SEÇTİKLERİMİZ – Melis ALPHAN Artı Gerçek için yazdı: Salgın yüzünden evde kalınan günlerde, ev içi şiddete maruz kalan kadınlar güvende değil. Destek mekanizmalarına ulaşamıyorlar. Ama HSK çıkıp faillerin sağlığından dem vuruyor. Pes doğrusu.
Bir ayı aşkın süredir tek bir gündemimiz var: COVID-19 salgını.
Diğer sorunlar görünmez oldu, haliyle toplumda dezavantajlı gruplar için hayat daha da zorlaşıyor.
Mesela kadınlar… Şiddete maruz kalanlar kadınlar.
Bu salgını yenebilmek için sığındığımız evler, pek çok kadın için ‘güvenli’ değil. BM Kadın Birimi’nin ‘Değişen Dünyada Aile’ başlıklı 2019 Dünya Kadın İlerleme raporunda, "Aile içi şiddetin şaşırtıcı derecede yaygınlaştığını gösteren istatistikler, kadınlar için en tehlikeli yerlerden birinin evleri olduğunu ortaya koyuyor" denmişti. 2017’de her gün 167 kadın, ailesinden biri tarafından öldürüldü.
Geçtiğimiz ay Türkiye’de 29 kadın, 18’i ise evde öldürüldü. Türkiye’de de kadınlar en çok eşleri, babaları, sevgilileri, kardeşleri gibi yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor.
Dolayısıyla evde kalmak, pek çok kadını korumadığı gibi, daha büyük bir ateşe atıyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun destek hattına martta gelen başvurular, COVID-19 mücadelesinde kadınların gözetilmediğine işaret ediyor. Platforma göre, kadınlar virüsün bulaşma riski yüzünden darp raporu almak için hastaneye gitmekte tereddüt ediyorlar. Okulların kapanmasıyla ailesinin yanına dönen öğrenciler şiddete tanık olduklarında şikâyetçi olmak isteseler de babaları salgından dolayı ağır risk kapsamında ise şikâyet etmekten vazgeçiyorlar. En vahimi de kolluk birimleri COVID-19’u bahane ederek kadınları şiddetten koruyan 6284 sayılı Kanun kapsamındaki yükümlülüklerini yerine etkin getirmeyebiliyor. Bu yüzden, şiddet failleri ile ilgili tedbirlerde aksaklıkla karşılaşma endişesi, kadınları haklarını kullanmaktan vazgeçiriyor. ‘Saldırgan salınırsa şiddetini artırır’ endişesi de var.
Özetle, COVID-19 mücadelesi kadınları kapsamıyor ve bu haliyle kadınları mağdur ettiği gibi, haklarını aramaktan da alıkoyuyor.
Üstüne üstlük, hali hazırdaki dar boğaza bir de salgının tetiklediği ekonomik kriz eklendi. Bir yandan işten çıkarmalar, diğer yandan okulların ve kreşlerin kapanması ve evlere çekilme zorunluluğu, çocuk, hasta ve ileri yaştaki bireylerin bakımını tamamen kadınların omuzlarına yıktı.
Melis ALPHAN’ın Artı Gerçek’teki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN