da bütün gücüyle süren bir klavye savaşı başladı. Hangisi daha doğru, hangisi daha akılcı sorusundan önce hangisi daha uygun ve daha işlevsel sorusunu sormak gerekir(di). Semih Poroy, bu önemli ama göz ardı edilen savaşta “Feklavye” ile safını tutmuş. 10 yıldır aslanlar gibi sürdürüyor.
Bant yerine sayfa…
Çocukluğumda, Cumhuriyet gazetesindeki en çok karikatürleri severdim. Birinci sayfada da vardı, ama bant karikatürleri daha çok severdim. Dar uzun ve birkaç kareden oluşan çizimler… Semih Poroy, bandı genişletemeyip anlatmak istediklerini yatay çerçevelemekten bıkınca bazen tek karede, bazen çoklu karelerde edebiyat sevgisini sunmaya başlamış. 10 yıldır da -gazetedeki sayfasından uzaklaş-tırıl-mış olsa da- çizmeyi sürdürüyor. Formatı da belirleyici kuşkusuz, ama tümünde edebiyatı görmemek mümkün değil. Her ne kadar kendisi içeriğiyle edebiyatın ilgisinin olmadığını söylese de buram buram edebiyat kokuyor. “Ay ışığı ile eşeğin kuyruğu arasındaki diyalektik bağlantı”yı kurduğu için de hep başarılı, hep sevilen karikatürler bunlar.
Zahir Güvemli’nin, edebiyatçıların kendilerini çok övdüğünü söylediğini hatırlarsak, Feklavye’nin övmek yerine yerdiği için önemli olduğunu, bunun da Feklavye’nin önemini daha da arttırdığını kulağınıza fısıldayayım, ama ne edebiyatçılar duysun ne Semih Poroy.
FEKLAVYE, Semih Poroy, karikatürler, Varlık Yayınları, Nisan 2016, 127 s.