Tuncay YILMAZ yazdı: “Suriye 10 yıldır yanıyor. Bu yangını çıkaranlar, insanları katledenler, kafa kesenler, okul bombalayanlar, kadınları kendilerine köle, pazarlara sermaye edenler askerinden siviline Türkiye’de konumlanıyor, cirit atıyor!”
Yazının başlığındaki soruya doğru cevap vermeden ve bu cevapla yüzleşmeden dökülen her damla gözyaşı yavrularını yerken ağlayan timsahın sahte gözyaşları olacaktır. Kim ki bu soruyu atlayarak duruma izahatlar getirmeye çalışıyor, hayatını kaybeden askerlerin ayağından, tırnağından bahsediyor, savaş ya da itidal çağrıları yapıyorsa, bilin ki onlar esas meselenin üstünü örtmeye çabalıyor, yeni cenaze tabutları hazırlıyorlar.
Açık açık konuşalım, Türkiye Devleti’nin Ordusu kendi toprakları olmayan bu bölgede esas olarak Suriye’deki Kürtlerin kazanım elde etmelerini engellemek için bulunuyor. Bütün düzen partilerini arkasına dizen bu “devlet aklı”nın yanı sıra Türk sermayesinin “yeni pazarlar bulma”, AKP’nin “Alevilerin elinden kurtarılmış Müslüman Suriye” yaratma gözü dönmüşlüğü de eklendiğinde ortaya bu tablo çıkıyor.
Savaş başlamadan önce Suriye’nin nüfusu 23 milyon civarındaydı ve bu nüfusun 3 milyonunu da Kürtler oluşturuyordu. Suriye’de 10 yıldır devam eden ve yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının evinden barkından olduğu bu sürecin başlangıcından itibaren AKP ve Türk Devleti yukarıdaki hedeflere kilitlendi. Bu hedeflere ulaşmak için de dünya tarihinin gördüğü en aşağılık, en vicdansız, en kuralsız İslamcı terör çetelerini (El Kaide, DAİŞ, HTŞ, vb.) bizzat kurdu ya da destekledi.
Desteklediği bu çetelerle birlikte Rusya’nın o dönemki politikasının sonucu olarak Afrin’i işgal etti. Yüzbinlerce Afrinli’yi evinden barkından etti. Bir anlık düşünün, ağır silahlarla donatılmış, savaş uçakları, topçu bataryaları destekli bir çete geliyor ve sizi yaşadığınız köyden, kentten boşaltıyor, yerine de bu çetelerin ailelerini, onlarla aynı dünya görüşündeki insanları yerleştiriyor. Evinize, barkınıza, arabanıza, iş yerinize, tarlanıza, bahçenize, suyunuza, mezarlarınıza yani tüm hatıralarınıza ve hayatınıza el koyuyor. İdlib’de öldürülen Türk askerleri işte bunları yapanların komutanı ve koruması olarak orada bulunuyordu.
Suriyeli Kürtler savaşın başlangıcında tehlikeyi gördüler ve kendi bölgelerini korumak üzere örgütlendiler. Suriye’den ayrılma, Kürt olmayanları yüzyıllardır yaşadıkları bölgelerden, evinden barkından kovma gibi bir yönelimleri hiç olmadı. Talepleri başından beri demokratik bir Suriye’de barış içinde bir arada yaşamaktı. Sadece DAİŞ ve diğer İslamcı çetelerle savaştılar. Türk Ordusu saldırmadıkça onlarla karşı karşıya gelmekten uzak durdular. Buna rağmen Türk Devleti’nin hedefi olmaktan kurtulamadılar.
Ruslarla anlaşmış olmanın rahatlığıyla, TSK’nın savaş uçakları Afrin’i, El Bab’ı, Serekani’yi, Şehba’yı bombalarken “Bir gece ansızın gelebiliriz” hafifliğiyle konuşan Erdoğan, onlarca askerin öldüğü son saldırının ardından gece boyu yaptığı toplantının sonunda ekran karşısına çıkma cesaretini dahi gösteremedi.
Çeteler Türkiye’de organize oluyor
Türkiye farklı dönemlerde Suriye muhaliflerini Suriye Geçici Hükümeti, Suriye Ulusal Ordusu, Özgür Suriye Ordusu, Şam Cephesi, Suriye Türkmen Ordusu, Sultan Murad Tugayları vb. adlar altında bir araya getirdi, organize etti, eğitti, silahlandırdı ve Suriye’ye gönderdi. Bu çeteleri en son olarak “Milli Suriye Ordusu” adıyla Kilis’te bir araya getirdi, orada bir operasyon odası, geçici hükümet temsilciliği kurdu ve oradan Suriye savaşına dahil etti.
Suriye 10 yıldır yanıyor. Bu yangını çıkaranlar, insanları katledenler, kafa kesenler, okul bombalayanlar, kadınları kendilerine köle, pazarlara sermaye edenler askerinden siviline Türkiye’de konumlanıyor, cirit atıyor! 6 milyon Suriyeli’nin evini barkını terk etmesine neden olan bu savaşın ana karargahı Türkiye! Komşu devletteki yangını söndürmeye çalışacaklarına adeta üzerine benzin döküyorlar.
Suriye Geçici Hükumeti Başkanı Türkmen Abdurrahman Mustafa Ankara’dan, İstanbul’dan, devletin medya organlarından, yandaş medyadan açıklamalar yapıyor!
Suriye Milli Ordusu Genel Kurmay Başkanı Selim İdris Kilis’ten Suriye Devletine tehditler savuruyor!
TSK kontrolünde silahlandırılmış binlerce çete “Allahu Ekber” nidalarıyla Suriye’ye geçiş yapıyor!
Bu çeteler Suriye’deki diğer çetelerle organize biçimde saldırılar düzenliyor!
Türk Ordusu da kurulan gözlem noktalarıyla bu saldırıları adeta organize ediyor, zora düştüklerinde koruyor, kalkan oluyor!
Sonra da “şehitler tepemiz” boş kalmıyor!
Bu tablodan sadece AKP Hükümeti sorumlu değildir. Askerleri İdlib’de ölüme sürükleyen yukarıda işaret ettiğim Kürt düşmanı, piyasacı, işgalci, İslamcı zihniyettir. Her kim ki bu gerçekle yüzleşip en güçlü şekilde öncelikle “Türk Ordusu Suriye’den çekilmelidir” ve ardından “Hükümet İstifa” demek yerine, “ayağına taş, kirpiğine yaş” demagojisi yapıyor ve Türk askerinin Suriye topraklarındaki hukuksuz, vicdansız varlığına amalı, fakatlı da olsa evet diyorsa, onlar da bu ve bundan sonrasında oluşacak tablonun sorumlularıdır.